Biliyorsun, su gelir güldür güldür gel de yar beni güldür bir damlacık kanım akmaz öldürürsen sen öldür türküsünü koalisyon esnasında başka Ankara dolaylarında omuz omuza PM dolaylarında grekoromen halkına karşı ağıt yakar gibi okudu CTP. Yalan değil, hakkını vermek lazım, detone oldukları yerler var ve bazı zamanlarda keşke doğru türküyle jürinin karşısına çıksalardı diyorum, fakat iyi bir koalisyon grup Ankara’nın karşısına çıktılar. Yoksa niye dönmesinler ki, bak döndüler de, bir gittik, iki geldik, üçüncüsünde direne detone döndürdük, suya yazılmasın bu zafer, dört bir yana haber salınsın, bu yıl en güzel hariçten gazeli biz okuduk. İyi ki bu türküyle çıktık ama Ankara’nın karşısına. Yoksa maazallah jüriyi döndürebilir miydik? Ama şükür olsun ki, Allahın izniyle bu defa döndürdük.
Su gibi okudular yalan değil. Şimdi debisi o kadar kuvvetli bu su nereye akacak hiçbirimiz bilmiyoruz ama. Öyle ki Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, saat ve mekân vererek bu suyun bir debisi yok mu, nereye şakıyor diye sormak zorunda kaldı. Aynı esnada suyun PM kuvvetiyse büyük bir başarı ile jürinin kendilerine dönmesini zafer olarak kutluyorken grubun davulcusu tokmağı eline aldı, öyle uzaktan hoş gelsin diye değil baya yakından, ve yakın bir gürültüyle türkünün sonunu okudu. Su bugüne kadar ki en büyük özelleştirme projemiz, dedi. Kafalar karışık, matematik biçare. Peki, hakikaten bu su nereye akacak?
Zannımca PM kuvveti suyun debisine eşittir, çünkü PM kuvveti yalnızca kendisine bölünebiliyor ve kendinden başka hiç kimseye sayı vermiyor. Suyun debisi içinse açık olan musluklara bakmamız lazım. A musluğu sevinerek havuza akıyor ve ah ulan ne güzel anlaşma yaptık en büyüğü bu derken B musluğu buradaki bütün muslukları özelleştirelim mümkünse Z ye kadar özelleştirelim hatta Q W gibi harfleri de alfabeye katalım, ziyan olmasınlar derken T musluğu yahu ben zaten kendi musluğumu bile çok sevmiyorum benim gönlüm sarayın musluğu olmak ahhh keşke saraylara musluk olsam aksam derken H musluğu bunlara bakmayın burada önemli olan PM kuvvetidir demektedir. Buna göre açık olan bu dört musluktan A B ve T muslukları dört saatte bir ve durmadan başka akışkanlıkta ve basınçta akarsa H musluğu geri kalan dört saat içinde kendini kapattığında PM kuvveti olmadan havuz kaç saatte dolar? PM kuvveti var mıdır, yoksa kuvvetler akışkanlıkta mıdır? Suyun debisi hangisidir? Havuzu hangi musluk doldurmaktadır? Cevap: B musluğu.
Su ki, içinden kötülük geçen hiçbir şey, hangi fenalık olursa olsun, bir kere geçti mi, onu bembeyaz eder. Siz ki tarihe, suya yazılmış en masum, en insani ve en güzel anılarımızı kirletenler, kapkara edenler olarak geçtiniz. Yoksa söylediğiniz eni sonu bizimle dalga geçtiğiniz ve bunun için suyu kullandığınız ve bir halkı bir suda boğmayı başardığınız bir “bu gemi batarsa hepimiz batarız” yalanınızdır. Hayır, bu gemi sizin, ve batmaya çalıştırdığınız bizleriz, ve biz bu gemiyi bu sulardan kurtaracağız, çünkü denizin üstünde kirlenmeden, insanca, hakça ve eşitçe yaşamak isteyen ne varsa, suya ve denize, yani bir maviye kötülük giydirilir mi, bilirsin o da göğün rengidir, ve aksi hangi renge bürünürse onu giyer üstüne, siz ki karaya büründünüz, ve giydiniz, ama bu halkın üstüne maviyi çıkartıp o dipsiz karanlığı giydiremeyeceksiniz. Çünkü suya kötülük yazılmaz. Su, bütün kötülükleri alır götürür. Akışkan, devingen ve durmadan değişen bu akıntı yolunu bulduğunda akacağı yere sizi de götürecektir. Ve bilesiniz ki, şimdi uydurduğun bütün bu renkler, suyun hakikati ve temizliğinde boğulacaktır. Yoksa nedir ki, bir bardak sudur, bir bardak suyu isteyeceğimiz ve kardeşçe bölüşeceğimiz birilerini elbette bulacağız. Ama sen yıllaaaar yıllaaaaaar geçse de bu suya yazdığın kötülüğü anlatacak birini bulamayacaksın.
Mademki su problemi havuz içinde çözüldü, ve artık böyle bir sorunumuz yok, ve belli ki B musluğu akışkan, bütün bunların üstüne bir soğuk suyunu varsa içeriz be CTP. Fakat, o suyu da nasıl içeceğiz?
PM değerine bakarak mı içeceğim yoksa PH değerine bakarak mı, bilemedim? Değer önemli tabi… Suyun PM değeri mi yoksa PH değeri mi ya da emeğin yüce değeri mi -daha değerli- onu da bilemedim.
Hadi suyu içtik. Ya suyu rakıyla karıştırmak istedik. O zaman ne bok yiyeceğiz?
Peki, şimdi biz rakımıza su kattığımızda, artık rakımız PM değerli mi olacak, PH değerli mi yoksa emek değerli mi? Rakı ile su dengesini kim kuracak, PM mi? PM’den geçmeyen meyhaneler ne olacak, üç vakte kadar kapatılacak mı? Yoksa susarak mı için denilecek? E o zaman biz bundan sonra susarak mı rakı içeceğiz? E peki, rakıya su katmazsak bölücü mü olacağız? Bir rakı masasındaki en büyük emekçi sakidir, sakinin PH değerini de mi ölçeceğiz -uygun değerlerde değilse- sakiyi de mi özelleştireceğiz? (Bütün sakiler B musluğu.) Sakinin özelleştirilmediğinin ispat ve inkârı PM tarafından mı düzeltilecek yoksa bizatihi PH değeri birikimine mi bakılacak? Ne olacak bu meyhanelerin hali? Ve en mühim soru; ‘suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi?’
Durum ciddi. Kıbrıs’ın bütün sakileri birleşin.
Ali Doğanbay