SÖMÜRGE İNSANI PSİKOLOJİSİ-CELAL ÖZKIZAN

Bodoslama söyleyeyim…

Sömürge insanı bizleriz, Kıbrıslılar…

Hani yeni bir şey de değil bu…

Taa Fenikelilerden beri, bugünkü mevcut Türkiye işgaline kadar…

“Savaşın toplumlar üzerinde bıraktığı kalıcı travmalardan” söz eder psikologlar…

Birkaç yıl süren savaşlar bile böyle bir etki bırakabiliyorken…

Binlerce yıllık bir sömürge coğrafyasının halini varın siz düşünün…

Coğrafya sömürge coğrafyası…

Sürekli de el değiştiriyor, kafamız karışıyor…

Haliyle biz sömürge insanları, saçmasapan tepkiler verebiliyoruz…

Mesela yeni bir cumhurbaşkanı seçiyoruz…

Heycanlıyız da, kaç zamandır olmadığı kadar coşkuluyuz, İnönü Meydanı yine çok çekici geliyor bize…

Aslına bakarsanız öyle çok radikal bir değişiklik de yok…

Bu halkın hem daha kalabalık hem de daha coşkulu olduğu zamanlar oldu elbette, hem de yakın geçmişte…

Yine Akıncı da bildiğimiz, tanıdığımız, geçmişte de siyasi makamlarda bulunmuş bir kimse…

Yani ortada “müthiş bir dönüşüm” de yok…

Sadece biraz umut tazeledik işte, belki ilerde müthiş olmasa bile güzel dönüşümlerin olabileceği yeni bir yola mı giriyoruz diye…

Ama Tayyip Bey Hazretleri bunu çok gördü bize…

Daha biz zafer sarhoşluğunu bile üzerimizden atamadan…

Hatta daha Akıncı resmi olarak cumhurbaşkanlığı makamına bile geçmeden…

Türkiye ile eşit düzeyde karşılıklı saygı içerisindeki bir kardeşlik ilişkisi fikrine “höt” çekti…

Çocuk azarlar gibi Akıncı’ya “ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu” dedi…

Naif bir şekilde “barış istiyoruz” dedik diye “hain” ve “rumcu” ilan edilmeye zaten alışkınız da…

“Türkiye ile kardeş olalım” dedik diye de hain diye damgalanacağımızı bilmiyorduk…

Gerçi “şükür sana Anavatan, sen yeter ki iste ben de önünde takla atam” diye alçalan işbirlikçilere bile canlı yayında “maaşın kaç” diye sorup rezil etmişti Tayyip Bey Hazretleri…

Yani şükran çekseniz bile aşağılanmaya mahkumsunuz, öyle bir durum…

Aslına bakarsanız Akıncı bırakın sert cevap vermeyi, “kardeşliğin nesi kötü ki” gibi çok naif bir karşılık verdi…

Hazret’e söker mi, “kafasına göre müzakere yapamaz” buyurdu bu sefer de…

Yani Erdoğan saldırdı, Erdoğan dan dun konuştu, Erdoğan aşağıladı, Akıncı ise ihtiyatlı davrandı…

“Cumhurbaşkanlığımın ilk gününde böyle bir tartışmanın içine çekilmek istemezdim” bile dedi hatta…

Meali de şuydu : “Deli bu adam, hemen bulaşmayayım, sağı solu belli olmaz”dı…

Ne diyorduk, Erdoğan saldırdı, Akıncı ise alışık olmadığımız bir biçimde gururumuzu çiğnetmedi en azından ve bizi mutlu etti…

İşte asıl mesele de burda başlıyor…

Yaşananlar çok netken, ortada saldırıyı durduk yere başlatan ve bunu en seviyesiz üslupla yapan bir adam varken, karşısında olabilecek en sakin tavrıyla cevap veren Akıncı varken, bazı sömürge psikolojisi ruhuna işlemiş Kıbrıslılar, bizi “sağduyuya” çağırdı…

“Polemiği sürdürmeyelim” dediler, sanki ortada olan şey bir saldırı ve aşağılama değil de polemikmiş gibi…

“Gerginliğe lüzum yok” dediler, sanki Tayyip durduk yere sataşmadı, sanki Akıncı cevaben çok sert laflar sarf etti gibi…

“Sağduyulu olalım” dediler, sanki karşımızda şükrancımızı bile aşağılayan bir iktidar yokmuş gibi…

2. tur haftasında “birlik mücadele dayanışma” diye açıklama yapan CTP yönetimi bile, “bu işin kimseye faydası yok, tartışmayı sonlandıralım” dedi, bu arada, AKP’nin çeşitli yetkilileri, Tayyip’ten bile seviyesizce saldırılara devam ederken…

 

Hatırlayacaksınız, elinde son model teknoloji tankı, tüfeği, savaş uçaklarıyla Filistin’e saldırıyordu İsrail…

 

Filistinli silahlı güçlerin elinde de çoğunlukla el yapımı bombalar, basit makineler…

 

“Sağduyuya” çağırılıyordu “her iki taraf da”…

 

“Gerginlik kimseye yaramaz” deniyordu ve daha bu cümleler kurulduğu sırada birkaç Filistinli daha öldürülüyordu…

 

Sağduyuya ihtiyaç duyan biri varsa, o biz değiliz !

 

Alttan almaya çalışa çalışa, belimiz büküldü, kamburumuz çıktı, boynumuz tutuldu…

 

“Türkiye’ye bağlılığımızı ispatlamak” bizler için söz konusu değildir…

 

Gerekli olan, Türkiyeli yetkililerin Kıbrıslı Türklere olan saygısını ispatlamalarıdır…

 

AKP’nin elemanları her yeri ateşe verip yangın çıkaracak, ama dönüp bize “yangına körükle gitmeyin” denecek öyle mi ?

 

Hadi oradan !

 

Akıncı az bile söylemiş !

 

Kıbrıslı Türkler olarak tavrımız net olmalı !

 

Erdoğan haddini bil !

 

AKP haddini bil !

 

Bundan sonra, kim ki Kıbrıslı Türkleri şamar oğlanı zannedecek, çocuk azarlar gibi azarlayabileceğini ve karşılık görmediğini zannedecek, o kişi haddini bilecek !

 

Bildiremezsek, kalbimiz kurusun !

 

Celal Özkızan