UAP: AKP’NİN KIBRIS ŞUBESİ Mİ? TÜRKÇE BİLMEYEN TÜRKİYE İŞBİRLİKÇİLERİ Mİ?

* UAP tarafından yayınlanan bildiride sendikalar hain olmakla suçlanırken  tüm devlet kurum ve kuruluşlarını özelleştireceği ilan ediliyor.

* UAP federasyona karşı olduğunu, Kıbrıs’ta zaten 1974’den beridir barış olduğunu ve görüşmelerin kktc’yi tanıtmak için yapılması gerektiğini söylüyor.

* kktc’de nüfusun en az 500 bin olması gerektiğini iddia eden UAP, bu konuda çalışmalar yürüteceğini vurguluyor.

* UAP’ın AKP diye anılmaktan rahatsız olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne övgüler düzerken AK Parti demek yerine AKP diye hitap ediyor olması ise sosyal medyada esprilere neden oldu.

 

(ADL Özel )

Kıbrıs’ın kuzeyinde faaliyet gösteren partiler arasına Ulusal Adalet Partisi (UAP) isminde yeni bir parti katıldı. Aşağıda kuruluş bildirisinini tam metin olarak verdiğimiz UAP’ın siyasal İslam çizgisinde, şöven ve AKP’nin işbirlikçiliği için gönüllü bir parti olacağı tahmin ediliyor.

UAP’ın kuruluşunun Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerinin askıya alındığı ve egemenler arası gerilimin yükseldiği bir döneme denk gelmesi ise dikkat çekici. Dün bir bildiri yayınlayarak kurulduğunu ilan eden UAP, bildirisinde “AKP’ye ve Türkiye’deki tüm ırkdaş ve soydaşlarımıza en derin bağlılık, sadakat ve şükranlarımızı sunarız” diyerek, Kıbrıs’ta kimlerin çıkarlarını savunacağını da ortaya koymuş oldu.

UAP’ı oluşturan kadroların uzun sureli bir çalışmanın sonunda mı toparlandığı yoksa tam tersine apar topar biraraya gelen “kraldan fazla kralcılardan” mı oluştuğu ise tartışma konusu.

Bazı çevreler UAP’ın uzun sureli bir çalışmanın meyvesi olduğunu, siyasal İslam’ın Kıbrıs’ın kuzeyindeki örgütlenme çalışmalarının olgunlaşmakta olduğunun net bir göstergesi olduğunu söylüyor. Bilindiği gibi  Kur’an kursları, Külliye açılışı, İlahiyat Fakültesi girişimleri, cemaat örgütlenmeleri vb. yollarla İslam’ın sünni versiyonu Kıbrıs’ta uzun süreden beridir devlet eli ile örgütlenmekteydi.

Diğer yandan bildiride dikkat çeken ciddi hatalar nedeniyle de UAP’ın kadrolarının niteliği de sorgulanıyor.

Bildiride öne çıkan bazı noktalar şöyle:

UAP’ın logosunun AKP logosu ile bariz benzerlikleri ilk göze çarpan nokta. Ancak bunun yanında UAP bildirisinin Recep Tayyip Erdoğan’a methiyeler ve TC egemenlerine övgüler sıralayarak oluşturulması da dikkat çekiyor.

Bildiri içerisinde “Devleti emanet edeceğimiz genç kuşaklarımız ise, gaflet, dalalet ve ihanet içerisinde olan birtakım Sendika Başkanlarının insafına ve insiyatifine bırakılmışlardır.” denilerek sendikal mücadele veren kişiler “hainlik” suçlamasına maruz bırkılmakta, gençlerin ise kullanıldığı ima edilmekte…

Bunun nedeni ise “devlete bağlı tüm ticari faaliyette bulunan kurum ve kuruluşlar ivedilikle özelleştirilecektir. Telekomünikasyon, Elektrik, Posta Hizmetleri, Devlet Basımevi, Damga Pulu Basımı, Kıbrıs Sigorta vesaire gibi devlet tarafından gerçekleştirilmekte olan tüm ticari faaliyetler derhal özelleştirilecektir.” denilerek ortaya çıkıyor. Tüm kamu kaynaklarının özelleştirilmesini hedefleyen UAP’ın karşısında duracak emeğin örgütlü gücü sendikalara düşman bir parti olarak kurulması anlaşılırdır. Parti bildiri içerisinde “özelleştirmenin” bir alternatifi olarak “özerkleştirme fikrine sıcak bakmadığını da açıklıkla itiraf etmektedir.

UAP’ın Kıbrıs’ta zaten barış olduğunu ve federasyon gibi bir konunun görüşülmesine karşı olduğunu belirten ifadeleri ise şöven niteliğini UAP1ortaya koymakta.

En göze çarpan nokta ise “AK Parti” ismi ile anılmak isteyen Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bildiride sürekli olarak AKP diye hitap ediliyor olması.

AKP, Türkiye medyasında “AK Parti” ibaresini kullanmayan tüm gazete, televizyon, radyo ve dergiler üzerinde terör estiriyor. Yanlışıkla AKP yazan köşe yazarları ya özür dilemek zorunda kalıyor ya da bir daha köşe yazamıyor. Bu bilinen bir gerçekken, Kıbrıs’ta AKP’ye yandaş bir partinin “AK Parti” demek yerine AKP diyerek kuruluşunu ilan etmesi espri konusu olmuş durumda.

UAP bildirisinde “de, da” bağlaçlarının yanlış, cümle kurulumlarının anlam bozukluğundan muzdarip ve noktadan sonra boşuk kuralının birkaç yerde yanlış kullanılması ise sosyal medyada “güzel Türkçemizi doğru konuşalım”, “siz şükran çekeceğinize Türkçe’yi öğrenin” gibi tepkilerle karşılandı.

 

UAP’ın kuruluşu ile AKP işbirlikçiliği konusunda kendi aralarında yarışmakta olan CTP ve UBP yöneticilerine yeni bir rakip çıkmış durumda. Ancak bu rakibin AKP için ne kadar cazip olacağı henüz belirsiz.

 

Kurucu Genel Başkanlığını tescilli AKP’li Fatma Solmaz’ın yaptığı UAP’ın kuruluş bildirisinin tam metni ve kurucular listesi ise şöyle:

 

“Değerli Halkımız, Değerli Basın Mensupları,

Ulusal Adalet Partisi, ülkemizdeki kokuşmuş ve çürümüş sistemin küllerinden,

Kıbrıs Türk halkının çağdaş ve insanca yaşayabilme umudu, geleceği, zenginliği

ve güvencesi olmak için halkımızın büyük bir çoğunluğunun istek ve arzusu

neticesinde doğmuştur. Halkımız, günümüze kadar ülkemizi ve halkımızı

siyaseten idare eden, çürümüş sistemden ve kokuşmuş düzenden nemalanmakta

olan mevcut siyasi partilere vermiş olduğu krediyi geri çekmiştir. Kıbrıs Türk

halkı, adaletin olmadığı, siyasi ahlak ve etik kuralların gittikçe dibe vurduğu

günümüz ortamında, kendi bağrından çıkarttığı Ulusal Adalet Partisi’ni adaleti

ve çağdaş sürdürülebilir ülke düzenini yeniden inşa etmek için kurmuştur. Ulusal

Adalet Partisi Kıbrıs Türk halkının bağrından çıkmış bir Kıbrıs Türk Halk

Hareketi’dir.

Ülke olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti olarak çok zor günler

geçirmekte olduğumuz herkesin malumudur. Toplumumuzda uygulanmakta

olan mevcut ekonomik yapı tamamen çökmüş ve sürdürülebilirliğini

kaybetmiştir. Halkımız her geçen gün fakirleşmekte, yaşamını insanca

sürdürebilmekte zorlanmaktadır. Asgari ücretin fakirlik ve açlık sınırlarının

altında kalması, halkımızın dünya nimetlerinden yeterince faydalanamayıp

hak ettiği çağdaş bir yaşam şeklini sürdürememesi, insanımızı her geçen

gün devletinden soğutmakta, canı ve kanı pahasına kurmuş olduğu genç

Cumhuriyetini tartışır duruma getirmektedir.

Gencecik devletimiz KKTC tarihinde hiçbir zaman bu kadar çok görülmemiş

rezillik, yolsuzluk, rüşvet, rantçılık, politik üç kağıtçılık, hukuksuzluk,

adaletsizlik, yalakalık, devlet kurumları arası kaos ve en önemlisi de

dış politikamızda çok büyük bir fiyasko yaşamamıştır. Devlet otoritesi ve

devlet olabilme bilinci ayaklar altında çiğnenirken ülkemiz insanı çok büyük bir

karamsarlığın içerisine itilmiş, ekonomik ve sosyal sistem sürdürülebilirliğini

yitirmiştir. Lale Devri yaşanıyor misali Devlet basiretten, ciddiyet

ve kararlılıktan, bilgi ve donanımdan yoksun idareciler tarafından

kuşatılmış, bu durum karşısında da sistem adama ve ahbap çavuş

ilişkilerine dayalı bir sistem haline gelmiştir. Bu hazin tablo karşısında

ise halkımızın siyasete, parlamentoya ve en önemlisi de devlete olan güveni

kalmamış, gemisini kurtaran iyi kaptandır örneğindeki gibi halkımız mecburen

ve maalesef kendi gemisini kendisi kurtarma çabasına girmiştir.

Parlamenter sistem tamamen çökmüş, yasama, yürütme ve yargı birbirine

karışmıştır. Ülkemizdeki siyasi parametrelerin çökmesi ve siyasi otoritenin

çivisinin çıkması ile de ‘‘Kimilerinin Elinin Kimilerinin Cebinde’’ olduğu

belli olmayan, tutanın elinde kaldığı ve çağdaşlıktan çok uzak bir sistem ortaya

çıkmıştır. Devleti emanet edeceğimiz genç kuşaklarımız ise, gaflet, dalalet ve

ihanet içerisinde olan birtakım Sendika Başkanlarının insafına ve insiyatifine

bırakılmışlardır.

Hal böyle iken, mevcut siyasilerimizin vurdumduymazlıkları, halkımıza

karşı çizmekte oldukları güvenilmez politikacı tiplemeleri, halkımızın

siyasete ve siyasilere karşı olan güvenini çok derinden sarsmakta, halkın

mutluluğunun siyasetin basiret ve kararlılığından geçmesi gerektiğini

bilen, demokrasiye aşık halkımız ise, mevcut siyasi erk ve hükümetlerin

yanlış ve yanlı tutumları karşısında çaresiz duruma düşmüştür.

Ülkemizde ekonomik düzen ve sosyal adalet tamamen çökmüş, Kıbrıs Türk

halkı günlük hayatını borçlanarak idame ettirmeye çalışırken maalesef borcunu

da ödeyemez duruma gelmiştir. Halkımız çürümüş ve kokuşmuş ekonomik

sistem karşısında kredi kartı ve borç batağında yüzmektedir. Esnafımız,

işçimiz, çiftçi ve tarımcımız, hayvancımız, sanayicimiz, ticaret erbabımız

memurumuz, kısacası tüm ülke insanımız, içinde bulunduğumuz bu ekonomik

kaos ve ilkel yönetim şekli altında ezilmektedir. İçinde bulunduğumuz bu

kokuşmuş ve çürümüş ekonomik sistem, zengini daha çok zengin, halkımızı ve

fakir fukarayı daha da yoksul hale getirmektedir.

Yukarıda sıraladığımız tüm olumsuzluklar neticesinde, Kıbrıs Türk halkı kendi

içerisinden ve bir Halk Hareketi olarak Ulusal Adalet Partisi’ni kurup, adaletli

ve sürdürülebilir bir düzen kurulması yoluna gitmiştir.

Ulusal Adalet Partisi, Kıbrıs Türk Halkının her ferdinin hiçbir ayırım

gözetmeksizin, başı dik, onurlu insanlar olarak, tam bir güven ve huzur

ortamı içerisinde, insanca, hakça ve adaletli bir düzende yaşayabilmesi, insan

hak ve özgürlüklerine, hukuk’un üstünlüğüne, halk egemenliğine, sosyal

adalete, laikliğe ve çoğulcu demokrasiye dayalı Devlet düzenini yeniden

kurmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Ulusal Adalet Partisi, ulusal gelirin adil

ve eşit paylaşımını öngörmektedir.

Ulusal Adalet Partisi, ülkede refahın artmasının Liberal Ekonomi ve

Açık Pazar Ekonomisi ile gerçekleşeceğine inanmaktadır ve tüm ekonomik

parametrelerin özel sektör tarafından yönetilip yönlendirilmesi gerektiği

gerçeğine öncülük sağlayacaktır. Ulusal Adalet Partisi, devlet sektöründeki

aşırı şişkinlik ve hantal yapının ivedilikle çözülmesine, devlete bağlı tüm kamu

iktisadi kuruluşların ivedilikle özelleştirilmesinden yanadır ve bu bağlamda

üzerine düşen her türlü çabayı sarf edecektir. Devletin şişkin ve hantal yapısı

ivedilikle emekliye çıkartma operasyonları ile çözülecek, devletteki gizli

işsizliğin sonlandırılması için emekliye çıkartılma özendirilecektir. Ulusal Adalet

Partisi, devlet mekanizmasının ticaret yaparak ülke insanına rakip olmasına

şiddetle karşıdır. Bu bağlamda devlete bağlı tüm ticari faaliyette bulunan kurum

ve kuruluşlar ivedilikle özelleştirilecektir. Telekomünikasyon, Elektrik,

Posta Hizmetleri, Devlet Basımevi, Damga Pulu Basımı, Kıbrıs Sigorta

vesaire gibi devlet tarafından gerçekleştirilmekte olan tüm ticari faaliyetler

derhal özelleştirilecektir. Ulusal Adalet Partisi iktidarında tüm ekonomik

parametreler özel sektör tarafından icra edilecektir. Ulusal Adalet Partisi

iktidarında, devlete yük teşkil eden özerkleştirme adı altında hiçbir icraatta

bulunulmayacaktır. Devlet ekonomiden tamamen çekilecek ve sadece kontrol

görevi yapacaktır.

Ulusal Adalet Partisi, ülkemizde tamamen çökmüş durumda olan mevcut

sağlık sistemimizi tamamen sil baştan yapacak, sağlıkta çağdaş ve gelişmiş

ülkelerde uygulanmakta olan ‘‘Mahalle Doktorluğu’’ sistemini uygulamaya

koyacaktır. Tüm ülke bireyleri için istisnasız ‘‘Özel Sağlık Sigortası’’

uygulanacak ve özel sağlık sigorta bedeli tamamen devlet tarafından

karşılanacaktır.

Ulusal Adalet Partisi, Eğitim’de planlı kalkınmayı hedef alacak ve bu yönde

liyakat ve kabiliyeti esas alan Ulusal bir eğitim politikası yürütecektir. Türk

Gençliğini geleceğin güvencesi olarak gören Ulusal Adalet Partisi, gençliğin

eğitim etkinliklerinde, Atatürk İlkeleri ve Devrimleri doğrultusunda, Ulusal Tarih,

Ulusal Kültür ve manevi değerlerle bezenmiş bir muhtevayı, çağın ve teknolojinin

gelişimine uygun, kişinin ve halkın istek ve gereksinmelerine yanıt verecek

planlı bir şekilde yerine getirecektir. Ulusal Adalet Partisi, din derslerinin

okullarımızda zorunlu hale getirilmesinden yanadır ve bu bağlamda gerekli

yasaları çıkartacaktır.

Dış politikada ise durum çok daha vahimdir. Türk Milletinin şerefli bir üyesi

olunduğu gerçeği, ‘‘Türklük Gurur ve Şuuru, İslam Ahlak ve Fazileti’’ bilinci

ayaklar altına alınmış, Türk Devlet geleneğinde Dış Politikaların Ulusal Dava

olduğu gerçeği sulandırılmış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ve

dünya devletleri arasında saygın yerini alması gerektiği ideali yerine ‘‘Federal

Kıbrıs’’ gibi esasında hayal ürünü olan, Kıbrıs Türkü’nü Anavatanından

kopartacak ve Rum’a yama yapacak bir tezin peşinden koşturulmuş,

toplumdaki tüm bireyler tarafından sağlanması gereken ‘‘Milli Konsensüs’’

kasıtlı olarak zafiyete uğratılmıştır. Halkımız, özellikle genç neslimiz, iç ve dış

düşmanlarımız tarafından kasıtlı olarak sürdürülmekte olan Türklük ve İslam

Dini aleyhtarı propagandalarla maalesef anavatanından koparılma noktasına

kadar getirilmiştir. Ekonomik istikrarsızlık ve fakirleşmenin süratle

hakim sürmekte olduğu devletimizde Kıbrıs Türk halkı, Avrupa göründü

kandırmacaları ile devletimiz kurulduğunda üzüntüsünden ağlayanlar tarafından

kandırılmış, ihanetin boyutları anavatanımızın Türk Elçiliği’ne Türk bayrağını

indirerek yerine Rum’un kullandığı bayrağı asma gafletine düşülecek kadar Rum

propagandasına alet olunmuştur.

Ulusal Adalet Partisi, dış politikada kararlılık ve kesinlikten yanadır. Bu

politikanın ilk şartının, halkla ve devlete bağlı, çok iyi örgütlenmiş, iyi yetişmiş

yetenekli kadrolara sahip bir Dış İşleri Birimi ve İktidarın oluşturulmasına

bağlar. Demeçlere dayalı bir dış politika yerine, Ulusal Adalet Partisi, Ulusal

İlkelerden ve Ulusların hak ve eşitliği ilkelerinden ödün vermeyen, dinamik bir dış

politika izleyecektir. Ulusal Adalet Partisi, Büyük Önder Atatürk’ün‘‘Yurtta

Barış, Dünyada Barış’’ ilkesini kendisine düstur kabul eder. Güney Kıbrıs Rum

Yönetimi ile ilişkilerde, bu ilkelere uygun bir politika izlenmesi için, mevcut dış

politika ilişkileri yeniden gözden geçirtilecektir. Ulusal Adalet Partisi, Kuzey

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmadan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yürütülen

ilişkilerin toplumlararası görüşmeler düzeyinde sürdürülmekte olmasını çok büyük

bir Ulusal ve Siyasal çelişki olarak görmektedir. Ulusal Adalet Partisi, Kuzey

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıtılması, yaşatılması ve sürekli güçlenebilmesi

için Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili güvencesine ve Türkiye Cumhuriyeti

ile ‘‘Koşulsuz’’ olarak her düzeyde işbirliği yapılması gerektiğine inanır. Ulusal

Adalet Partisi Avrupa Birliği’ne girmekten yanadır fakat Türkiye Cumhuriyeti

Avrupa Birliği’ne girmediği takdirde, tek yanlı olarak Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne kesinlikle girmemesi gerektiğini savunmakta ve

bu inanç ve tavrından asla taviz vermemektedir. Ulusal Adalet Partisi, Güney

Kıbrıs Rum Yönetimi ile olası bir anlaşmada, anlaşmanın iki eşit ve dünyaca

tanınmış iki devlet statüsünde olması gereken bir yapı içerisinde olunması

gerekliliğine inanmaktadır. Olası herhangi bir anlaşmada, Ulusal Adalet

Partisi Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’ın tümünün ve özellikle Kuzey Kıbrıs

Türk Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili garantörlüğünden asla taviz verilmemesinden

yanadır.

Ulusal Adalet Partisi, Ulusal egemenlik ilkesinden ve Ulusların egemen eşitliği

ilkesinden asla ve hiçbir şekilde ödün vermez. Partimizin dış politikada ve diğer

ilişkilerde politikasını belirleyen karakter çizgisi bu ilkelerdir. Ulusal Adalet

Partisi, ‘‘Nasihat ve Merhamet Dilenerek’’ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin

tanınamayacağına inanır. Ulusal Adalet Partisi, egemenliğin Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti yurttaşlarından oluşan halkta olduğunu, egemenliğin herhangi bir

kişi, zümre veya kesime terk edilemeyeceğini savunur.

Ulusal Adalet Partisi ‘‘Federal Kıbrıs’’ aldatmacasına tamamen karşıdır. Kıbrıs

adasında çok büyük bir barışın hüküm sürmekte olduğunu, 1974 Mutlu Barış

Harekatı ile Kıbrıs adasına barış geldiğini, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

ile yapılması olağan herhangi bir görüşmenin barış adı altında değil de, iki

eşit tanınmış devlet statüsünde, anlaşma ve uzlaşma adı altında olması

gerektiğine inanmaktadır ve bu bağlamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin

tanınması için etkin ve fiili çalışmalarını sürdürecektir. Bu bağlamda, Ulusal

Adalet Partisi,gerçekleşmekte olan toplantı masalarında, anavatanımız Türkiye

Cumhuriyeti’nin Kıbrıs adasının tümünde olan etkin ve fiili garantörlüğünün,

KKTC Cumhuriyet sınırlarımızın, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini sağlayan ve Türk

Milleti’nin çelikleşmiş bir ifadesi olan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin,

Kıbrıs adasını vatan bilerek ülkemize yerleşmiş olan Irkdaş ve Soydaşlarımızın

ve nüfusumuzun görüşme masalarında pazarlık konusu yapılmasına kesinlikle

karşıdır.

Ulusal Adalet Partisi, ülkemiz nüfusunun en az 500 bin olması gerektiğine

inanmaktadır. Ulusal Adalet Partisi, yüz kızartıcı suçlara bulaşmış olanlar hariç,

ülkemizde 5 yıl yaşamış olan tüm Irkdaş ve Soydaşlarımıza istisnasız KKTC

vatandaşlığını verecek ve bu şekilde yıllardır bir kangren halini almış olan

vatandaşlık sorunu çözüme kavuşacaktır.

Ulusal Adalet Partisi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yapılmakta olan

görüşmelerde KKTC Cumhurbaşkanımız Sn. Derviş EROĞLU’nun

sergilemiş olduğu dik duruş ve Kıbrıs Türk halkının yüksek menfaatlerinin

savunulması konusunda yapmakta olduğu tüm çaba ve uğraşların tamamen

yanındadır.Cumhurbaşkanımız Sn. EROĞLU’nun devletimiz KKTC’nin

varlığına, devletimiz ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne yapmış ve yapmakta

olduğu tüm katkılar Ulusal Adalet Partisi tarafından takdir edilmektedir. Ulusal

Adalet Partisi, son derece kritik ve Kıbrıs Türkünün ateşle imtihan edilmeye

çalışıldığı günümüz ortamında Cumhurbaşkanımız Sn. EROĞLU’nun devletimiz

tanınıncaya dek Cumhurbaşkanlığı makamında kalması için üzerine düşen her

türlü görevi eksiksiz yerine getirecektir.

Ulusal Adalet Partisi, anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti’ne ve Kıbrıs Türk halkına 50 yılı aşkın bir süredir yapmakta olduğu

karşılıksız maddi ve manevi yardımlar için sonsuz şükranlarını belirtir,

çok kısa bir süre zarfında anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’ne yeni bir çağ

atlatarak anavatanımızı dünyanın sayılı ve prestijli bir ülke haline getiren, başta

değerli Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN, Adalet ve Kalkınma

Partisi AKP ve tüm anavatanımızdaki Irkdaş ve Soydaşlarımıza en derin

bağlılık, sadakat ve şükranlarımızı sunarız. Tüm kamuoyunun bilmesinde

yarar vardır ki Ulusal Adalet Partisi’nin anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nde

faaliyette bulunan hiçbir siyasi parti ile fiziki bir bağı yoktur, olamazda.

Ancak, Ulusal Adalet Partisi’nin anavatanımız Türkiye Cumhuriyetinde Adalet

ve Kalkınma Partisi AKP ve değerli Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip

ERDOĞAN ile gönül birliği vefikir bağlılığı vardır.Ulusal Adalet Partisi olarak

hedefimiz, anavatanımızı örnek alarak Türkiye Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilmiş

olan mucizenin benzerini her alanda ülkemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde

de gerçekleştirmektir. En büyük sloganımız ise ‘‘Güçlü Türkiye Güçlü

KKTC’’dir.

Değerli Halkımız, Değerli Basın Mensupları,

Ulusal Adalet Partisi, içinde bulunduğumuz bozuk, sürdürülebilir olmayan,

çürümüş ve kokuşmuş düzene dur diyecektir. Ulusal Adalet Partisi ülkemizde

bozulan düzeni yeniden ihdas etmek, devletin iki yakasını düzgün bir şekilde

yeniden bir araya getirmek için bir‘‘Halk Hareketi’’ olarak ülke siyasi yaşamına

adım atmaktadır. Halk Devrimi artık kaçınılmaz ve zaruri hale gelmiştir.

Bizler, Ulusal Adalet Partisi olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi

yaşamına onurlu bir şekilde emin adımlarla girmiş bulunuyoruz. Allah bizleri,

Ulusal Adalet Partisini, partimizin kurulmasında emeği geçen tüm Kıbrıs Türk

Sevdalılarını muzaffer eylesin. Allah Kıbrıs Türk halkına ve genç devletimiz

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne adil, tüm halkımızın çağdaş bir insan gibi

yaşayabileceği günler nasip etsin. Allah bizlere, Ulusal Adalet Partisi’ne

iktidar nasip eylesin.

Saygılarımızla,

ULUSAL ADALET PARTİSİ”

 

1.Fatma Solmaz (Sanayici İş kadını)

2.Ufuk Akan Üçay (Yönetici)

3.Ömer Şensöz (Prof.Dr)

4.Kadriye Dadakoğlu (Sosyoloğ)

5.Cem Ergün (Akademisyen)

6.Hasan Deniz (Serbest Meslek)

7.Alican Arslan (İş Adamı)

8.Emine Süheyla Özmert (Esnaf)

9.Sevinç Dinçer (Serbets Meslek)

10.Cemal Buruk (Serbest Meslek)

11.Fatma Uysal (Serbest Meslek)

12.İsa Kaya (Serbest Meslek)

13.Kasım Uysal (Serbest Meslek)

14.Mustafa Ekinci (Serbest Meslek)

15.Ömer Yüğlük (Serbest Meslek)

16.Hüseyin Esentaş (Emekli)

 

 

Be the first to comment

Leave a Reply