Alım gücünün düştüğü hatta yok olduğu bu günlerde herkes gündemi daha bir yakından takip eder oldu. Hepimizin gözü, dövizin ne kadar yükseldiği, asgari ücretin ne olacağı, hükümetin bu konular karşısında ne yapacağına odaklanmış durumda. Tam bu durumlar yaşanır, asgari ücret ne olacak derken bir bakıyorsunuz Çalışma Bakanımız yeğenleriyle tatile gitmiş. Hem de bununla da kalmamış güneyden uçmuş. Vay Zekiciğim neden güneyden gitti? kktc’yi inkar etti…
Gider miydi, gidemez miydi diye tartışmalar başlıyor. Aslında bu kadar masum bir olay büyüdükçe büyüyor. Ve tak! Zeki’den açıklama geliyor: “Ercan’da biletler çok pahalı o yüzden güneyden gittim.” Bunun üzerine ülkemizin nadide faşisti durur mu? Tabii ki durmuyor, veriyor Zeki’ye bir cevap. Bunun üzerine de Zeki, kendisini savunan barış yanlılarını falan hep unutuyor ve o da faşist ile faşist oluyor ya da gerçek yüzünü gösteriyor. Başlıyorlar kim daha milliyetçi yarışına… Tenis müsabakası gibi süren bu tartışmanın ortasında sen de kalakalıyorsun. Aslında sadece şunun hatırlanmasını istiyorsun: Zeki, 13 bin TL maaş alan biri olarak, biletlerin pahalı olmasından yakınırken ve en doğal hakkı olan seyehat özgürlüğünü istediği gibi kullanırken, karma evliliklerden doğan veya başka ülkeden göç etmiş ve burayı vatan bilmiş kişiler Ercan Havaalanı’na ve yüksek bilet fiyatlarına mahkum bırakılıyor… Böylece aslında seyahat özgürlükleri kısıtlanıyor. Bakanımız iki kelam da bundan bahsetsin istiyorsun. Ancak bunun yerine, ne kadar milliyetçi değerlere sahip olduğunu öğreniyorsun.
Ve hayat duruyor mu, durmuyor… kktc için büyük bir adım gerçekleşiyor. Paris Hilton kktc’ye geliyor ve “ben bu oyunu bozarım” diyor! Hilton otellerinin varisi, dünyanın en sosyetik kadınlarından biri olan Hilton, Ercan Havaalanı’nı kullanıyor. Aslına bakarsanız Ercan’a inen havayolu şirketlerinin ekonomi sınıfında İstanbul’a gidiş dönüş biletler, asgari ücretinin yarısı kadarken Ercan’ı Hilton değil de biz mi kullanacaktık! Uçağa binmek emekçiler için lüks haline gelmişken haliyle bu havaalanına da ancak Parisler iner. Tabii Paris’in gelişi sadece bu olay ile kalmadı. Özel bir otele, 3 saat için 110 bin Euro karşılığında gelen Hilton’u, asgari ücreti 2,279 TL’ye çalışan emekçinin Turizm Bakanı, Lefkara İşi vererek karşıladı. Benzine, elektriğe, tüp gaza yapılan zamlardan, dövizdeki artıştan, yaşam koşullarının gün be gün daha da kötüleştiği bir ülkede, 1 milyon TL’lik bir organizasyonda 110 bin euro karşılığında 3 saatlik performans göstermek için gelen bir kişiyi, devlet misafiri gibi ağırladık. Asgari ücretin 333 pound olduğu yerde Bakanımız bile kurtuluşu Paris’te bulmuş! Halkın sefalet ücreti ile yaşadığı yerde milyonlar sahibi otele milyonlar kazandırmaya gelen Paris’i, ülkenin turizm elçisi ilan etmediği kalmış…
Bunları değil de daha ekolojik, daha halkın haklarına duyarlı bir turizm modeli için uğraşan bir Bakanımız olsun diliyorsun.
Ülkeyi tanıtmanın yolunun, bu ülkenin doğasını, denizini sermayerdarlara peşkeş çekmemek ve halk ile birlikte üretmekten, doğamızı ve kültürel değerlerimizi tanıtmaktan geçtiğini, bir Turizm Bakanı’nın bilmesini istiyorsun. Biz de bu gündemler içinde ne yaşadığımızı unutur gibi afyon uykusuna tutuluyoruz…
Tüm bunlar olurken Başbakanımız durur mu, durmaz… O da gündeme oturacak açıklamalar yapıyor. Ülkede her şey tamam da bir bu noksanmış gibi doktora yapan kişilerin burslarına takıyor. Ve diyor ki “Doktora öğrencileri asgari ücret kadar burs alıyor. İşte bu yüzden iş hayatına katılmıyorlar.”
Bekliyorsun ki Başbakanım asgari ücretin gerçekten asgari mi olduğunu konuşsun. Asgari ücrete yapılan artışın tüpe yapılan artıştan nasıl az olabildiğini anlatsın. Kamuda çalışana Göç Yasası’nı kaldıracam deyip kaldırmazken güya hayat pahalılığını %15 verip; verir vermez en temel gereksinimlerden olan elektriğe yaptığı %30 zammı anlatsın.
Aslında anlatmasın. Çünkü artık farkına varmalıyız. Asgari ücreti hayat pahalılığı kadar arttıramıyor hükümet. Çünkü diyor ki arttırırsam sermaye batar. O zaman işşiz kalırsın. O yüzden aza kanaat getir. Yani bu 4 silahşörler bize diyor ki; emek en yüce değer de emekten de yüce bir sermaye var. Bu hükümet de mutludur sermayenin mutluluğu kadar. O yüzden de yoktur farkı önceki hükümet edenlerden. O halde korkutmasınlar bizi bir önceki ile. Çünkü bu halk artık farkında, önceki, şimdiki hepsi aynı aslında.
Ve aynı halk yaratacak kendi alternatifini; emekten, emekçiden, çalışandan yana.
Onur Bütüner
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti