Koordinasyon Ofisini Reddediyoruz” süreci Kıbrıslı Türkler açısından birçok yeniliği barındırarak devam ediyor.
Gençliğin neye karşı mücadele ettiği, kurulmak istenen ofisi ne gerekçelerle reddettiği çok açık.
Serdar Denktaş ve benzerleri her ne kadar gençliği anlaşma metnini okumamakla ya da yanlış yorumlamakla itham etse de, itiraz noktaları birçok yerde yazıldı çizildi.
Yani Kıbrıslı Türk gençliği karşısındaki dayatmacı ve gerici tehlikenin ve bu tehlikeye çanak tutan işbirlikçilerinin farkında olarak mücadelesine devam ediyor.
Kitlelerin seferber edilmesi, sürece katilim, reddediyoruz platformunun içindeki örgütler arası ilişkiler, eylem biçimleri…
Tüm bunlar, reddediyoruz sürecinin geçmiş mücadele deneyimlerine kıyasla ortaya çıkardığı yenilikler.
Ancak yeni olan sadece bunlar değil!
Reddediyoruz Platformu halen devam etmekte olan bu süreçte, AKP’nin dayatmalarına ve işbirlikçi partilerin teslimiyetçiliğine karşı mücadele ettiği kadar başka bir algıya karşı da mücadele ediyor.
Ülkesinin geleceği ile ilgili umudunu yitiren, her olayı “bu memleketten bir şey olmaz” mantığına bağlayan, fiziksel olarak yaşamak dışında Kıbrıs ile mental ve duygusal hiç bir bağı kalmamış ve yeri geldiğinde bir düşman gibi umutsuzluk pompalayan bir mantığa karşı da mücadele ediliyor onlarca gündür.
Kıbrıs’ın kuzeyinde eylemler çoğunlukla birbirinden ayrı tekil bir şekilde değerlendirildiği için bir süreç olarak ele alınmaz.
Ancak doğru olan yaşanan gelişmeleri politik bir süreç olarak ele almak ve her olayı birbirleriyle olan bağlantılarına göre değerlendirmektir.
Bugün koordinasyon ofisiyle cisimleşen AKP’nin gerici ve dayatmacı politikaları su konusunda yaşanan süreçten, su konusu da dayatma ekonomik protokollerden bağımsız değildir.
Tüm bu süreçlerde ortaya çıkan muhalefetler de birbirinden kopuk bir şekilde değil birbirini olumlu veya olumsuz bir şekilde etkileyerek ortaya çıkıyor.
Bugün gençleri sokaklara döken, cumhurbaşkanını dahi Reddediyoruz Platformu’nun taleplerini dikkate alacak şekilde hareket etmeye zorlayan öfke bir anlık bir sürecin ürünü değildir.
Dünü vardır ve yarını da dününden bağımsız oluşmayacaktır.
Reddediyoruz Platformu süreci başarılı olabilir.
Platformun yarattığı hava, koordinasyon ofisinin gayri meşruluğunu herkese duyurmuştur.
Fakat tüm bunlara rağmen egemenler halk iradesinin karşısında durmaya devam eder ve süreç başarısız da olabilir.
Esas önemli olan her iki durumda da yarına dair bir mücadeleyi örmeye devam edebilme becerisindedir.
Ancak süreçleri tekil bir şekilde ele alırsak yarına dair bir mücadeleyi nasıl örgütleyebiliriz ki?
İşte süreçlere tekil bir şekilde bakıp “bu memleketten bir şey olmaz” diyenlere karşı mücadelenin önemi bu noktadadır.
Kıbrıslı Türk gençliğinin onlarca gündür ortaya koyduğu kararlı duruş egemenleri tedirgin ettiği kadar bu algıya sahip olanları da rahatsız etmiştir.
Çünkü gençliğin mücadelesi yarına dair bir umut çağrısıdır da.
Yarından bugüne bakanların onur duyacağı ve yenilmiş bile olsa geleceğe dair mücadele azmi bulacağı bir geçmiş yaratıyor bugünün gençleri.
“İşte, denedik de ne oldu?” deyip umutsuzluğa kapılanların değil, “denedik yenildik ve gene yenilmek pahasına da olsa yine deneyeceğiz” deyip umudunu büyütecek bir neslin temelleri atılıyor bugünlerde.
Sokakları dolduran gençler umudun kendinde olduğunu bilen ve “umut vardır ve bizdedir” diyenlerden başkası değildir.
Bu sürecin yeniliği de önemi de buradadır.
Ali Şahin
Bağımsızlık Yolu