“Yola bir kez çıkmış kişi, dursa bile artık hep yolda kalacaktır.”
Oruç Aruoba
Hangi dünya görüşünde, hangi yaşta, hangi meslekte olursak olalım, yaşamımız karanlıklarla dolu da olsa, sefasını sürüyor olsak da güneşli günlerimizin, müzik, hayatımızın bir yerlerinde mutlaka vardır.
Daha minicik yaştayken çocuklarımız, onları ninnilerle uyutur, şarkılarla oyalarız.
Çalışmaktan yorulduğumuzda şen bir türküyle keyifleniriz; acılarımıza ağıt yakar, bazı ezgileri dinlerken istemsizce kederleniriz. “Esaretin Bedeli” filmini izleyenler o muhteşem sahneyi hatırlayacaktır; hoparlörlerden hapishaneye yayılan arya, birkaç dakikalığına da olsa bütün tutsakları özgürleştirme gücüne sahiptir.
Seçim zamanı akılda kalmak ya da yaptığı fenalıkları unutturmak isteyen partiler, sevilen şarkıları seçim sloganlarıyla yeniden yazar, bangır bangır çalarlar. Militarist yapılar, şövenist marşlarla çelmeye çalışır gençlerin aklını. Popüler kültür, içi boş, sahte aşk sözleriyle donatır şarkılarını… Hülasa, müzik her yerde herkesledir. Ve öyle güçlü bir araçtır ki duygudan kavrayıp insanı, akılla vardırır götürmek istediği yere… Bu yüzdendir ki Shakespeare “Bir ülkenin türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür.” demiştir.
İşte bu sözü kendine ilke edinerek,14 yıl önce yola çıkan bir müzik topluluğu Sol Anahtarı…
Genelde sanatın, özelde ise müziğin ticarileşen, “uzman”ların elinde tekelleşen, birbiriyle yarıştırılan, halktan kopuk yüksek mertebelere sıkıştırılan haline bir direniş örgütlüyorlar notalarla. İktidarın baskıcı, cinsiyetçi, gerici, doğa düşmanı vaziyetine bir karşı duruş diziyorlar portelerin arasına.
Nerede halkın haklarını aradığı bir eylem, grev, direniş varsa Sol Anahtarı sokakta oluyor, güçlünün değil haklının yanında.
Topluluğun elemanlarının başka başka meslekleri olsa da işleri güçleri müzik yapmak oluyor bir arada olunca. Böylelikle amatör ruhla profesyonel müzikalite yakalanıyor aslında.
Grubun üyelerinden Saadet Çaluda, Argasdi dergisinde şöyle anlatıyor amaçlarını:
“Müziğin kolektif bir biçimde yapılabileceğini görmek, göstermek ve bu kolektivizmden keyif almak, duygu ve düşüncelerimizi, coşkularımızı müzik aracılığıyla, birbirimizle ve dinleyenlerle paylaşabilmek başta gelen amaçlarımızdandır. Müziği, belli kalıplara bağlı kalmadan, özgürce, yaratıcılığa açık olarak üretebilmek için, kendimizi ve birbirimizi eğitmek, birbirimizi her yönüyle tanımak ve hayal ettiğimiz ilişki ve üretme biçimini müzik ile yaratmak, en güzeli de başka bir kültürü, başka bir dünya özlemini, müzik aracılığıyla topluma aktarmak hedeflerimizdendir. Baraka’nın değerlerinin insanlara bulaştırılmasında, gerek şarkıların sözlerini, gerekse müziğin yarattığı coşkuyu araç olarak kullanıyoruz. Böylece hem fikirler hem de şarkılar akıp, okyanustaki yerini bulabiliyor.”
Sol Anahtarı’nın iki albümü çıktı bugüne kadar. “Başka Bir Şarkı” ve “Kıbrıs Bizim” adlı albümlerindeki tüm şarkılar, müzik “sektör”ündeki piyasalaşmaya, ticarileşmeye inat, internette herkesle paylaşıma açıldı copyleft anlayışıyla. Çok kısa bir süre sonra dinleyicisiyle buluşacak olan yeni albümlerini, aynı derneğin üyesi olma ayrıcalığıyla sizlerden önce dinlemiş biri olarak, merak ve heyecanla bekleyin derim. Neşe Yaşın’ın duygusal şiirinden Bülent Fevzioğlu’nun gerçekçi ama yine de umutlu sözlerine; Bertolt Brecht’in verdiği ilhamdan Mustafa Tozakı’nın müziklerine; anonim Kıbrıs ezgilerinden çağdaş Yunan müziğinin en önemli bestecilerinden Manos Loizos’a uzanan bir yolculuğa hazır olun. Çünkü Sol Anahtarı “Yolda”…
Ve yürüdük; halk için halkla birlikte sanat yapma anlayışıyla, bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs umuduyla. Yürüdük; barışın öznesi olmak inancıyla, emeğin hakkını almak kararlılığıyla. Yürüdük; baskılara direnmenin coşkusuyla, aşkı örgütlemenin kalabalığıyla…
Sokakları “reddediyoruz!” diye inletenlerden, sendikasız çalıştırılmak istemeyenlerden aldık ilhamımızı. Nükleer karşıtlarıyla söyledik şarkılarımızı. Homofobiye inat “kime ne” derken, Kıbrıs ezgilerimizi de derledik eskilerden. Bu yolculukta okulumuz oldu eylemler, grevler, mahalle direnişleri; uzakları yakın etti köy festivalleri…
Şimdi, “yola bir kez çıkmış kişi, dursa bile artık hep yolda kalacaktır” diyen şaire kulak vermenin zamanı:
“Yerlerimiz hep yeni yollarımızın başları, yollarımız da hep yeni yerlerimizin sonları ola…”
Nazen Şansal
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti