Geçmiş hiç bir zaman geçmişte kalmaz.
Hayatımızın her döneminde yaptıklarımız üzerimizde ve çevremizde izler yaratır.
Bu izler birer parçamız olur ve bizlerle beraber yaşar, gelişirler.
Neredeyse hepimizin vücudunda çocukluğumuzdan kalma yara izleri vardır mesela.
Kafamızda bir yarık ve iki üç dikiş, küçük bir yanık, bir kırıktan kalma bir ağrı mesela.
İlerleyen dönemlerde ise artık izler vücudumuzda değil ama yüreğimizde ve zihnimizde oluşmaya başlar.
Mesela eski bir aşkın yüreğimizdeke izi.
Ya da bir dostla edilen kavganın izi.
Verdiğimiz iyi ya da kötü kararların izleri.
Bunların tümü bizler üzerinde izler yaratır ve hiç bir zaman tümüyle geçmişte kalmazlar.
Bu izlerle yüzleştikçe büyürüz ve öğreniriz.
Yüzleşemediğimiz zaman ise bu izler yaraya dönüşürler ve yayılırlar.
Bizleri içten içe çürütmeye başlarlar.
Toplumlar ve örgütler de böyledirler.
Mesela, Kıbrıs’ta yaşanmış çatışmalar ya da sonrasında oluşan işgal rejimi hiç mi izler bırakmadı Kıbrıslı Türkler üzerinde?
74’ün ganimetçiliği ile bugünün yozlaşmışlığı arasında hiç mi ilişki yok?
Eski bir TMT’ci boşuna mı içindeki yangını söndürmek ister misali tüm gün içer?
Sanayi holdingin batırılması ve KİT’lerin kapatılması ile hiç mi ilişkisi yoktur 80 bin kişinin toplandığı Toplumsal Varoluş Mitingi’nin?
Kıbrıslı Türkler’in özgüven sorunu ile hiç mi ilişkisi yoktur üretimden koparılmanın?
Göç Yasası ve CTP
2000’li yıllar beraberinde umudu getirmişti Kıbrıs’ta.
Bir barış rüzgarı esmiş ve kuzeyde CTP hükümeti doğmuştu o dönem.
Ardından ise kırılan umutların sembolü oldu 2000’ler.
Önce referandumda hayır çıktı güneyden.
Ardından ise neoliberal yıkımın sembolü olmaya başladı 2000’ler.
CTP ise barışın değil neoliberal yıkımın hükümeti olmaya başladı.
Önce Soyal Güvencesizlik Yasası geçti.
Ardından ise Göç Yasası geldi gündeme.
Belki bu yasayı geçrir(e)meden gitti CTP ama büyük izler de açtı toplumun üzerinde.
Maddi ve manevi izler. Yaşayan ve büyüyen izler.
Göç Yasası’nın üzerinden yıllar geçti bugün.
Ve yine karşımızda bir CTP hükümeti var.
Toplumun üzerinde ise Göç Yasası’nın açtığı yaralar.
O dönem çalışmayan bir genç çalışıyor bugün.
Bin küsur lira maaş alıyor.
Kamuda çalışıyorsa, öğretmense yan masasındaki ile arasındaki maddi ucurumu görüyor.
Kendi işini yapıyorsa hissediyor alım gücünde yaşanan düşüşü.
Özel sektörde ise daha bir zorunda kalıyor üç kuruş maaşa, uzun ve yorucu saatler çalışmaya.
Daha bir hissediyor geleceksizliğin acısını.
Bugün yine bir CTP hükümeti var karşımızda.
TOMA ihalesini iptal eden ve bu sefer iyi olacağını söyleyen.
Fakat izler yayılıyor ve yaraya dönüşüyor toplumda.
Bıyıklı, bıyıksız tartışması yapılıyor bugünlerde CTP’de ama kimse yüzleşmeye çalışmıyor Göç Yasası’yla.
Geçmiş hiç bir zaman geçmişte kalmaz.
İzler yaratır ve bir parçamız olur.
Yüzleşilmeyen izler yaralara dönüşür.
Bu yaralar ise büyür ve yayılır, en sonunda ise bir sonuca ulaşır.
Mustafa Keleşzade
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.