Yağmur Olalım – Onur Bütüner


Aralık ayının gelmesi ile birlikte ülkemizde de kış etkisini göstermeye başladı. Yağmurların yapması ile birlikte kuraklıkla mücadele eden ülkemiz suya doymaya başlıyor. Yağmurlar aslında tüm tabiat ve insanlar için büyük bir umuttur. Yağışlar ile birlikte yeraltı su kaynakları gelişir. Bitki örtüsü gerekli su ihtiyacını giderir ve doğada yaşayan canlılar da yaşamları için gereken su ihtiyacını giderir. Bunun yanı özellikle çiftçilik ile geçinen insanlarımız için ektikleri ekinlerin büyümesi ve gelişmesi, yetiştirdikleri ağaçların daha iyi verim vermesi için önemlidir. Aynı zamanda tozun toprağın oturmasını, temizlenmesini sağlar. 


Yağmurlar aynı zamanda derelerimiz ve denizimiz için de çok önemlidir. Yağışlar sayesinde dereler dolar ve o bölgede yaşayan canlılar bundan faydalanır. Aynı zamanda denize akan derelerdeki su sayesinde denizlerimizdeki canlı populasyonu olumlu etkilenir. Denizlerimizde yaşayan canlıların çoğalmasına yarar sağlar. 


Ancak rantın, talanın olduğu her ülkede olduğu gibi ülkemizde de, ‘kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser’ sözünde de olduğu gibi derelerimizin önünü kestik. Ne için mi? Sermaye sahipleri biraz daha kazansın, biraz daha zenginliklerine zenginlik katsın diye. Onlar zenginliklerine zenginlik katarken bizler doğanın döngüsüne zarar verdik. Dere yataklarına gereken önemi vermek yerine dere yataklarının önünü kesip yollar, oteller yaptık. Birileri daha fazla kazansın diye dereleri doldurduk, arsa yaptık. Bu yaptıklarımız ile doğanın döngüsüne zarar verdik. Ama bir şeyi unuttuk.

Doğa ile inatlaşmak, onunla mücadele etmek belki birkaç sermayedara kazandırabilir. Ancak ülkemiz için sonu kaybedilecek bir savaştan başka bir şey değildir. Çünkü ‘su akar kendi yolunu bulur’ sözü boşuna söylenmemiştir. Nasıl ki mevcut dere yatakları zamanla oluştuysa su, yine kendi yolunu açacaktır. Ama bunu tabiata yaptığımız ihanetleri yıkarak yapacaktır. 
Geçtiğimiz senelerde yaşanan olayları hepimiz hatırlıyoruz. Dere yataklarının yol, otel, ev ile önünü keserek, dere yataklarını doldurarak ona yaptığımız ihanetin bedelini bizlere üç gencimizi aramızdan alarak acı bir şekilde ödetti. Pek tabi ki yapılanların sorumlusu o üç genç arkadaş değildi. O üç arkadaş bugüne kadar o yolları plansızca yapan, dere yataklarının önüne otel yapmasına izin veren iktidar sahiplerinin bedelini ödedi. Okulundan, işinden evine dönen dostlarımızdı. Bir de bunu yapan bugüne kadar hükümet etmiş UBP aynı yol üzerinde eylem yaptı sanki kendi suçu yokuş gibi. Daha sonra daha fazla rant için eleştirdiği parti HP ile ortaklık kurdu. 


Bizler bilmeliyiz ki rant sisteminin içinde olan partiler kendi çıkarları için bunu yapmaya devam edecek ve yine karşımıza pişkince çıkmaya da devam edecek. 


Eskiden yağmur bereketti. Şimdilerde bizim için felaket. Yağmurlar bize üretimi, arınmayı hatırlatırdı. Şimdilerde ise kaybettiğimiz kardeşlerimizi. Her yağmurda birinin başına bir şey gelecek korkusu sardı içimizi. Ancak bizlerde sorumluların farkına varmalıyız. Nasıl ki yağmur önüne konan bentleri yıktığı gibi bizi bu siteme mahkum eden partileri, bu rantı, kapitalizmi yıkıp daha insanca yaşanacak bir sistem kurmalıyız. Bizden canlarımızı alan yağmurlar değil, içinde yaşadığımız bu sistem ve bu sistemi sürdüren hükümetlerdir. 


Yağmur hala berekettir, hala yeniden yeşermektir. Yeniden yeşerip, bize bunu yapanların üzerine yağmur gibi yağalım. 


Onur Bütüner 
Baraka Aktivisti