Bir gözüm Soma’da… Yerin yüzlerce metre altında yaşam savaşı veren maden işçilerinde…
Ne yazılabilir ki? Çok şey… Sanayi devriminden beridir dünyanın en zor, en tehlikeli işini yaparlar maden işçileri. Yalnızca Türkiye’de 73 yılda 3 binden fazla işçi hayatını kaybetmiş örneğin.
Bu zor ve tehlikeli iş beraberinde sınıf bilincini ve direnişleri de getirmiştir ama. Kıbrıslı Türk ve Elenlerin beraber direndiği CMC grevi örneğin.
Bir anda aklım Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na gidiyor. Hani adı sonraları Avrupa Ekonomik Topluluğu, daha da sonraları Avrupa Birliği olan ve madencilerin/fabrika işçilerinin emeklerinin yarattığı artı değer üzerinden kendini var eden oluşum var ya işte ona.
Bir yanda can çekişen, ölen yüzlerce maden işçisi… Bir yanda AB! standartlarında çalışan bir madende nasıl kaza olur diye çok şaşıran bilim insanları… Bir yanda o şaşıran bilim insanlarına şaşıran ben…
Oysa ben bugün yine o aynı AB’nin 1974’teki işgal yüzünden Türkiye’ye verdiği 90 Milyon Euro’luk tazminat cezasını nasıl okumamız gerektiğini yazacaktım.
Sağlı sollu yükselen milliyetçi refleksleri, tek kuruş vermeyizleri, oh olsunları, hemen savaş çığırtkanlığına soyunan faşistleri yazacaktım.
AB’nin iki yüzlülüğünü; bir yandan Troyka’sıyla Kıbrıslı Elenlerin belini bükerken, diğer taraftan milyonluk bir sus payıyla sırtını sıvazlamaya kalkışmasını yazacaktım.
Sovyetler sonrası yalpalayan Kıbrıslı Türk solundaki AB seviciliğini, fonculuğu, neo-liberal eğilimleri eleştirecektim.
Savaşta ölen askerlerin, tecavüze uğrayan kadınların, katledilen halkın, yerinden yurdundan edilen insanların maddi bir bedeli olabilir mi diye sorgulayacaktım. O bedel can kırıklarını onarabilir mi diye soracaktım.
Bir yanda AB! standartlarındaki bir madenin derinliklerinde can çekişen, ölen yüzlerce maden işçisi… Bir yanda kurulduğu andan itibaren insan hayatını paraya endeksleyen o aynı AB.
Şimdi anladınız mı niye sevmiyoruz AB’yi? Niye “Ankara, Troyka, İngiliz Üsleri Elini Yakamızdan Çek” diye haykırıyoruz meydanlarda?
Çünkü o AB ve arkasındaki zihniyet dün de bugün de standartlarının ve taşeron firmalarının arkasına saklanıp madenlerde madencilerin, fabrikalarda inşaatlarda işçilerin canını alıyor.
Çünkü o AB, o arkasındaki zihniyetin emrettiği gibi paranın her sorunu çözebileceğini, her acıyı dindirebileceğini zannediyor.
Tazminatı nasıl mı okuyalım? Boşverin. Biz ölen madencilere ağlayalım…
Fatih Bayraktar
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.