www.ankaradegillefkosa.org olarak, hükümette bulunmayan meclis içi ve dışı tüm partilerin genel başkanlarına veye yetkililerine, içinden geçtiğimiz bu zor günlerde kaynak yaratmak için, ülkedeki en üst gelir grubuna ait kişilere yönelik bir defaya mahsus bir servet vergisinin uygulamaya konması hakkında sorduğumuz soru üzerine Yeni Kıbrıs Partisi’nden gelen cevabı olduğu gibi yayınlıyoruz.
www.ankaradegillefkosa.org’un “Hükümet servet vergisi koysun mu?” sorusuna diğer siyasi partilerden gelen cevaplar da önümüzdeki günlerde cevapların geliş sırasına göre yayınlanacaktır.
İşte YKP’nin cevabı:
Bu konuda birden çok husus var.
Öncelikle, kaynak yaratmak için geç kalındı. Eğer senin Anayasan sen bir sosyal devletsin diyorsa o zaman bu tip acil durumlar için bir fonun olması gerekir. Kriz anını beklemeden böyle bir fonun var olması ve acil durumlarda özellikle sosyal yardım alanların, alt gruptakilerin faydasına olacak şekilde hiç soru bile sormadan bunu işleve koymak gerekir. Anayasa’ya ters şekilde böyle bir fon yok, şimdi çıktılar para ararlar.
İkinci olarak, uzun zamandır dillendiriyoruz İş Yasası’nın tüm unsurlarıyla etkin şekilde çalıştırılmadığını. Yasaya göre tüm çalışanların sözleşmesi olması gerekir ve bu iş akitlerinin birer suretinin Çalışma Dairesi’ne sunulmuş olması gerekir. Bu uygulanmış olsaydı herkesin gerçek maaşı, gerçek geliri bilinecekti. O zaman acil bir durumda denilebilirdi ki fonda şu kadar para var, şu kadara daha ihtiyaç var.
Bir diğer husus, bu kaynağın nereye nasıl harcanacağı konusudur. Bizim esas talep etmemiz gereken şeffaflıktır. Kim nereye ne kadar para kullandı, kullanıyor. TC kaynak gönderdi diyor AB kaynak gönderdi diyor, sen çıkıyorsun ben almadım diyorsun, kim aldı nereye kullandı? Kim neyi nasıl kullanıyor şeffaflık yok.
Bu yapının herhangi bir kaynağı adil dağıtmayacağı da belli. Gerçekten ihtiyacı olanlara, gerçek ihtiyaçlara mı gidecek sermayeye mi gidecek?
Bu kriz durumunda 3 milyon Kolan’a para veriliyorsa bu iş doğru yönetilmiyor demektir. O yapının 1-2 aylığına kamulaştırılması gerekirdi.
Biz bugün Suat’ın hastanesini pandemik hastanesi yapamıyorsak, hala konuşuyorsak bu büyük sıkıntıdır. Kendi içinde izolasyonu olan bir bina, en başından oranın yapılması gerekirdi ama sen oraya dokunamadığın için onbinlerin yararlandığı, onkoloji servisinin bulunduğu devlet hastanesini pandemik hastanesi yapan.
Ya da turizm sezonunun kapalı olduğu, otellerin boş olduğu bir zamanda Merit’i kamulaştırıp karantina yatı yeri yapamıyorsan ve fahiş fiyattan sermayeye para akıtılıyorsa, o zaman yaratmayalım bu kaynağı.
Ki otellerin çoğu devlete ait arazilerde uzun süreli kiralama yöntemiyle kiralanmıştır.
Birkaç aylığına sen hastaneleri ve büyük otelleri kamulaştıramadıktan sonra, ben sana yeni bir fon yarattığımda bir faydası yok. Hazıra dağ dayanmaz. Yüzlerce insana otel parası yetiştireceğiz. Kamulaştır. Sermameye eli uzanamıyor. Dolayısıyla bunların hepsi olması gereken şeyler ama pek iyimser bakamıyoruz.
Bunlar olmadan yeni bir fon kurmak sermayeye yeni bir para aktarımıdır. Eğer bu kesintiler gerçekten ihtiyaçlara gidecekse yapalım.
Sermayeden kesinti yapıp sermayeye ödenecekse, sermayeden kesip sermayeye yeni bir kaynak oluşturulmuş olacaksa, yapılmasın.
Türkiye’de başlatılan yardım kampanyasında, kurumlarca yapılan yardımlar vergiden düşecek. Yani sermayenin zaten vergi olarak vereceği parayı peşin almaktan fazlası değil. Devlet ileride alacağı ödemeyi şimdiden alıyor ve bunu dönüp özel hastanelere vesaireye aktarıyor. Vergi toplayıp kamuya yapması gereken yatırımlardan fedakarlık ederek zorda olan sermayeye yardım topluyor başka sermayeden.
Şu an bizde de birçok iş insanı yardım yaptığını açıklamakta fakat kaygımız ileride bir vergi indirimi gibi bir uygulama olacaksa şu anki yardımlar ileride vereceğinin peşin ödenmesi olacak sadece. Bu da ileride vergilerle yapılması gereken işlerin yapılamamasını getirecek, başka sorunlar ortaya çıkaracak…
Mevduat kesintisi tehlikeli bir şey. Böyle bir kesintide gene bıçak, sadece tüm hesapları işi gücü açıkta olanları kesecek. Ülkede adil denetlenebilir bir vergi sistemi yok. Birçoğunun gerçek durumu devlete bildirilmiyor. İdeal olan devletin bunların hepsini doğru şekilde bilmesi muhasebe kayıtlarının doğru tutulmuş olması. Bu tutulmuş olsa belli bir vergi dilimi üzerindekilere ek bir vergilendirme sağlanırdı.
Adil bir yönetimin olduğu koşullarda bu anlattıklarınızın tümünün oluru var. Ama Kudret-Tatar ikilisinin oluşturulacak bir kaynağı nasıl kullanacağına dair, adil olarak tam ihtiyacı olanlara dağıtacağına dair güvenimiz yok. Sıkıntı esas bu, yoksa yapılabilecek bir çok şey var istenildiğinde…
Bunların kalıcı olmadığı tamamen palyatif çözümler olduğu ortada. Yine de yapılmasın mı, yapılsın. Ancak geleceğe dair çözümler gerekir, 10-15 yıl arayla salgınlar geldi, 2 yıl sonra gene gelecek. Biz geçici tek seferlik çözümlerle uğraşıp yapısal reform çözümlerine döndürmezsek elimizde bir şey olmayacak bir sonraki salgında.
Ayrıyeten, şu anda yerel yönetimler devletten daha iyi işliyor, biz devletten çok yerel yönetimleri destekleyecek bir mekanizmanın kurulmasını daha hayırlı görüyoruz.
YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı