ÜCRET NEDİR, NASIL ÖDENMELİDİR?

Ücret nedir?
Ücret yanlış olarak zannedildiği gibi, patron tarafından işçiye bahşedilen bir iyilik veya “emeğimizin karşılığı” olarak verilen bir şey değildir.
Ücret işgücümüzün kullanımı karşılığında patronun ödediği bedeldir. Yani emeğimizin bedeli, fiyatı, değeri değil; emek gücümüzün bedelidir. Bize ücret olarak ödenen miktar, hiçbir zaman bizim ortaya koyduğumuz emeğin tam karşılığı olmaz. Her zaman bize ödenen ile emeğimiz sonucu ortaya çıkan ürün arasında bir değer farkı vardır. Bu farka “artı değer” denir. Artı değer patronun karının ve zenginleşmesinin kaynağıdır.

Bize ücret olarak ödenen ise, emek gücümüzün ertesi güne yeniden hazırlanması için karşılanması gereken minimum miktardır. Yemek, uyku, dinlenme, eğlenme gibi ihtiyaçlarımız karşılanmazsa, emek gücümüz ertesi gün için yeniden hazır hale gelemez. İşte biz işçilere ödenen bu, emek gücümüzün yeniden üretilmesinin karşılığı olan, bedele ücret denir.
Yani her ayın/haftanın veya günün sonunda, işçiye ödeme yapan patron değildir. Tam aksine işçinin emeğinin karşılığını ödemeyerek, işçinin emeğinin ürününe el koyan patron; işçiler tarafından ödenmektedir. Doğadan kaynaklı olan zenginlikler dışındaki tüm zenginliğin kaynağı; bu karşılığı ödenmeyen emektir.

Yasada Ücret nasıl tanımlanıyor?
İş Yasası’nın 21. Maddesi “Ücretin Tanımı ve Ödeme Biçimi” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre ücretin tanımı şu şekildedir:
“(1) Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş veya hizmet karşılığında işveren ve/veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve nakden ödenen miktarı kapsar.”

Burada “nakden” olarak geçen ifade, nakit anlamında değildir. Yani ücret çek, banka hesabına para yatırma gibi şekillerde ödenebilir. Ancak para dışı bir şekilde ödenemez. Bu önemli bir noktadır çünkü, bazı durumlarda patron işçilere bazı mal ve hizmetleri ücret karşılığında vermeye zorlamak isteyebilir. Ücret para olarak ödenir, o mal ve hizmetleri almak isteyen bir işçi, ücretini aldıktan sonra buna kendisi karar verir. Aynı yasa maddesinin 5. Paragrafında bu durum daha da açık ifade edilmiştir:
“İşçilere meyhane ve benzeri eğlence yerlerinde, perakende mal satan dükkan ve mağazalarda (buralarda çalışanlar hariç) ücret ödemesi yapılamaz.”

İşçilere perakende mal satan dükkan ve mağazalarda ücret ödemesi yapılamayacağının yasada belirtilmiş olmasının nedeni; işçilerin patron tarafından belli bir mal ve hizmeti almaya zorlanmasını engellemektir. Meyhane ve benzeri eğlence yerlerinde ödeme yapılamayaca olmasının nedeni de, ücret ödeme ve ücret alma prosedürünün ayık kafayla ve bilinçli olarak yapılmasını sağlamaktır. Ücret biz işçiler için bir patronun yanında çalışmamızın esas nedenidir ve Yasa tarafından korunan en temel haklarımızdan biridir.

Ücretimi aylık olarak mı ödenirim?
Ücretin hangi periyotlarda ödeneceğine, patron ve işçi aralarında yaptıkları sözleşmede veya tüm işçiler ile patron arasında yapılan toplu iş sözleşmesinde karar verilir. Bu süre bir hafta, onbeş gün veya bir ay olabilir. Ancak aylık ödemelerde gecikme bir haftayı geçemez. İş Yasası’nın 21. Maddesi’nin 2. Paragrafı bu konu ile ilgilidir:
“(2) İşçi ücreti en geç ayda bir ödenir. Ancak, bu süre hizmet akitleri veya toplu sözleşmelerle bir haftaya kadar indirilebilir. Aylık ödemelerde gecikme, bir haftayı geçemez.”

Yani ücretimiz en geç ayda bir olmak kaydıyla ödenmeli, aylık ödemelerimiz de bir haftadan fazla geciktirilmemelidir. Bir işçinin ücreti bir aylık çalışma süresinin sonunda ödenmek zorundadır ve en fazla bir hafta geciktirilebilir. Bu gecikme bir kural değildir, sürekli olarak uygulanamaz.

Kadın ve erkek işçilerin ücretleri farklı olabilir mi?
Hayır. Bir iş yerinde aynı nitelikteki bir işi yapan kadın ve erkek işçilere eşit ücret ödenmesi zorunludur. İş Yasası’nın 21. Maddesi’nin 3. Paragrafı bu konuda çok açıktır:
“(3) Bir işyerinde aynı nitelikte işlerde ve eşit verimle çalışan kadın ve erkek işçilere sadece cinsiyet ayrılığı nedeniyle farklı ücret verilemez.”

Cumartesi öğleden sonraları ve Pazar günleri çalışmıyorum. Patronum bunu ücretimden kesebilir mi?
Hayır. Her işçinin haftalık olarak çalışılmadan dinlenerek geçireceği bir süreye sahip olması yasal zorunluluktur. Bu süre yıllık ücretli izin hakkımızdan ayrı bir dinlenme hakkıdır ve ücrete dahildir. Bu sürenin ne kadar olduğunu ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak anlatacağız. Ancak yasal haftalık dinlenme süreleri ücretten düşülemez ve sözleşmede belirtilen ücret eksiksiz ödenmek zorundadır. İş Yasası’nın 21. Maddesi’nin 4. Paragrafı şöyledir:
“(4) İşçiye ödenen ücrete çalışılmayan hafta tatili ücretleri de dahildir. Hafta tatilinde çalışılması halinde, 27’inci maddenin (3)’üncü fıkrası kuralları uygulanır.”

Aylıkçıyım, çalıştığım ayın ortasında işten durduruldum. Çalıştığım günlerin karşılığı olan maaşımı almak için ay sonunu mu beklemeliyim?
Hayır. İş ilişkisinin herhangi bir şekilde sona ermesi durumunda maaş patron tarafından en geç yedi gün içinde işçiye ödenmelidir. Bu durumda ay başının gelmesi beklenmez. Maaş dışındaki haklar için (ihbar tazminatı, kullanılmamış yıllık ücretli izinlerin parası gibi) en geç ödeme süresi bir aydır. İş Yasası’nın 21. Maddesi’nin 5. Paragrafı şöyledir:
“(5) Hizmet akitlerinin veya hizmet ilişkisinin herhangi bir şekilde sona ermesi halinde, işçinin ücreti en geç yedi gün içinde; sözleşmeden veya bu Yasadan doğan para ve parayla ölçülmesi mümkün diğer menfaatler ise en geç bir ay içinde tam olarak ödenir.”

Yani işten ayın kaçında ve nasıl ayrılmış olursak olalım; ücretimiz bize en geç yedi gün içinde ödenmek zorundadır. Patrondan alacağımız olan başka hak ve menfaatlerimiz varsa, bunlar da bir ay içinde ödenmek zorundadır. Ay başı ödeme diye bir şey yoktur. Bu yaygın bir yanlış uygulamadır.

Patrona borcum varsa bunu ücretimden kesebilir mi?
Patron tarafından ücret kesintisinin hangi kurallara bağlı olarak yapılabileceğini ilerleyen bölümlerde inceleyeceğiz. Ancak “borca karşılık kesinti” konusunda İş Yasası’nda özel bir madde vardır. Çoğu zaman, bir iş yerinde çalıştığımız sırada, o iş yerinde hesabımıza yazdırarak alışveriş yaparız. Restaurant’ta çalışıyorsak yemek yeriz, bir mobilyacıda çalışıyorsak belki bir koltuk takımı alırız, beyaz eşya ile ilgili bir yerdeysek evimizin bir ihtiyacını temin ederiz veya markette çalışıyorsak aylık alışverişimizi yaparız. İşten ayrıldıktan sonra, patron bizim ücretimizden bu alacaklarını kesmek ister. Oysa böyle bir hakkı yoktur. İş Yasası’nın 22. Maddesi bu konuda açık bir hükme sahiptir:

“İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir veya temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için mahkeme tarafından takdir edilecek miktar ve nafaka borcu bunun dışındadır.”

İş yerinden ayrılmış veya halen daha çalışıyor olsak da; patron tarafından ücretimize el konulması ve bize eksik ödeme yapılması yasa dışıdır. Haciz, devir ve temlik işlemleri yasal kurumlar tarafından yürütülebilecek işlemlerdir. Patronun bunları yapmaya yetkisi yoktur. Yasal kurumların da bu işlemleri yaparken aylık ücretimizin ¼’ünden fazlasına dokunma yetkisi yoktur. Bu yetki sadece mahkemeye aittir, o da bunu sadece “bakmak zorunda olduğumuz aile üyeleri ve nafaka borcu” ile ilgili uygulayabilir. Yani patronun ücretimizden borca karşılık bir kesinti yapma hakkı yoktur. Patron işçisinden alacağı olduğunu iddia ediyorsa; diğer alacaklarını nasıl takip ediyorsa bu konuyu da o yöntemle takip etmelidir. Bir kişinin ücretini ödüyor olmak, patrona elini o kişinin cebine atma hakkı vermez.

Ücret konusunu ilerleyen haftalarda daha ayrıntılı olarak incelemeye devam edeceğiz. Bu güne kadar yayınlanmış olan haklarımızı okumak için şu linke tıklayabilirsiniz:
http://www.ankaradegillefkosa.org/category/soru-ve-cavaplarla-calisma-yasaminda-haklarimiz/