Belli başlı konular vardır ki, o konularda bir şeyler karalamak, bir ses çıkarmak insana görev gibi gelir. O konuda söz söyleyebileceği günün gelmesini iple çeker. O gün geldiğinde ise kaleminden çıkan her sözcük, ağzından dökülen her kelime yazanın veya konuşanın üzenirinden tonlarca yük alır.
Bu yazı da benim için böyle bir haykırış. Bir haftadır yazmak için sabırsızlandığım. Bugünün gelmesini iple çektiğim, yazdıkça da üzerimden yük attığımı hissettiğim bir yazı.
Bu yazı haklıya hakını teslim etmenin, yiğidi öldürsek bile hakkını yememenin yazısı.
Bu yazının çok basit bir sözü var: Talat haklı!
Geçtiğimiz hafta içinde Talat’ın bir TV’de yaptığı açıklamalar gündemi sarstı. Açıklamalar yoğun tartışmaları ve Talat’a yönelik ağır eleştirileri beraberinde getirdi.
Eleştiriler çoğunlukla Talat’ın haksızlığını vurgulamaktaydı. Bu eleştirilerin çoğunluğu ise günah çıkarırcasına Talat’ın partisi CTP içinden yükseldi.
Fakat ben Talat’a yönelik eleştirilere değil, Talat’ın konuşmasının özündeki iki vurucu gerçekliğe değinerek haklıya hakkını teslim etmek istiyorum.
UBP ile İttifak CTP için en Mantıklısı
Öncelikle Talat’a yönelik en ağır eleştirilerin geldiği konuya bir değinelim, yani UBP ile ittifak meselesine. Öncelikle şunu ifade edeyim, Talat’ın UBP ile ittifak CTP için en mantıklısı sözünün altına hiç çekinmeden imzamı atabilirim. Sanırım Talat ile farklı kutuplardan bakıp aynı şeyleri görüyoruz.
CTP geçtiğimiz yıllarda büyük değişimler yaşamış bir parti. Bu değişimlerin sembolleştiği iki şey ise kızıldan, yeşile dönüş ve parti adına eklenen BG ibaresi.
CTP’nin ideolojik duruşunda yaşanan değişimin en güzel ifadesi ise referandum dönemi açılan “emek sermaye el ele daha güzel günlere” pankartı. Artık CTP emeğin kurtuluşunu amaçlayan bir partinden, sermayenin de çıkarlarını gözeten bir partiye dönüşmüş durumda.
Partinin ekonomik tezleri de bu yeni pozisyonuna uygun şekillenmekte. Serbest piyasa ekonomisi solun yeni kalbi olduğu savunusundan, özelleştirmenin yasallaşması savunusuna kadar karşımızda yeni bir CTP var.
Öylesi bir CTP ki, adanın kuzeyine ilk borsayı kurmakla övünen, kadın yıpranma payını kaldırabilen, Göç Yasası’nı hazırlayıp meclise sunabilen bir CTP.
Diğer tarafta ise bir UBP var. UBP ile ilgili Talat ile biraz farklılaşmakayız. O UBP değiştiğinden CTP için en mantıklısı olduğunu savunmuştu. Ben ise değişmediği için böyle olduğunu savunuyorum.
UBP belki de kurulduğu günden beri TC’den gelen emirlerin uygulayıcılığını üstlenmekte. Kendisi ortaya hiçbir şey koymasa, hatta konunun ne olduğunun dahi anlamasa da Ankara politikalarının en ateşli savunucusu olurdu UBP.
Bugün Ankara’da iktidar değişti. Ulusalcı, sosyal demokrat Kemalist iktidarın yerini, İslamcı neoliberal AKP iktidarı aldı. Yılların işbirliçisi UBP ise önce biraz afalladı. Malumunuz karşısındaki ulusalcı iktidarlarla işbirlikçilik yapmaya alışıktı.
Fakat toparlaması kısa sürdü. Önce hacca milletvekili yolladı, ardından ise seçim döneminin ekonomi programı olarak TC’nin paketini belirledi. Ardından ise memlekete kattıkları camiler ve kuran kursları ile övünmeye başladı.
Bu duruma uyum sağlayamayan, işbirlikiliğe devam etmeye hevesli olsa da, dilinin tutturamayan eski kafalı işbirlikçiler ise mecburen DP UG’yi oluşturdu.
Yani UBP değişmedi. UBP hala “Ankara ne derse o olur”cu pozisyonunu koruyor. Fakat CTP değişmiş durumda ve bu değişim CTP’yi AKP ile en iyi işbirlikçi konumuna getiriyor. Tarihin CTP önderliğini getirdiği nokta, UBP’nin zorunluluktan geçirdiği neoliberal yasaları savunarak geçirme noktası.
Bu durumda ise CTP’nin neoliberal uyum yasalarının geçirmesinde en uyumlu olacak olan “Ankara ne derse o olur”cu UBP olarak ortaya çıkıyor; CTP, AKP ile anlaşabildiği sürece her yasayı onaylayacak bir UBP.
Taban Mevzusu
Bu noktadan da Talat’ın ikinci haklı olduğu noktaya geliyoruz. Yani CTP tabanının bu konuda sorunlu olduğu noktasına. CTP öyle hızlı bir dönüşüm yaşadı ki, partinina üst kademeleri neoliberalleşirken, parti tabanı büyük çoğunlukla “kızıl” olmaya devam etti.
Partileri için bedel ödemiş bu kişiler, CTP’nin onurlu bir parti olarak siyaset yaşamına devamı tarafında tavır koymakta. CTP’nin işbirlikçiliğin ve rejimin sembolü UBP ile ittifak kurma ihtimalini dahi kabullenememekteler.
Fakat dedik ya Talat haklı diye. CTP görüşlerindeki bir parti için UBP ile koalisyonu kurmamak mantıksız bir davranış. Bu durumda taban, CTP için sorunlu bir taban olarak ortaya çıkıyor. Yani Talat UBP konusunda da, taban konusunda da CTP için haklı!
CTP tabanının da artık haklıya hakkını teslim etmesi, yiğidi öldürüp hakkını yememesi gerekiyor. Yani içinde bulundukları geminin artık çok farklı bir güzergaha doğru seyrettiğini kabullenmesi ve adımlarını buna göre atması gerekiyor.
Mustafa Keleşzade
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.