Kıbrıs’ın kuzeyinde bitmeyen sol içi bir tartışma var; seçimler devrimciler için ne kadar önemlidir? Bu tartışmada bir taraf ısrarcı bir biçimde seçimlerin boykot edilmesi gerektiğini söylemekte ancak bunu yaparken başka bir coğrafyadaki başka bir partinin seçim zaferini ayakta alkışlayabilmekte ve bunu devrim! olarak adlandırabilmektedir. Tartışmanın diğer tarafındakiler ise ne sokağın meclisi ne de meclisin sokağı dışlamaması gerektiğini yıllardır dile getirmektedir. Ve bu istikrarlı duruş beraberinde bir dizi başarı getirmiştir. Öncelikle Toplumsal Varoluş Güçleri adı altında biraraya gelen BKP, Baraka ve Devrimci Komünist Birlik 2013 genel seçimlerinde radikal solun o güne kadar aldığı en yüksek oy oranına ulaşmıştır. Sonrasında ise BKP, Baraka ve TDP’nin iş, güç ve eylem birliğine dayanan ittifakı Lefkoşa’da belediye seçimlerini kazanmıştır. İttifak cumhurbaşkanlığı seçimini de dağılmadan atlatmayı başarmıştır. Başarmıştır diyorum çünkü Mustafa Akıncı ittifak bileşenlerinden TDP’nin kurucularından olmasına rağmen seçime bağımsız aday olarak katılmayı yeğlemiştir. Unutmadan ekleyelim; iş, güç, eylem birliği yalnızca siyasal alanda kendini göstermemiştir. Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santrale karşı mücadele yürüten Nükleere Hayır Platformu bileşenleri de aynı çerçevede biraraya geldi ve bugüne kadar ses getiren birçok eyleme imza atmıştır.
Son iki yılda elde edilen başarılar Kıbrıs’ın kuzeyindeki verili koşullarda sol içi ittifakın bir gereklilik ve devrimci bir sorumluluk olduğunu bir kez daha göstermiştir. Hal böyleyken TDP’nin iktidar sarhoşluğuna kapılması ve “Tek başına iktidar” söylemlerini yükseltmesi sorumlulukla bağdaşmamaktadır. Diğer yandan ittifakın bileşenlerinden BKP’nin de TDP’yi eleştirirken “ittifak” kelimesini kullanmaması sorunlu olana başka bir sorunla cevap vermesi anlamına gelmektedir. Bağımsızlık Yolu hatırlanacağı üzere Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra ittifakın bir sınav dönemine girdiğine vurgu yapmıştı (Bkz: http://www.ankaradegillefkosa.org/ittifakin-sinav-donemi-ali-sahin/). Bu öngörü bugün gerçekleşmektedir. İttifak bileşenleri bir sınamadan geçmektedir.
Belki de bu noktada yapılması gereken Kıbrıs’tan biraz dışarıya bakabilmektedir. Syriza bir ittifaktır ve bugün Yunanistan’da iktidardadır. AB Troyka’sına ve IMF’ye kafa tutmakta, gerekirse AB’den çıkmayı önüne koymaktadır. Podemos bir ittifaktır ve İspanya’daki son seçimlerin gerçek kazananıdır. HDP, meclise kurduğu ittifaklar sayesinde 80 milletvekili gönderebilmiştir. Bugünkü durum böyleyken tarih bize ne göstermiştir? İspanya iç savaşının sol içi ittifakın çözülmesiyle kaybedilmesini ve yıllarca süren Franco faşizmini. Geçmiş ve bugün bize sol ittifakların iktidara yürüdüğünü, ittifaklardaki çözülmelerin ise milliyetçilik ve faşizmin yükselmesinden başka bir işi yaramadığını göstermişken ve gösteriyorken hiçbirimizin sekterliğe oynama hakkı yoktur. Hele de Kıbrıs halklarının birbirine yakınlaşmaya başladığı, özel sektörde sendikalaşmanın gündeme yerleştiği, devrimcilerin söylediklerinin ve eylediklerinin halkta karşılık bulduğu bu günlerde ittifakı dağıtacak girişimlerde ve söylemlerde bulunmak akıl dışıdır. Zaman safları bozma değil sıklaştırma zamanıdır.
Fatih Bayraktar