“Yaşayan Kentler”, Kimin İçin? – Ahmet Arkın

Denetimsiz nüfus artışı, ulaşım(sızlık), giderek yok olan yeşil alanlar, betonlaşma, ev sahibi olamama, borçlanma, güvencesiz çalıştırılma, iş cinayetleri, pahalılık, kirlilik; kentlerin veya kentleşmenin sorunlarından bazılarıdır.

Omorfo’da yapılmaya başlanan yatırımların denetimsiz ve nüfus atışının belirli bölgelerde artmaya başlamasına yönelik planlamasız yapılası sebebi ile yukarıdaki sorunların temellerinin atılmasına başlamıştır.

Harizan 2014’de ”yaşayan kentler, yaşanacak kentler” sloganı ile belediye yönetimine seçilenlerin Omorfo’nun yaşanabilir bir kent olarak planlayamadığını görmekteyiz.

Omorfo’nun sahip olduğu ekonomik potansiyeli görmeksizin ve bu potansiyelin hayata geçirilmesine yönelik çalışmaların yapılması gerekliliğini bir kenara bırakıp, Omorfo’da tarım, narenciye ve hayvancılık yaparak geçinen, halkın sorunlarının çözümü odaklı konuları ile senelerdir ilgilenmeyerek yok olma noktasına getirmiştir.

Sağ siyasetin sadece ‘’Güzelyurt verilemez’’ söyleminden başka hiçbirşey üretmediği ve bölgedeki ekonomik potansileyin yüksek bir bölümünü elinde bulunduran narenciye sektöründeki sorunlarınını çözümüne dahi katkıda bulunmayarak, narenciye ve tarım sektörünün son bulması sağlanmıştır. Bundan dolayı bölge halkı ekmeğini kazanmak için göç etmek zorunda bırakılmıştır. Aşağıda verdiğim Omorfo bölgesine ait röpörtajlarda bölgedeki ekonominin çökmesinden dolayı göç etmek zorunda bırakılan ve kötü şartlarda yaşamını sürdüren kişilerden sadece birkaçıdır.

http://www.ankaradegillefkosa.org/omorfolu-emekciler-calis…/
http://www.ankaradegillefkosa.org/omorfolu-emekciler-calis…/

Bugün artık Omorfo’da bölge halkını ayakta tutan sektörlerin yok olması nedeni ile inşaat merkezli, ranta dayalı ve bir avuç kişiyi zengin edip bölge halkına çok az getirisi olacak olan işlere girişilmiştir. Omorfo’da yaratılmaya çalışılan her ne kadar yatırım gibi görülsede sorunların daha da artmasına, plansız yapılaşma ekolojik tahribata neden olmakta ve ileride oluşacak tahribatın yolunu açmaktadır.

Geleceğin kenti yaratılmaya çalışılıyor gibi söylemler gerçeği yansıtmamaktadır. Aslında Omorfo’da halkın refahı hedef olarak geçmiyor yada geçer gibi görülen konularda ise düşünülen hedefin gerilerinde yer alıyor. Oysa halk kente egemen olmalı, diğer bir değişle kent planlamasında aktif rol oynamalıdır. Örnek olarak engelli bireylerin bozuk kent planlaması sebebiyle hayatlarında varlığını sürdüren engellerin kaldırılabilmesine yönelik çalışmaları olan ve gencinden yaşlısına herkesin ortak faydalanabileceği bir kent yaratılması için yeşil alanlar korunmalı, sosyal alanlar yaratılmalıdır.

Omorfo’nun yaşanılabilir bir kent olması için üretimin tekrardan canlanması şarttır. Örneğin tarımın ürün vermesi kentin varlığına, kent ise köylünün ürettiği ürünün pazarlanmasına bir katkıdır. Üretici, kentin yaşamı konumundadır. Örneğin; narenciye toplama zamanı gelen göçmen işciler çok kötü şartlarda ve sosyal alanlardan yoksun, konut bile sayılmayan yerlerde adeta hapis hayatı yaşamakta, kültürel ve sosyal bağlardan kopuk hayatını idame etmektedir. Kaldı ki, şu an Omorfo’da yaratılmakta olan aşırı ve plansız inşaatlarda çalışan göçmen emekçiler için de güvenlik önlemleri alınmadan, sendikasız ve güvencesiz bir ortam mevcuttur. Bölge halkı olarak ‘’iş kazası’’ diye adlandırılan olaylara da tanıklık etmekteyiz. Bu nedenledir ki bir kent yaratılırken de, yaşam şartları düzenlenirken de mücadeleci bir halk olarak hareket etmeli ve örgütlenebilmeliyiz.

Çünkü farketmemiz gereken; yapılmakta olan, doğal kaynakları ve yaşam alanlarını olduğu gibi emeği de sömürmektir. Yaratılmaya çalışılan aslında insan odaklı değil rant odaklı yapılaşmalardır. Bölge halkı olarak bu konuda birlikte hareket etmezsek yeşil alanlar, sosyal alanlar ve üretim değerli yerlerleri ileride finansa kurban edebileceğimizi bilmeliyiz.

Yarının kentini kurmak istiyorsak; yaşlısı, genci, engellisi ve emekçisi olarak kendi yaşamımızı yaratmakta söz sahibi olmalı ve bölge planlamasında egemen olmalıyız. Sadece örnek bir kent yaratmakla da kentleşmenin sorunlarının çözüleceğini düşünmek de boşunadır. Ülke olarak bölge federasyonları yaratmalı, bölgesel planlar için fikirler üretmeli ve halkın yaşamına katkıda bulunacak, yön verecek yasaları kendi yönetimimize almamız gerekmektedir. Bölge halkının ihtiyaçları, beklentileri ve ekonomik durumları ayrıca değerlendirilmeli ve halk olarak belediye yönetimleri yasası ve imar yasasında söz sahibi olmak ve oluşacak yasaların da desteğini elimize alarak kent sorunlarını çözümlemeliyiz.

Yaşanabilir kentler halkın özne olduğu bir yöntem ile yaratılacaktır.

Ahmet Arkın
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölgesi Mali İşler Sorumlusu