Suriye iç savaşı başladığında 2012 yılında henüz 12 yaşındayken “muhaliflere” katılan İdlibli Fajr Maaliki (takma isim), katıldığı örgütler, yaptıkları işler, devrim hayalleri ve en son Türkiye adına yürüttüğü savaş süreçlerinin tamamını North Press Agency’den Lindsey Snell’a anlattı. Maaliki, “Erdoğan bizi Libya’ya, Azerbaycan’a, nereye isterse oraya gönderiyor” dedi.
Mezopotamya Ajansı’nın çevirdiği habere göre, hayatta kalabilmek ve ailesini koruyabilmek için savaşa katılmak zorunda kaldığını anlatan Maaliki, ilk kurulan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Harakat Hazm, üyesi El Nusra Cephesi ve en son Türkiye’nin paramiliter grubu olan ÖSO saflarında savaştığını ve bu süreçte yaşadıklarını tüm detaylarıyla dile getirdi. Halep kuşatmasında tesadüf sonucu hayatta kaldığını, birçok cephede savaştığını ve “muhalif” denilen tüm grupların çocukları savaşa kattığını kaydetti.
“2016 ve 2017 benim için en zor yıllardı. Suriyeli muhalif gruplar, savaşçılara tutarlı bir şekilde ödeme yapmıyordu. Ayakkabı alamadım. Ben zar zor yiyecek alabildim. O zamanlar 16 ve 17 yaşındaydım” diyen Maaliki, Türkiye’nin paralı askeri olma sürecini özetledi:
“Ardından, Aralık 2017’de, Özgür Suriye Ordusu’nun çoğu fraksiyonu, Türk hükümetinin doğrudan gözetimi ve desteği altında olan sözde Suriye Milli Ordusu (SMO) altında birleştirildi. Bundan sonra savaşçılara yapılan ödemeler daha düzenli hale geldi. Bizim için işlerin düzeleceğinden umutluyduk. Ama sonra Afrin operasyonu başladı.”
Ocak 2018’de Türkiye, “Zeytin Dalı Harekatı” adı altında Afrin’e düzenlediği saldırıda yer aldığını belirten Maaliki, “Türkiye, Afrin operasyonları için bu SMO gruplarını doldurmaları için daha fazla erkek istihdam etmeye başladığında, daha fazla çocuk da işe almaya başladı. Ve bu bugün de devam ediyor. Şu anda SMO grupları arasında çok fazla çocuk var. Birliklerin çoğunluğu çocuklardan oluşuyor” diye konuştu.
SMO adı altında toplanan paralı askerlerin Afrin operasyonun gerçek amacı konusunda aldatıldığını vurgulayan Maaliki, “Türkler bize YPG ve IŞİD’in birlikte savaştıklarını ve amaçlarının bizi Afrin’den atmak olduğunu söyledi. Bize YPG’nin İsrail’in Müslümanlara yaptığını yapmak istediğini, Afrin içinde bir Kürt devleti yaratmak istediklerini ve bu nedenle de İdlib ve Halep kırsalından Latakia’ya kadar işgal etmek istediklerini söylediler” diye belirtti.
Maaliki, o sürece dair anlatımlarını şöyle sürdürdü:
“Ama işgal başladıktan sonra SMO adı altında Türklerin topladığı ordunun nasıl sivilleri soyduğunu, kaçırdığını ve kadınlara tecavüz ettiğini gördüm. Türkiye’nin Afrin’i işgal ettiğini gördüm. Biz düşündüğümüzün aksine Afrin’de Esad ile savaşmıyorduk. Bu savaşın Esad rejimine karşı başlayan isyan ile bir ilgisi kalmamıştı.”
Sonrasında Efrîn’de hapishaneye gardiyan olduğunu sözlerine ekleyen Maaliki, şunları dile getirdi: “Hamza tümeni çok yaşlı bir adamı tutuklamıştı. O kadar yaşlıydı ki yürüyemiyordu bile. Komutanlardan birine bu adamı neden tutukladıklarını sordum. Bizim askeri noktalarımızdan birine bomba yerleştirirken yakalandığını söylediler. Yalan söylediklerini anlayabiliyordum. Adama bakınca bırakın bomba yerleştirmeyi, bombayı taşıyacak takati dahi olmadığını görebiliyordum. Adamla yalnız kalabildiğimiz zaman ona aslında ne olduğunu sordum. Hamza Tümeni’nin köyünü yağmaladığını, kızına tecavüz ettiklerini ve sonra da onu tutukladıklarını söyledi. Adam bana evinin adresini söyledi. Git evime bak doğru söylediğimi göreceksin. Evime yerleştiler. Kızımı köle yaptılar.”
Kısa bir süre sonra SMO’dan kaçıp İdlib’e dönen Maaliki, “Şu anda farklı tümenlerde 500’den fazla çocuk asker var. Çok yoksul oldukları için savaşmak zorunda kalıyorlar. Bir dava için falan savaşıyor değiller. Hayatta kalmaya çalışıyorlar. Türkiye hepsini köle olarak kullanıyor” ifadelerinde bulundu.
Bu durumun farkına varıp çocuk askerlerin fotoğraflarını ve kimlik bilgilerini kaydetmeye başlayan Maaliki, devamla şunları anlattı: “Onlar için üzülüyorum. Ben de o çocuklardan biriydim. Keşke benim yaşamak zorunda kaldığım şeyleri yaşamasalar. Onların durumu benim olduğumdan da kötü. Savaş başladığında ben okumayı biliyordum. Şu anda Türkiye tarafından savaştırılan çocuklar okumayı dahi bilmiyorlar. O kadar erken yaşta askerleştirildiler. Türkiye ve yozlaşmış SMO komutanları tarafından istismar ediliyorlar.”
2018 yılında Efrîn’i terk eden Maaliki, bir gün “Sultan Murad Tugayı”nın yanından geçerken içeriden gelen bir müzik sesi duyduğunu ve pencereden içeri baktığını ifade ederek, “İki kadının Sultan Murad tugayı komutanlarının karşısında dans ettiğini gördüğümü sandım. Daha dikkatli baktığımda bu iki kişinin kadın kıyafetleri giydirilmiş oğlan çocukları olduklarını gördüm. Adamlar çocuklara tecavüz etmeye başladıklarında daha fazla bakmaya katlanamadım ve oradan kaçtım” dedi.
Maaliki, Türkiye tarafından desteklenen komutanların erkek çocuklara cinsel tacizde bulunma uygulamasının çok önceden beri var olduğunu, ancak şimdi her zamankinden daha yaygın olduğunu kaydederek, anlatımlarını Türkiye’nin Libya savaşına müdahilliğiyle sürdürüyor:
“Türkiye SMO birliklerini Libya’ya gönderdikten sonra, buradaki SMO komutanlarının ulaşabileceği kadınlar kalmadı. Karılarından uzaktalar. Yalnızca bu amaçla kullanmak üzere Libya’ya giderken yanlarında küçük oğlan çocukları götürdüler. Onlara al- firakh diyorlar (küçük kuş). Bu yoksul çocukların hayatta kalmak için başka şansları yok.”
Mart 2020’de insan hakları örgütü Hakikat ve Adalet için Suriyeliler tarafından hazırlanan bir raporda, Türkiye’nin çocuk askerleri Libya’ya göndermeleri için askere aldığını yazması üzerine Maaliki, şunları söyledi: “Libya’ya savaşçı gönderen her SMO birliğinin doldurması gereken bir kota vardı. Bu kotaları doldurmak için çocuk askerler topladılar. Öte yandan Türkiye yalnızca Libya’daki savaş için toplamadı bu çocukları. Türkiye’nin Dağlık Karabağ savaşı için Azerbaycan’a gönderdiği birlikler içinde de onlarca çocuk var.”
Suriye’nin veya buralı gençlerin geleceğine dair hiç bir umut taşımadığını dile getiren Maaliki, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bizim yapmaya çalıştığımız devrim yok oldu. Suriye Milli Ordusu, Suriyeli değildir, Türkiye’nin paralı ordusudur. Erdoğan bizi Libya’ya, Azerbaycan’a, nereye isterse oraya gönderiyor. Bundan sonra da bu çocuk askerlerin başka yerlere savaşmaya gönderileceğine dair birlikler içinde bazı konuşmalar var. Genç jenerasyon, savaş başladığında bebek olan bu çocuklar, okuma yazma bilmeyen, cahil insanlar olarak kaldılar. Bu çocuklar Türkiye’nin köleleridir dersem kesinlikle abartmış olmam.”