YÜZSÜZCE BİLİYOR MUSUNUZ? – Mustafa Keleşzade

imageDiller insanlık tarihinin büyük kültürel miraslarıdır. Toplumlar ile ilgili de çok şeyler anlatır diller. Mesela bazı kabile dilleri incelendiğinde “ben” kelimesi olmadığını, oun yerine toplumu anlatan “biz” kelimesi olduğunu görürüz.

Maalesef her geçen gün insanlık bu kültürel mirasından biraz daha kaybediyor. Geçenlerde bir yerde okumuştum, Latin Amerika’da bir kabile dilinde konuşan, o dilde şarkılar söyleyen son kişi ölmüş ve dil ortadan kalkmıştı. İnsanın içi acıyor…

Yakın zamanda ben de yeni bir dilin varlığını keşfettim. Daha önce de bu dili konuşan insanları görmüştüm ama farklı bir dil olduğunu bilmediğimden, söylediklerine anlam verememiştim. Şimdi daha iyi anlıyorum…

Arabahmet Kültürevi’nde bir kitle toplantısı yapıldı. Toplantı Lefkoşa’nın amatör tiyatrolara ve örgütlerin kültürel faaliyetlerine açık son kamusal yerlerinden Arabahmet’in GAÜ’ye kiralanmasına karşıydı.

Arabahmet’i kullanan amatör tiyatrolardan kişiler, sanatçılar, örgüt temsilciler ve duyarlı kişiler katılmıştı toplantıya. Toplantının yarısına doğru ise belediye başkanı Kadri Fellahoğlu da katıldı toplantıya.

Bizlerin de farkında olduğu sorunları hatırlattı başkan. Belediyenin batmışlığı, Arabahmet’in veran hali ve birikmiş elektirik borcu. Arabahmet’i yaşatmak için tek seçeneğin özele devretmek olduğunu söylüyordu.

Orada katılımcılar ile durum değerlendirildi ve alternatif bir öneri geliştirildi. Arabahmet’in veran halinin ortadan kalkması için duyarlı kişilerden ve örgütlerden yardımlar alınması ve belediye mimarları kordinesi ile yenilenmesiydi öneri.

Toplantıya katılan herkes elini taşın altına koymaya hazır olduğunu belirtti. Hatta sahnenin parkelerinin yapılması işini üstlenen duyarlı kişiler, Arabahmet’te geliri belediyeye kalacak heykel dersi vermeye hazır sanatçılar, tiyatrosunun tüm gişesini Arabahmet için bağışlamayı teklif eden örgütler dahi oldu. Bu sayede belediye hiç bir harcama yapmadan, el birliği ile hem elektirik borcu, hem de Arabahmet’in veran hali ortadan kalkacaktı. Ardından ise Arabahmet’in yönetimi belediyenin batmamış tek kurumu olan kültür sanat birimine devredilecekti.

Geliştirilen alternatif fikir, yani halk gücü ile Arabahmet’in kamusal olarak kalması fikri başkana sunuldu. Fakat  başkanı “ben artık GAÜ ile anlatşım, Arabahmet Şirketi direktörü olarak vazgeçmem” diyerek öneriyi peşinen reddetti.

Katılımcıların ısrar etmesi ve kendisinin de mantıklı bir gerekçe sunamaması üzerine ise bana yeni bir dil öğreten cümleyi kurdu başkan “Biz da gençken böyleydik. On, onbeş sene sonra siz da anlaycaksınız beni.”  İşte bu cümleyi duyunca kafamda bir ışık çaktı.

Buna benzer cümleleri daha önce çok duymuştum; “Gençlik ateşidir geçer”, “Gençsiniz ateşlisiniz”, “Yaş ilerledikçe insan akıllanıyor”  ve benzeri cümleler.

Bu cümlelerin neden kurulduğunu daha önceleri anlamazdım; ben bir gerçeği anlatıyorum, karşımdaki de o gerçekliği reddedemiyor, ama yine de üste çıkıyor.

Artık anlıyorum, bu cümleler aslında başka bir cümlenin Yüzsüzcesi.

Yılların getirdiği yılgınlığı, artık mücadeleden vazgeçmiş olmayı anlatıyor bu cümleler. Yüzsüzceden doğrudan çevirisi ise “ ben artık yolumdan döndüm” oluyor. Dilin adının Yüzsüzce olmasının sebebi ise içerdiği küçümseyicilik.

Daha iyi bir dünya yolunda çok insan hayatını kaybetti. Doktor Che Bolivya dağlarında öldürüldü. Allende ise parlemento binasında. Deniz’ler idam edildi. Mahir’ler ise çatışarak öldürüldü. Mişaulis ile Kavazoğlu arabalarında vuruldu, Fazıl Önder ise infaz edildi.

Kıbrıs’ta ve dünyada, gencinden yaşlısına, çok kişi daha iyi bir dünya için dövüştü, yaralandı, öldü ve mücadele hala sürmekte.

Bu mücadelenin kolay olduğunu söylemeyeceğim. Herkesin de bu yoldan devam etmesi beklenemez. Fakat dönenin en azından dövüşüp düşene saygıdan susmasını, mücadeleye devam edene saygı ile yaklaşmasını beklemek fazla mı? Uzun lafın kısası Yüzsüzce dilinde konuşmamasını beklemek fazla mı?

Yakın zamanda yeni bir dilin varlığını öğrendim. Bu sefer sevinmedim.

Diller kültürel miraslarımızdır. Her geçen gün eski diller yok oluyor. Aceba içinde “ben” kelimesi geçmeyen diller yerine, “ben” üzerine kurulu Yüzsüzce yok olsa olmaz mı?  Bu sefer içim acımasa olmaz mı?

Be the first to comment

Leave a Reply