Türk-Sen Eski Genel Başkan Vekili Tuluy Kalyoncu hükümetin tasarruf programına yönelik eleştirilerde bulunarak, devlet maliyesinin toplumun krizden en fazla etkilenen kesimlerini koruyacak gücü yokken sermayeye imtiyazlar sağlandığını belirtti.
Ek mesai ödeneklerini sermayedarlar tarafından sürekli gündeme getirildiğini belirten Kalyoncu, sermayedarların ithal krizden faydalanarak 8 saatlik mesai saatini hedef göstererek kamu ve özel sektör emekçilerinin birbirlerine düşürdüğünü belirtti. Kalyoncu, “İthal krizi biz niye fırsata çevirmeyelim?” diye sorarak sendikalara özel sektörde sendikalaşma zorunluluğu getiren yasal düzenleme karşılığında fedakarlıkta bulunduklarını açıklamaları için çağrı yaptı. Böyle bir durumda dış bağımlılığın azalması sonucu ortaya çıkan kaynağı hükümetin nasıl harcayacağını toplum ile paylaşması gerektiğini söyleyen Kaşlyoncu, “kim samimi, kim değil görelim.” dedi.
Kalyoncu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle:
“Eşitlik duygusu oluşturulmadan, toplumun belli bir kesiminden fedakarlık yapaması isteniyor. Bu kesim, emeğini satarak geçimini sağlıyor. Bu krizden çok daha fazla etkilenenler ise her zaman olduğu gibi özel sektör çalışanları. Hükümetin, istenen bu fedakarlık sonucu ortaya çıkacak kaynağı nerede harcayacağını işin en başında net bir şekilde ortaya koyması, fedakarlık yapması istenen çalışanlar üzerinde bambaşka bir etki yaratabilirdi. Bu halen daha tam olarak yapılmış değil. Sosyal Yardım maaşı alanlar için 8 milyon TL ek bir ödeme yapılacağı açıklandı. Bu güzel bir gelişme fakat açıklama, oluşan tepkilerden sonra gecikmeli geldi. Fazla mesai ücretlerinden kesinti sonucu ortaya çıkacağı iddia edilen kaynak tutarı ise 20 milyon TL. Devlet maliyesinin toplumun krize en açık kesimlerini koruyabilecek fazla bir gücü olmadığını biliyoruz. Öte yandan, bildiğimiz ve her gün yeni bir örneğini yaşadığımız bir diğer olay ise sermaye kesimine değişik yollarla sağlanan imtiyazlardır ki bunların başında sermayeyi koruyan vergi sistemi gelmektedir.
Kamudaki çalışma saatleri ile fazla mesai ödeneğinin sermaye çevrelerince sürekli gündemde tutularak toplumun değişik kesimlerini bitmeyen bir tartışma ortamının içinde tuttuğu da diğer bir gerçekliktir.
İşte tam da bu noktada, Türk Lirasının aşırı değer kaybı sonucu yaşanan ithal kriz, öyle görünüyor ki, sermaye kesimleri tarafından bir kez daha fırsata dönüştürülmeye çalışılıyor. Onların hedefi, 8 saatlik çalışma süresidir. Fazla çalışma karşılığı alınan ek ücretin ve kamuda mesai başlangıç-bitiş sürelerinin tartışılmasının altında yatan neden hep budur! Kamu çalışanları, özel sektörde düşük ücretlerle çok uzun sürelerle çalıştırılan emekçiler için kötü örnek olması istenmemektedir. Bu yüzden, özel sektördeki emekçiler ile kamudakiler bir birine düşürülmelidir! Maalesef başarısız oldukları söylenemez.
Bu oyunu artık bozma zamanı gelmedi mi?!
Bu ülkede kendi kendimizin efendisi olmak istiyorsak, daha fazla kaybetmek istemiyorsak, ithal krizi niye biz fırsata dönüştürmeyelim?
Kamuda örgütlü sendikalar, özel sektörde sendikalaşma zorunluluğu getirecek yasal bir düzenleme karşılığında fedakarlıkta bulunacaklarını açıklasınlar. Kamu maliyesine hiçbir ek külfet getirmeyecek, tam tersi dış kaynağa bağımlılığı azaltacak böyle bir öneri karşısında hükümet de ortaya çıkacak kaynağı nasıl harcayacağını peşinen toplum ile paylaşsın.
Kim samimi kim değil görelim!”