‘Ey mutsuzlar! Kardeşlerinizi boğazlıyorlar, göz yumuyorsunuz.
Çığlıklar duyuluyor, ama siz susuyorsunuz.
Aramızda dolaşıp kurbanını seçiyor zorbanın teki,
Sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burası, sizler nasıl insanlarsınız!
Haksızlık varsa bir yerde eğer ayaklanmalı insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsın o şehir yerin dibine.
Yansın bitsin, kül olsun karanlıklar basmadan!’
Bu dizeler Bertolt Brecht’e ait. Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmen olan Brecht yıllar önce kaleme aldığı, günümüze hala ışık tutar nitelikte olan birçok eserinde ezilenlerin hayatına ışık tutmuş, onların sesi olmuş ve insanlara onların derdini alatmak istemiştir.
Bu kısacık 8 satırlık eserinde de görebiliyoruz ki kaleme aldığı cümleler ülkemize hayatımıza adeta ses olur nitelikte.
‘Ey mutsuzlar! Kardeşlerinizi boğazlıyorlar, göz yumuyorsunuz.
Çığlıklar duyuluyor, ama siz susuyorsunuz.’
Ada yarımızda birçoğumuz egemen düzenin bir sonucu olarak birçok dertle boğuşuyoruz. Elektriğe yapılan zamlar, hayat pahalılığının günden güne artması, asgari ücretin olduğu yerde sayması, TL’nin değer kaybetmesiyle eriyen lira sonucu sadece faizini ödeyebildiğimiz banka borçlarımız, özel sektörde güvencesiz çalışan işçiler, her sıkıştığında ‘ipin ucu bizde değil Türkiye’de’ diyen politikacılar… İşte bu adanın kuzeyinde hayat bundan ibaret ama daha kötüsü ise dönen bu çarkın altında ezilenler çığlık atarken çarkı döndürenle katılan ve küçücük bir kar uğruna çığlıklara kulak tıkayanlardır. Ezilenlerin sesi ise gittikçe kısılıyor…
‘Aramızda dolaşıp kurbanını seçiyor zorbanın teki,
Sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz! Ne tuhaf yer burası, sizler nasıl insanlarsınız!’
Mevcut hükümet döneminde yapılan eylemlerde tarih tekerrür etti ve polis eylemcilere ikinci kez biber gazı sıktı. Hükümette kendi partisi var diye bugün ses çıkarmayanlar, haklı veya haksız eylemcilerin maruz kaldığı bu kimyasal silah karşısında üç maymunu oynayanlar kendilerini garanti altında sanıyorlar. Bugün kurban kendinden biri olmadığı için sessiz kalan kesim, sıra ona geldiğinde zorbaya baş kaldıracak tek bir kişi bulamayacak belki de…
İşte bu yüzden katılsakta katılmasakta yanlışın var olduğu yerde doğruyu savunmalıyız ve yükseltmeliyiz. Zira zorba için hepimiz aynıyız…
‘Haksızlık varsa bir yerde eğer ayaklanmalı insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsın o şehir yerin dibine.Yansın bitsin, kül olsun karanlıklar basmadan!’
Karanlıklar yükselirken adamızda birlikte yakmalıyız ışığımızı. Brecht’in yaptığı gibi ezilenlerin sesini yükseltmeli ve muhalefet etmeliyiz. İşte bu yüzden uzun yıllardır ülkemizde amatör tiyatro ile uğraşan, fahiş bilet fiyatları ile para kazanmayı değil sözünü seyirciye ulaştırmak için çaba gösteren Baraka Tiyatro Ekibi kapılarını birkez daha dileyen herkese açıyor. Herkes tiyatro yapabilsin, ezilenlere ses olabisin diye çağırıyor. Tiyatroyu sadece parası olan değil herkes izleyebilsin diye bu yılda tekrar sahneye çıkıyor.
18 yaş üzeri yetişkin ekibine katılmak isteyen herkesi 18-25 Eylül Salı saat 18:00’de, 15-18 yaş arası genç ekibimize katılmak isteyenleri ise 22-29 Eylül Cumartesi saat 18:00’de Baraka Kültür Merkezi lokaline bekliyoruz.
Emel Karagözlü Cicibaba
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti