Bazılarınızın haberi vardır belki, bilmiyorum.
Benim daha bir kaç gün önce haberim oldu bu Yalınayaklar Hareketi’nden.
Hindistan’da Sunjet Bunker Roy isminde bir Hintli’nin, kendi deyimiyle ‘elitist ve züppece’ olan eğitimini tamamladıktan sonra mahvolan hayatından kurtulmak için gittiği fakir bir hint köyünde başlattığı bir hareket.
İlk zamanlar adına hareket deniyor muydu bilinmez ama, Yalınayaklar ilk adımını köylülerin önemli gördüğü ve ihtiyaç olduğunu düşündükleri konularda eğitim verecek bir kolej açarak atmış.
Bunker Roy, Hindistan’da okuma yazma bilmeyen köylüler için bir okul açma fikrini ilk ortaya attığında, bunun olabileceğine insanları inandırması pek kolay olmamış tabi.
Hiç kimsenin inanmadığı bir şeyi söylediğinizde ortaya çıkan şüpheci veya alaycı tüm tavırlarla karşılaşmış o da.
Düşünün! Hindistan gibi bir yerde, zengin bir ailenin iyi eğitim almış çocuğu gelip sizin köyünüzde sadece fakir insanların faydalanacağı bir okul inşa etmek istiyor.
İlk anda işkillenmeniz normal aslında, çünkü dünyada böyle şeyler pek olmuyor.
Ama olmuş nihayetinde.
1986’da yerel insanlarla beraber ilk Yalınayak Koleji inşa edilmiş.
Hem de diplomasız ve okuma yazma bilmeyenler tarafından.
Ve yine köyün yaşlıları tarafından verilen nasihatlar dinlenerek, açılan koleje diplamalı ve ‘kalifiye’ hiç kimse getirilmemiş.
Elleriyle ve yürekten gelen inançlarıyla orada bulunan topluma hizmet etmek isteyenler eğitim vermiş.
Yazılı hiç bir sözleşme olmadan üstelik.
Yalınayak Kolejini, öğretmenin aynı zamanda öğrenci ve öğrencinin de aynı zamanda öğretmen olduğu tek kolej olarak tanımlıyor Bunker Roy.
İnsanlar hem öğrenmiş hem öğretmiş.
Öyle ki, inşa ettikleri okul mimarlık ödülü bile kazanmış.
Daha sonra geri vermişler ödülü.
Çünkü bu işin arkasında muhakkak ‘diplomalı’ bir mimar vardır imalarıyla karşılaşmışlar.
Geri alın ödülü demişler.
Zaten ihtiyaçlarını kendileri belirleyip kendileri çözümler bulmuşlar en başından beri.
Ödülü ne yapsınlar?
Mesela kolejin tüm enerji ihtiyacını yine ‘profesyonel’ olmayan insanlar tarafından kurulan güneş panelleri sayesinde gideriyorlar.
Panel sistemini sadece 8 yıllık eğitim almış olan Hindu bir din adamı inşa etmiş.
Öyle ki oradaki kadınlar; okuma yazması dahi olmayan kadınlar, yemekleri pişirmek için güneş enerjisi ile çalışan fırın bile yapmışlar.
Sonra dönüp Afganistan’daki kadınlara da bunun nasıl yapılacağını göstermişler.
Bugün Afganistan’da güneş enerjisi ile aydınlanan köyler var.
Hem de diplomasız ama güneş enerjisi uzmanı kadınların kurduğu sistemler sayesinde.
* * *
Yalınayaklar hareketini merak ettiyseniz anlattıklarımdan daha fazlası 20 dakikalık bir videoda Bunker Roy tarafından anlatılmakta.
İnternetten bulabilirsiniz.
Ama izledikten sonra sadece ne kadar etkileyici olduğunu düşünüp, ‘vay be!’ demeyin.
Sonra kendinize dönün bakın.
Ne yapıyor olduğunuza bakın.
Yaşadığınız ülkeye bakın.
Sizi yönettiğini zanneden diplomalı eğitim uzmanına, hukuk uzmanına, doktora, sosyal bilimciye, mühendise, mimara bir bakın.
Sonra sendikacılarınızı düşünün.
Hükümeti, muhalefeti ve onların zırvalıklarını düşünün.
Sonra bırakın hepsini.
Güneşi düşünün, rüzgarı düşünün, yağmuru düşünün, dağları düşünün, hayvanları ve bitkileri düşünün, insanı düşünün.
Ve en sonunda, aslında neyi yaşayabilecekken, neyi yaşıyor olduğumuzu düşünün!
Serdar Durukan
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.