22 Mayıs 1958 sabahı TMT’nin vurucu timleri PEO’nun Türk Bürosu başkanı Ahmet Sadi ve eşine saldırı düzenledi. Sadi ve eşi saldırıdan yaralı kurtuldular.
Kıbrıslı Türk işçiler arasında TMT’nin Taksim planına açıkça karşı çıkan ve iki toplumun barış içinde bir arada yaşamasını savunanlar TMT’nin hedefi haline gelmişti.
TMT yayınladığı bir bildiriyle 1 Mayıs kutlamalarına Kıbrıslı Rumlarla birlikte katılan PEO üyesi Kıbrıslı Türkleri sendikadan derhal istifa etmeye çağırdı.
TMT 1 Mayıs 1958 gecesi Solcu Kıbrıslı Türklerin kurduğu Türk Eğitim Kulübü’nün binasını yaktı. 1952 yılında sol görüşlü Kıbrıslı Türk işçiler tarafından kurulan TEK, masa tenisi de olmak üzere başta futbol faaliyetleri yürüten bir kulüptü. Bu olayı siyasi cinayetler izleyecekti.
TMT 26 Mayıs 1958 tarihinde yayınladığı bir bildiriyle cinayetleri resmen üstlendi. TMT bildirisinde “komünist vatan hainlerinin temizlenmesine devam edileceği” tehdidinde bulunuluyordu. Bildiride, TMT’nin “ölüm cezasını uygulamaya koyduğunu” ve “kızıllara hizmet eden vatan hainlerini ölümle cezalandırdığı” yazıyordu.
Aynı bildiride, “milli birliği” bölmeye ve zayıflatmaya çalışan herkesin “kafasına kurşun sıkılacağı” belirtiliyor ve “vatan haini komünist maşa olan Ahmet Sadi ile Fazıl Önder’in hak ettikleri cezayı buldukları” vurgulanıyordu.
Onlar gibi “satılmış yoldaşlarının da cezalandırılacağı” tehdidinde bulunan TMT, adanın çeşitli bölgelerinde “komünist propagandası yapanların sonunun aynı olacağını” duyuruyordu. Gazetelere ilan vermek suretiyle PEO sendikasından istifa edenlerin ve “komünist zehirden” arınanların hayatlarının bağışlandığını ama TMT’nin bu kişileri yakın takibe aldığını ve “en küçük şüpheli davranışları görüldüğü takdirde öldürülecekleri” tehdidi tekrarlanıyordu.
Suikast timlerine bu doğrultuda “hazır ol” talimatı verildiği ifade ediliyordu. TMT, “teşkilatımız tarafından öldürülen vatan hainlerinin Türk halkının en büyük düşmanı olduğunu” ileri sürüyor ve Türk halkına çağrıda bulunarak, cinayetler veya Teşkilat konusunda kimseye bilgi verilmemesini, bu konuda konuşulmamasını talep ediyordu. Bildiride, böyle bir hareketin (konuşmanın) vatana ihanet sayılacağı özellikle vurgulanıyordu.