5. Eğitim Şurası kararları; andımızla ilgili alınan kararın basında yer bulması ile sosyal medyadan, köy kahvehanelerine kadar, yaygın bir şekilde tartışılmaya neden oldu.
Ülkemizdeki Türk milliyetçileri tarafından özellikle saptırılarak kullanılan “Andımız” konusundaki şura kararı; özetle okullarımızda her gün sabah zorunlu olarak 5-11 yaş arasındaki çocuklarımıza okutulan “Andımız”ın zorunlu olmaktan çıkarılması kararıdır. Ve 500’ün üstündeki tüm diğer kararlar gibi tavsiye niteliği taşımaktadır. Yani aslında kaldırılsın kararı değildir.
“Andımız”la ilgili söylenmesi gereken ise, birçok etnik köken ve kültüre ev sahipliği yapan ülkemizde hem Kıbrıslı Türklere hem de Kürt, Türk, Arap kökenli veya İngiliz, Rus, Pakistanlı, Nijeryalı ve Suriyeli ailelerin çocuklarına her gün “Andımız”ı okutarak, örneğin; “varlığım Türk varlığına armağan olsun” gibi hiçbir pedagojik ve bilimsel temeli olmayan cümleler ezberletmek ve söyletmek derhal durdurulması gereken bir uygulamadır. Özellikle üçüncü ülkelerden gelenler için ayrımcıdır, dışlayıcı ve ırkçı bir baskı aracıdır.
Kıbrıslı Türkler açısından değerlendirmek gerekirse, Kıbrıslı Türkler, Türkiye’de gelişen Türk ulusunun bir parçası değildir. Böyle bir yanılsama içerisine girilmemelidir. Kıbrıslı Türkler Türkiye Cumhuriyeti’nin ne öncesinde Misak-ı Milli’de, ne kuruluşunda Lozan’da, ne de sonrasında uluslaşma sürecinde Türk ulusuna dahil olmamıştır. İngiliz Sömürge İdaresi döneminden başalayan bir süreçle Kıbrıslı Türkler müslüman cemaatten bir Kıbrıslı Türk kimliğine hep kendi macerasını yaşayarak yani Türkiye’deki uluslaşma sürecinden bağımsız olarak ulaşmıştır.
“Andımız”daki “Türküm, Doğruyum…” gibi ifadelerin ülkemizle ve bu topraklarda varolma mücadelesi veren Kıbrıslı Türklerle bir bağlantısı bulunmamaktadır. Türk milliyetçiliğini ve ülkücülüğü savunan bir avuç şovenist dışında da bu görüşlerin ideolojik bir karşılığı yoktur.
Diğer taraftan 5. Eğitim Şurası’nda yüzlerce akademisyen ve eğitimcinin yer aldığını ve birçok konunun bilimsel açıdan ele alındığını herkesin anlaması gerekiyor.
“Andımız” ile ilgili bir diğer nokta, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin bu metni okullardan kaldırması ve artık okullarda bunun okutulmayacağı kararıdır.
Kendi ülkemiz ile karşılaştırarak gericileşme, tarikatlaşma, Kur’an kursları ve diğer siyasi ve ekonomik yaptırımları ile AKP hükümetini eleştirip, andımızı savunan bir noktaya gelmemeliyiz.
Kaldı ki 5. Eğitim Şurası’nda eğitimle ilgili alınan iki önemli karar daha vardır ki bir tanesi; İlahiyat Koleji’nin kapatılma kararı diğeri ise zorunlu din derslerinin kaldırılma kararıdır. Bu iki önemli kararı görmezden gelerek “Andımız” noktasına takılanların ön yargılı ve bilimsel alanı görmezden geldikleri gayet açık görülmektedir. İlahiyat Koleji’nin kapatılması kararı birçok komisyonda kendine hayat bulmuştur. Özellikle Mesleki Teknik Öğretim Komisyonu ile Genel Ortaöğretim Komisyonu’nun kapatılma kararını aldıkları görülecektir.
Beşyüzün üzerinde kararla eğitime yön vermek için gecesini gündüzüne katan eğitimcilerimiz gereken ilgiyi göremeyeceklerini Şura’nın hemen sonrasında basın yoluyla öğrenmişlerdir. Alınan kararların birçoğunu uygulamaya koyacak siyasi iradeden yoksun bir sistemde yaşamak zorunda bulunuyoruz.
Kendi ülkemizi kendimiz yönetmeli, bu topraklarında varolmasını bilerek; ülkemize, kimlik, kültür ve varlığımıza sahip çıkmalıyız.
Besim Baysal
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.