Elektrik zammıyla ilgili halkta oluşan tepki çeşitli eylemlerle sokağa dökülmeye başladı.
Her ne kadar eylemler dağınık bir görüntü çiziyor olsa da tepkinin fiili bir hale dönüşmesi olumlu bir durum.
Fakat eylem olgusu alışık olmadığımız bir durum değil.
Her dönem çeşitli politikalarla ilgili birçok farklı kesim çeşitli eylemlilikler içerisine giriyor.
KTHY`nin batırılma süreci, AKP tarafından gönderilen paketlere karşı ortaya konan kitlesel eylemler, hastanelerin paralı hale getirilmesi, Lefkoşa Beleyesi emekçilerinin mahkum edildiği yoksulluk, DAK-DAİ’nin peşkeş çekilmesi, Lefkoşa’nın çöp meselesi, petrol dolum tesisine karşı yürütülen süreç, eğitime gerekli katkının yapılmamasına karşı tepkiler, toma getirilmesi meselesi…
Yakin zaman önce yaşanan bu süreçler ne kadar başarılı olduğu konusundan bağımsız, bir suru eylemlere sahne olan dönemlerdi.
Kimisi petrol dolum tesisi meselesi gibi istenilen elde edilgi, kimisi ise toma meselesi gibi muallak bir durum olsa da bir kazanım sağlandığı şekillerde sonuçlandı.
Ancak birçoğunda da istenilen sonuca ulaşılamadı.
Göç yasası ya da KTHY süreçlerinde ortaya konan tepkiler murat edilenin gerçekleşemediği eylemliliklere örnektir.
Gerçi istenilene ulaşılamadıysa da her eylemlilik surecinin kitleler üzerinde pratik ve teorik kazanımları da vardır.
Şimdi yeni bir eylem sürecindeyiz.
Elektrik zammının meşruluk siniri gözü kör hükümet savunucularının ve mevcut durumdan nemalananların durduğu noktada bitiyorken eylemlilik surecinin kısa sürede bitebilme ihtimali çok yüksek değil.
Ancak tüm bu potansiyele rağmen sürecin çıkmaza girme ihtimali de yok sayılmamalı.
Çünkü ülkemiz muhalefetinin olumlu yanlarıyla beraber birçok olumsuz yanı da var.
Genellikle kısa sürede sonuç elde etmeye odaklı bir algı sahibidir bizim muhalefetimiz.
Bunun neticesinde beklentilerini uzun soluklu bir mücadele üzerinden oluşturmaz ve bu bir handikap olarak hanemizde yazılıdır.
Çünkü kısa surede sonuç alamadığında derecesi sürekli artan bir moral bozukluğu ile sönümlenen bir süreci doğurur bu algi ki; bugüne kadar ortaya konan birçok eylem bu ruh hali ile gerçekleşmiş ve maalesef o acı neticeyle sonlanmıştır.
Öte yandan muhalefet odaklarının günden güne daha fazla bürokrasi içerisine hapsolan hareket kapasitesi eylemlilik sürecine ket vurmakta.
Toplantılarda harcanan sürenin ve emeğin belki de yarısı dahi kitleleri sokağa dökmek için sarf edilmiyor ve bu durum ister istemez bir çaresizlik halini kalıcılaştırıyor.
***
Egemenlerin saldırılarının çok daha bariz hale geldiği bir süreçten geçiyoruz.
Üstelik bu saldırılar sürekli bir artış içerisinde.
Dün DAİ-DAK, KTHY, Ercan gibi kurumlarda yaşadığımız süreç bir başka biçim olarak zam üzerinden KIB-TEK’te de yaşatılmaya çalışılıyor.
Ancak bu saldırılara karşı koymak imkansız değil.
Fakat saldırı biçimleri farklılaştıkça direniş biçimleri de farklılaşmak zorunda.
Ve mevcut mücadele biçimleri büyük oranda S.O.S. vermekte.
Ortak bir tepkiyi dahi meşru bir fiiliyata dönüştürmekte zorlanılması bunun bariz bir örneği.
Bir anlamıyla mücadelenin yenilenerek sürmekten başka şansı yok.
Bunda ötürü yeni süreçlerin halk muhalefeti için başarılı geçme olasılığı bu yenilenmeyi başarabilmemize bağlı.
Elektrik zammına karşı yürütülen mücadele de bu yenilenme sürecin bir parçası olmak zorunda.
Ali Şahin
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.