Kıbrıs’ta AKP’liler fiziken ve fikirsel olarak CTP-UBP ve DP içerisinde aktif çalışmalarına devam ederken, bir grup AKP’li ise belki gönüllü, belki de talimatla Ulusal Adalet Partisi (UAP) adını verdikleri yeni bir parti kurdu.
***
Yobazlığın ve her türlü gericiliğin, örgütlenirken yanında bulduğu en büyük dost, ilerici kesimlerin demokrasi düşüncesiyle kendilerine gösterdiği hoşgörü ve yaşama şansıdır. Elbette örgütlenmelerini tamamladıkları her yerde, ilk tokatı her zaman bu eski dostlarına atmışlardır..
***
AKP gericiliğinin Kıbrıs’ın kuzeyinde kurduğu bu parti, kuranların zeka potansiyeli anlamında (yazdıkları manifestoda iki cümleyi yan yana getiremediklerini görüyoruz) kolay kolay etkili olamaz gibi gözüküyor. Fakat bu durum, toplumumuzu rahatlatmamalı. IŞİD’inden AKP’sine, her türlü gerici odak, Kıbrıs’ın kuzeyini fethetmek(!) için adımlarını sıklaştırmaya kararlı görünüyor. Hem zaten toplumumuz tehlikeli boyutlarda rahat..
***
Yanıbaşımızda, Ortadoğu’da doğal gaz ve petrol uğruna bitmeyen bir savaş yaşanırken. Bizimle ilgili her türlü yönetim hakkını elinde bulunduran Türkiye Devleti bu savaşa dahil olmuşken.. Ve dini gericilik Ortadoğu’da her gün yüzlerce can alıyor, Türkiye’de insanlara hayatı dar ediyorken.. Kıbrıslı Türkler ‘kendilerine ait’ bu toprak parçasında güvende olduklarını düşünerek, yıllardır yeterince rahatlar..
***
Oysa Kıbrıslı Türkler artık korkmalıdırlar! Düşünmelidirler ve düşünme işleminin sonucu olarak duyacakları rahatsızlık hissine kapılmalıdırlar!
***
Sınırı aşmadıkları(!) sürece sahip oldukları bazı özgürlüklerin de ellerinden alınacağını, yaşam biçimlerine somut müdahale edilecek zamanın yakın olduğunu görmelidirler.
***
Eşitsizlikler sisteminde ‘demokrasi ve özgürlükler’ safsatasına inananlar için söylüyorum..
Kıbrıs’ın kuzeyinde AKP gericiliğinin sokak, sivil toplum, ya da siyasal alanda örgütlenmesine müsamaha göstermek, bunların sahip olduğu ideolojiyi ”özgürlük” düşüncesiyle tolere etmek, son 40 yılda bu toplumun yaptığı yanlışlar içerisinde en ciddi ve en ölümcül hata olacaktır.
***
Mesele dini inançlar, farklı politik çizgiler filan değil!
***
Mesele; başta mahalle baskıları, devamında devlet eliyle Türkiye’de kadınlar üzerinde eşi görülmemiş bir baskı kuran, kendinden olmayan kimseye konuşma ve yaşama hakkı tanımayan, internetten, alkol tüketiminden tutun da, evde kiminle kaldığınıza kadar karışan bir ideolojidir.
***
Mesele; medyayı parmağında oynatan, halklar fakirleşirken kendinden olan iş adamlarının servetine servet katarak buna ekonomik büyüme diyen, dışarıda ise ABD kuklalığı ve savaş çığırtkanlığından başka bir şey yapmayan tehlikeli bir zihniyetin hakimiyetidir. İki kelimeyle, mesele, AKP gericiliğidir.. Ve bu gericiliğin, Kıbrıs’ın kuzeyinde vücud bulması, kendine örgütlenme alanları açmasıdır. İşte tehlike buradadır!
***
Kıbrıs’lı Türkler artık korkmalıdırlar! Düşünmelidirler ve düşünme işleminin sonucu olarak hissedecekleri rahatsızlık duygusuna kapılmalıdırlar! Çünkü değiştirme ve dönüştürme ihtiyacını kaçınılmaz hale getirecek olan bu rahatsızlık duygusu olacaktır. Toplumumuz bunun arayışı içerisinde, bize nefes aldıracak tek alanın BAĞIMSIZ KIBRIS MÜCADELESİ olduğunu görecek, ve bu mücadeleyi sahiplenecektir. Toplumun sahiplenmesiyle halkın örgütlerinin yetkisi ve meşruluk alanı elbette artar, ve UAP gibi halkları karanlığa götürmek isteyen gerici yapılara daha oluşmadan müdahale eder. Çünkü halkların kendisi, artık örgüttür, örgütlüdür. İşte o zaman, tehlike ortadan kalkar.
***
Çünkü halkın her şeyiyle sahiplendiği bir bağımsızlık hareketini, yer yüzündeki bütün gerici güçler, ordularıyla gelse dahi yıkamazlar. İnanmıyorsanız, Kobani’ye bakın..
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.