Son günlerde gündemi işgal eden konuların başında, GAÜ çalışanlarının uzun süredir maaş alamaması ve sigorta yatırımlarının daha da uzun bir süreden beri yapılmaması geliyor.
GAÜ’de çalışan veya çalışmayan bir çok kişi, bu mesele üzerinde belirli bir taraf oluyor veya sessiz kalma tercihini kullanıyor. Taraf olmak tercihlerden biri olarak durduğu gibi meşru ekonomik-yaşamsal gerekçelerden dolayı da renk vermemek anlaşılabilir bir konumlanış .
Bu yazımda kısaca GAÜ’de çalışanların mesele üzerinden belirledikleri tutumlara değinmek istiyorum.
Malumunuzdur ki emekçilerin idame ettirmek durumunda oldukları bir hayatları, insanca yaşamak için harcama yapmak zorunda oldukları yaşamsal ihtiyaçları vardır.
Ve bunun için de bir maaşa gereksinim duyarlar.
Özelde GAÜ’de, dünya genelinde ise tüm işçi sınıfının kendi yaşadığı sömürü karşısında, iktidar karşıt sınıfın elinde olmasına binaen, bu sömürülen sınıfın sömürüye karşı net ve görünür bir tavır alabilmesinin koşulları yine işçi sınıfı tarafından henüz oluşturulabilmiş değildir.
Bu anlamda sessiz kalma noktasında bir konumlanış, yaşamı idame ettirebilme kaygısıyla, tarafımca meşru kabul edilebilirdir.
Ancak çeşitli gerekçeler üretilerek bu sömürünün makyajlanıp, cici-bici hale sokularak rasyonalize edilmesi kabul edilebilir değildir.
Olguların net olarak ortada durduğu bir yerde bu rasyonalize ediş, doğru algılayan ancak ekonomik kaygılarla renk vermeyen duruşun -insanın özgürleşmesi bağlamında- çok daha gerisindedir.
İşçi sınıfı, kapitalist ilişki biçimlerinin ezen-ezilen çelişkisini idrak etmek ve bu bilince çıkmak durumundadır.
Bu idrakı eyleme dökmenin koşulları da olgunlaştığında, var olanı dönüştürebilmeye hazır halde bulunmalıdır.
Bu kuluçka sürecini çözümsüzlük olarak görmek; kişinin sömürü olgusunu çarpık algılamasına ve bireysel çıkarlarını tehdit altında hissederek gerçekte yaşanmakta olanı; “Vardır ama tam da gerçekte yaşandığı oranda berbat değildir.” şeklinde aksettirmesine yol açacaktır.
Sonuç olarak bu da, kişinin ezenlere karşı ezilenlerin mücadelesine yarar getirmekten fazla darbe vurması anlamına gelir.
Yusuf Özgü Sertel
Bağımsızlık Yolu