Yenibakış Gazetesi’nden Özlem Çimendal’ın haberine göre;
Baraka Aktivisti ve hukukçu Nazen Şansal, son yıllarda ülkede taciz, tecavüz gibi cinsel suçlarda ve çocuğa, kadına, hayvanlara şiddet olaylarında bir artış olduğunu belirterek, siyasilerin konuyla ilgili duruşunun şovdan ibaret olduğunu, “Çocuk İstismarı ve Önleme Yasası”nın 2011 yılında çalışmalarına başlanmasına karşın Meclis’e takılıp gündemden düştüğüne dikkat çekti.
“Taciz, tecavüz gibi cinsel suçlarda ve çocuğa, kadına, hayvanlara şiddet olaylarında bir artış var”
Son yıllarda ülkede taciz, tecavüz gibi cinsel suçlarda ve çocuğa, kadına, hayvanlara şiddet olaylarında bir artış olduğuna dikkat çeken Baraka Aktivisti Nazen Şansal, “Buradan hareketle, toplumsal bir sorun olduğunu tespit edip, hem yasal hem de sosyal ve kültürel önlemleri ona göre almak gerekiyor” dedi.
“Çocukların özel olarak korunması gerekiyor”
Dünyanın kötülüklerinden çocukların özel olarak korunmasının çok önemli ve gerekli olduğunun altını çizen Şansal, “Ama genel olarak baktığımızda gittikçe kötüleşen bir insan ve toplum yapısıyla mı karşı karşıyayız? Bunun sebebi nedir? Bunu doğru saptamak, çözüm üretmek bakımından önemli” ifadelerini kullandı.
“Faturayı başkalarına keserek, kendimizi temize çekemeyiz”
Ülkede bozulan toplum yapısının sebebinin Türkiye’den taşınan nüfus olduğu söylemlerine de dikkat çeken Şansal, “Bu düşünce kendimizi temize çekmek adına büyük bir yanılgıya düşmektir. Çevremizde hatta ne yazık ki okullarımızda yaşanan çocuk tacizlerini, şiddeti ve benzeri olayları, suçu dışarıdan gelenlere atarak, faturayı toptan ‘başkaları’na keserek açıklayamayız. Son yıllarda değişen şey, nüfus yapımızdan ziyade toplumsal yapımızdır” ifadelerini kullandı.
“Kolektivite ve topluma karşı sorumluluk duygusu unutuldu, bencilce yaşanıyor”
Şansal içinde bulunulan dönemde herkesin, en iyi ihtimalle kendi derdinin daha yaygın olarak ise kendi keyfinin ve zevkinin peşinde bencilce yaşadığı, kolektivitenin ve topluma karşı sorumluluk duygusunun unutulduğunun altını çizdi.
Çocukların önemsendiği açıklamaları kuru söylemden öteye geçmiyor
kktc’de çocukların önemsendiği açıklamaları kuru söylemlerden öteye geçemediğine işaret eden Şansal, “Bunun üzerine bir de giderek artan yoksullaşma, gericilik ve muhafazakarlık ekleniyor ve tabii ki tüm bunlardan en çok çocuklar etkileniyor. Çocukları çok sevdiğimizi ve önemsediğimizi söylüyoruz ama yanı başımızdaki savaşlarda ölen çocukları görmezden geliyoruz veya yan apartmandaki özel ihtiyaçlı çocuktan kendi çocuğumuzu uzak tutuyoruz, çocuk parkı yerine sekiz katlı bina yapılmasına ses çıkarmıyoruz. Bu koşullarda, çocuk istismarı ile ilgili bir yasanın, ne kadar gerekli olsa da yapılmamış olması çok şaşırtıcı değil” dedi.
“Hükümetlerin öncelikli politikaları çocuk değil”
“Çocuk İstismarı ve Önleme Yasa Tasarısı”nın geçtiğimiz yıllarda kadük olarak Meclis’in gündeminden düşmesini de eleştiren Şansal, Meclis’in gündeminin ne kadar yoğun olursa olsun öncelikli yasalarının kolaylıkla hayata geçirilebileceğini dile getirdi. Şansal şöyle konuştu: “Bir yasa, Meclis’in gündemi ne kadar yoğun olursa olsun, eğer hükümetin öncelikli politikası ise mutlaka Meclis’ten geçirilir. Çocuk istismarını önlemekle ilgili yasanın Meclis’ten geçmemesi, yıllarca görüşülemeyip sonunda kadük olması, bize hükümetlerin öncelikli politikasının çocukları korumak olmadığını gösteriyor aslında.”
“Süslü laflarla, çocuklar kucaklarında şirin pozlar veriyorlar ancak hala çocuklar için gereken yasa ve uygulamalar ortada yok”
Siyasilerin çocuk temalı yansımalarına da eleştirel yorumda bulunan Şansal, çocukların siyasi malzeme olarak kullanılmasının da asla kabul edilemez olduğuna işaret etti. Şansal, “Ne kadar süslü laflar etseler veya kucaklarında çocuklarla şirin pozlar verseler de çocuklar için gereken yasa ve uygulamalar ortada yoktur. Bunun sebebi; kimi politikacının kendi rant ve çıkarı için, kimisinin Türkiye’ye yaranmak için, kimisininse kendine oy verecek bazı kesimleri memnun etmek için bir takım yasalara öncelik vermesidir” şeklinde konuştu.
“Çocukların oyu yok ama çocuk hakları savunucularının var”
Şansal siyasilerin, çocukların hele ki göçmen, mülteci, yoksul çocukların oyu olmadığını bildiğini, ancak gözden kaçırdıkları başka bir şey olduğuna değinerek, “Çocuk haklarını savunanların oyu vardır” dedi.
Sosyal devlet anlayışı çocuk hakları bakımından da önemli
Sosyal devlet anlayışının bir türlü hayat bulamadığı ülkede en büyük problemlerin temelinin de atılamadığına dikkat çeken Şansal, özellikle çocuklar gibi özel olarak korunması gereken kesimler bakımından sosyal devletin gereklerinin yerine getirilmesinin öneminin her gün daha da arttığını vurguladı.
kktc sosyal devlet olmanın çok uzağında
kktc’nin sosyal devletten çok uzak olduğunun altını çizen Şansal, “Çocuk istismarı ile ilgili en iyi yasayı da yapıp Meclis’ten geçirsek, aslında sosyal devlet olma yükümlülükleri yerine getirilmediği sürece bu yasa hiçbir işe yaramayacak” ifadelerini kullandı.
“Sosyal devleti güçlendirmeyen hiçbir parti ne soldur ne de çocuk haklarını savunmuş oluyor”
Kendilerine sol da deseler, hükümete geldiklerinde sosyal devleti güçlendirmeyen hiçbir partinin sol kanatta sayılamayacağına vurgu yapan Şansal şunları söyledi; “Aslında çocuk haklarını da savunmuş olmuyor. Ücretsiz ve nitelikli eğitim hakkı, bedava sağlık hakkı, ulaşım ve barınma hakkı, ekonomik ve sosyal hayatta adaletli bir dağılım, asgari ücretin artması, hatta dolaylı da görünse çevre hakkı gibi sosyal haklar çocuk hakları bakımından çok önemli.”
“Kararlı devlet politikası lazım, seçim zamanları yapılan şovlarla olmaz”
Toplumu yoksulluktan korumanın, çocuk yaşta çalışmaya bağlı olarak gerçekleşen duygusal ve cinsel istismarı belli bir oranda engelleyebileceğine değinen Şansal, “Nitelikli bir eğitim sunmak ve eğitimin içeriğinde, eğitimcileri de çocukları da hakları konusunda bilinçlendirmek, istismarın erken ortaya çıkmasını sağlayacak ve çocuğun buna sürekli maruz kalmasını engelleyecektir. Bu konular sürekli ve kararlı bir devlet politikası ister, seçim zamanları yapılan şovlarla olmaz. Çocuk haklarına duyarlı kişi ve örgütlerin, bir yandan toplumda bilinçlenme çalışmaları yaparken diğer yandan siyasiler üzerinde talepkar ve baskıcı olması gerekiyor” dedi.
“Siyasiler çocuk istismarını önlemek istiyorsa boş lafları bıraksınlar”
“Siyasiler çocuk istismarını önlemek istiyorlarsa, boş laflar yerine, ellerindeki yetkiyi kullanarak yasa dışı Kuran Kursları ve insan haklarına aykırı zorunlu din dersleri konusunda adımlar atmalıdır” diyen Şansal, “Çocukların yaşlarına ve gelişimlerine uygun olmayan, korkutucu, baskıcı, cinsiyetçi bir şekilde eğitilmeleri de istismardır. Keza bu tarz yerlerde cinsel istismarlar da yaşandığı, dünyanın pek çok yerinde ortaya çıkmakta, davalara hatta filmlere konu olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Var olan çocuk hakları düzenlemeleri de uygulanmıyor
Henüz hayata geçirilemeyen “Çocuk İstismarı ve Önleme Yasası”nın olmamasına rağmen çocukların haklarını ve istismarlarını önleyebilecek düzenlemelerin varlığından söz eden Şansal, bunların da uygulanmadığına dikkat çekti. Şansal, “Aslında çocuk istismarı ile ilgili bir yasa yok ve olmalı, en iyi yasa yapılsın ve bizler de bunun için elimizden gelen katkıyı koyalım. Ama şunu da görmek lazım; çocukları korumakla ilgili pek çok yasa var yürürlükte. ILO Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması, Çocuklar Yasası, Çocuk Suçlular Yasası. Niyet, irade ve kararlılık olsa bunlar da uygulanıp çocukların ve toplumun hayatında iyileştirmeler sağlanabilir. Yasalar kağıt üzerinde kaldıkça ki bizde pek çok konuda mesela kadına şiddet konusunda bu oluyor, varlıkları ile yoklukları fark etmez. En önemlisi, 1996 yılında taraf olunarak iç hukukumuzun bir parçası haline gelen Çocuk Hakları Sözleşmesi var. Taraf devletlere çok önemli sorumluluklar yüklüyor çocuk hakları ile ilgili. Bunların yerine getirilmesi için ne bekliyor hükümettekiler?” diye sordu.
“Çocukların cezalandırılması değil, rehabilite edilip topluma kazandırılması gerekiyor”
Çocuk suçlular için ceza evi değil ayrı bir ıslah evi olması gerektiğinin de altını çizen Şansal, çocukların cezalandırılması değil rehabilite edilip topluma kazandırılması gerektiğini vurguladı. “Ama gelen giden hükümetler tarafından buna öncelik verilmiyor” diyen Şansal, “Ya da mültecilerin hapis cezasına çarptırılmasının bedelini, zaten savaşın ve göçün travmasını yaşamış olan çocukları ödüyor” şeklinde konuştu.