Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN)’nun sözcüsü/lideri Subcomandante Marcos, “Işık ile Gölge Arasında” başlıklı mektubuyla görevini bıraktığını duyurdu.
Bu sabah yoldaş Galeano’ya saygı duruşu bittiğinde, üç binden fazla Zapatista destek üssü ve militanı, Altıncı’ya bağlı yaklaşık bin kişi ile birlikte, EZLN’nin Subcomandante Insurgente Marcos’unun “son kamusal sözleri”ni dinlediler. Gizli Devrimci Yerli Komite’nin altı lideri, Moisés ve Marcos ile birlikte sahneye çıktı. Aşağıda Marcos’un mektubunun beş kısmından bazı fragmanlar bulunuyor.
1. Zor Bir Karar
“İnsanlık için neoliberalizme karşı savaş bizimdi ve bizimdir, ve tabandan gelen birçok başkalarının da savaşıdır bu. Ölüme karşı, yaşamı talep ederiz; suskunluğa karşı, sözleri ve saygıyı; amneziye karşı, hafızayı; aşağılama ve horgörüye karşı, onuru; baskıya karşı, isyanı; köleliğe karşı, özgürlüğü; dayatmaya karşı, demokrasiyi; suça karşı, adaleti talep ederiz.
Sürdürdüğümüz savaş bize yakınlardan ve uzaklardan özenli ve cömert kulaklar ve kalplerce işitilme ayrıcalığını tanıdı. Bir şeyler eksikti ve halen de eksik, ama başkalarının dikkatini çekmeyi becerdik. Daha sonra, belirleyici bir soruya yanıt vermemiz lazımdı: ‘ya sonrası?’
Kaderimiz ancak öldürmek ya da ölmekti sanki.
Tepeden gelenlerin kırmış oldukları ve kırmayı sürdürdükleri yaşam yolunu yeniden inşa etmemiz lazımdı -ki bu yol yalnızca yerli toplulukların değil, işçilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin, gençlerin ve köylülerin de yoludur. Hem tepede hem de tabanda farklılıkların varolmasının yanısıra, bu farklılıklar zulümle cezalandırılmakta. Ya başkalarının rehberliğindeki iktidar yolu için kanımızı feda edecektik ya da kalplerimizi ve gözlerimizi kendimize, insanlara -Dünya’yı ve [kaybedilenlerin] hafızasını koruyan yerli insanlara- çevirecektik.
İkilemimiz müzakere etmek ve kavga etmek arasında değil, ölmek ve yaşamak arasındaydı.
Yaşamı inşa etmeyi seçtik, ama bir savaşın ortasında -sesi boğulduğu için daha az öldürücü olmayan bir savaşın ortasında.
Ölülerin hepsi buradalar, ama artık yaşamak için buradalar.
Şüphesiz bu seçimi yapmakla hata ettiğimizi -bir ordunun barış kuramayacağını, kurmaması gerektiğini- düşünenler vardır. Birçok bakımdan bu varsayım doğrudur, ama yaptığımız seçimin ana sebebi, kavga etmekle yok olacak olmamızdı ve halen de böyledir. Ölümü övmek yerine yaşamı geliştirmeyi seçmiş olmamız belki de hataydı.
Ama birbirimize bakarak ve birbirimizi dinleyerek -kendimiz olarak, kendi bütünsel kolektifimiz olarak- bu seçimi yaptık. İsyanı seçtik. Diğer bir deyişle, yaşamı seçtik.
Biliyorduk ve biliyoruz ki yaşamın mevcut olması için ölüm zorunludur, yaşayabilmek için, ölürüz.”
2. Başarısızlık
“‘Bizim için hiçbir şey’ sözünden yirmi yıl sonra, işaret ve şarkılara iyi giden bir söz olmasının ötesinde, artık bir gerçeklik -La Realidad- olmuş olduğuna inanmak zor.
Eğer tutarlı olmak başarısızlıksa, başarının yolu -iktidar rotası- tutarsızlıktır. Fakat biz oraya gitmek istemiyoruz. Orası bizi ilgilendirmiyor. Bu parametreler içinde yenmektense başarısız olmayı tercih ederiz.”
3. EZLN’nin Değişen Yüzü
“Bu yirmi yıl içinde EZLN’nin içinde birçok karmaşık değişim oldu. Bazı yorumcular sadece belirgin değişimden, kuşak değişiminden, yani ayaklanma başladığında küçük ya da doğmamış olanların şimdi direnişin mücadeleci rehberleri olmalarından bahsettiler. Bazı ‘gayretli’ yorumcular, ne var ki, diğer değişimleri belirtmediler: bilgili orta sınıftan yerli köylüye olan değişim; karışık ırklardan açıkça yerliliğe olan değişim; ve -en önemlisi- devrimci öncücülükten sadık düzene olan değişim.
Böylesi bir öncücülüğün en fanatik aşırılıklarında -devrimcilik iddiasında sol-kanat ırkçılık biçiminde- birey kültü bulunur. EZLN böyle bir varlık değildir, ve bu nedenle, herhangi bir insan Zapatista olamaz.
İktidarın tepeden alınmasından tabandan inşa edilmesine; profesyonel politikadan günlük politikaya; liderlerden insanlara; toplumsal cinsiyetin marjinalleştirilmesinden dolaysız kadın katılımına; başkalarıyla alay edilmesinden farklılıkların kutlanmasına.”
4. Değişen Bir Hologram: Olmayacak Olan
“1 Ocak 1994 sabahı, devlerden -ya da yerli isyancılardan- oluşan bir ordu [Chiapas’taki] kasaba ve kentlere inerek, adımlarıyla dünyayı sarstı. Birkaç gün sonra, düşenlerimizin kanı halen sokaklardayken, dışarıdakilerin bizi görmediklerini fark ettik. Yerli toplulukları tepeden görmeye alıştıklarından, bizi görmek için başlarını kaldırmadılar; aşağılanmamızı görmeye alıştıklarından, onurlu isyanımızı kalpleri anlamadı. Bunun yerine, kar maskesi giymiş karışık-ırktaki görebildikleri tek kişiye odaklandılar. Şeflerimiz o zaman dediler ki “sadece kendi düzeylerindeki şeyleri görüyorlar, küçükler. O zaman onların düzeyine bir kişi koyalım ki onu görebilsinler ve onun aracılığıyla bizi görebilsinler.”
Ve böylece karmaşık bir dikkat dağıtma manevrası başladı: korkunç ve harika bir sihirli numara; yerli kalbimizin yaramazca bir hamlesi; yerli bilgelik, modernitenin kalelerinden biri olan medya’ya meydan okudu. Marcos adlı kişiliğin inşası başlamıştı.
Kendimiz olurken bizi olduğumuz gibi görmeye yetkin insanlar bulmak için zamana ihtiyacımız vardı. Bizi tepeden değil tabandan görebilecek insanlar bulmak için; gözümüzün içine empatiyle bakabilecek insanlar bulmak için zamana ihtiyacımız vardı.
… Dediğim gibi kişiliğin inşası böylece başladı. Marcos’u, bu kişiliği tanımlamama izin verseniz, size hiç duraksamadan derim ki, o büyük bir kamuflajdı.
Sempatik kulaklar bulmak için [-bizim gibi ve bizden farklı olan başkalarını bulmak için-]; ihtiyaç duyduğumuz ve hak ettiğimiz bakış ve dikkati bulmak için birçok girişim başlattık; ve tekrar tekrar başarısız olduk. Lacadona Ormanı’nın Altıncı Bildirisi -başlattığımız bu en gözüpek ve Zapatista girişim- bizi nihayet gözümüzün içine bakacak, bize selam verecek, sarılacak insanlarla temas içine sokana kadar da bu durum böyle devam etti.
Hareketin içinde insanların ilerlemesi etkileyici olmuştu. İşte bu nedenle “Zapatistalara Göre Özgürlük” dersini başlattık. Gözümüzün içine bakacak, liderlik ya da rehberlik beklemeden -teslim olmayı ya da izlemeyi amaçlamadan- bizi dinlemeye ve bizimle konuşmaya yetkin bir kuşağın artık bulunduğunu fark ettik. Marcos kişiliği artık gerekli değildi. Zapatista mücadelesinin bir sonraki aşaması hazırdı.
Kesinliklerimiz ve pratiğimize göre, isyan liderlere ya da kişiliklere, mesih ya da kurtarıcılara ihtiyaç duymaz. Kavga etmek için ihtiyaç duyacağınız şeyler, utanma duyusu, belirli miktarda onur, ve bir sürü örgütlenmedir. Geri kalanı ya kolektife hizmet eder ya da hiçbir şeye hizmet etmez.
5. Acı ve Öfke. Fısıltılar ve Feryatlar.
Kalabalığın suskunluğu “Bekle, yoldaş. Gitme.” dedi. Ama Marcos’un işi henüz bitmemişti. Düşen ya da kayıp yoldaşların listesini çıkararak, Atenco, Ostula, Oaxaca, Mexico City, İtalya, Chiapas, Yunanistan, Filistin, Cherán, Guerrero, Morelos, Puebla, Chihuahua, Sonora, Jalisco, Sinaloa, ve Birleşik Devletler’deki politik ve toplumsal mahpusların listesini çıkararak işini sürdürdü. Göçmenlerin ve Mapuçelerin isimlerini de okudu.
“Onlar sizi öldürenleri yakalayıp mahkum etseler de, her zaman size baskın yapacak başka birilerini bulacak ve yaşamınızı sonlandıran dehşetli dansı tekrarlayacaklardır.”
Adaletsizliğin birçok ismi bulunmakta, birçok feryata yol açmakta. Ve unutmayın ki, birisi fısıldarken, bir başkası feryat eder. Onları dinlemekle bulacağımız rota, adaletsizliği bereketli bir şeye dönüştürebilmeli. İhtiyaç duyduğunuz yalnızca başınızı alçaltmak ve kalbinizi yükseltmektir.
İstediğimiz adalet, inat ve ısrarla hakikatin aranmasıdır.
Galeano’nun yaşaması için birimizin ölmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden karar verdik, bugün, Marcos ölmeli.
Ve mezarına bıraktığınız taşlarda, kendinizi satmamayı, teslim olmamayı, vazgeçmemeyi öğreneceksiniz.
Sabah 2:08 itibariyle ilan ediyorum ki, -kendini Paslanmaz Çelik ilan etmiş olan- Subcomandante Insurgente Marcos’un varlığı son bulmuştur.”
İki dakikanın ardından, havayı dağıtma amaçlı birkaç mizahi sonsözden sonra, ‘Marcos’ sonsuza dek sahneyi terk etti. Işıklar söndü, sonra kalabalığın içinden, Altıncı’ya bağlı kişilerden, Zapatista destek üs ve militanlarından bir alkış dalgası yayıldı.
Biraz sonra, geçmiş Subcomandante’nin sesi yeniden duyuldu, sahnenin dışından şöyle dedi: “Günaydın yoldaşlar. Benim adım Galeano. Subcomandante Insurgente Galeano. Dediklerine göre yeniden doğuşum kolektif bir yeniden doğuş olurmuş.”
Mektup okunduktan sonra, Subcomandante Insurgente Moisés “Size açıkladığımız şey, buraya gelmiş olduğunuz bütün yerlerde görülecektir. Umarız ki bunu anladınız.” diyerek noktaladı.
SCI Marcos’un son mektubunun tamamı daha sonra yayınlanacaktır.
İspanyolcası: Reporting on Resistances
İngilizcesi: Oso Sabio
Türkçesi: Işık Barış Fidaner
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.