8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle Lefkoşa’da, Mağusa’da ve Omorfo’da coşkulu yürüyüşler gerçekleştirildi. Omorfo’da ilki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen yürüyüşü bu yıl ikincisi takip etti ve yürüyüşün öncesinde pankartlar hazırlandı, dövizler yazıldı, bildiriler dağıtıldı… Yürüyüşün hazırlık ve organizasyon sürecine dahil olup da heyecanlanmamak elde değildi sanırım. Bağımsızlık Yolu’nun ‘kadının ve emeğin özgürleşmesi için biz sokakta olacağız sen de gel’ açık çağrısı üzerine AKDER, GÜKAD, KAYDER, KEK ve ODTÜ KKK Sosyalist Düşünce Topluluğu bu yürüyüşe destek verdi. Yürüyüş boyunca sloganlar atıldı ve emekten, eşitlikten, özgürlükten yana olan herkes olarak ‘buradayız’ dedik hep bir ağızdan.
Peki, neden 8 Mart’ta sokaktaydık?
Görünmeyen Emek Sesini Yükselt: İçinde bulunduğumuz her an ve hayatımızın her alanında karşılaştığımız gibi toplumun bizlere cinsiyetimize göre biçtiği roller vardır. Kadınsanız, sizden toplumun empoze ettiği yaşta evlenmeniz, çocuk yapmanız, hane halkına hizmet etmeniz beklenmektedir. Ev içi emek buz dağının görünmeyen kısmıdır zira herhangi bir ücrete tabi tutulmamaktadır.Temizlik yapmak, yemek yapmak, çocuk bakmak her ne kadar ataerkil düzenin kadın üzerine yıktığı görevler olarak görülse de kadının aslında böyle bir yükümlülüğü yoktur. Bırak ev işlerini marslılar yapsın, cadıysan süpürge sana kalsın çünkü dolapta zıkkımın kökü sokakta isyan var!
Öldüren Sevgi İstemiyoruz: Kadına yönelik şiddet günden güne artmakta. Dünyanın her yerinde olduğu gibi maalesef adamızın kuzeyinde de somut verilere ulaşabiliyoruz. Şiddet sadece fiziksel olarak karşımıza çıkmamaktadır. Fiziksel şiddetin yanı sıra, kadınlar evde, iş yerlerinde ve sokakta psikolojik şiddete de maruz kalıyor, sindirilmeye ve bastırılmaya çalışılıyor. Kadınların bireyselliklerini yitirmemesi ve kimliksizleştirilmemesi için eril düzenin getirdiği şiddeti kınadık.
Kadın Emek Özgürlük: İş hayatında, özellikle özel sektörde, kadınlar daha ucuz işgücü olarak görülüyor, kadınların emeği sömürülüyor ve kadınlar emeklerinin karşılığını alamıyolar. Bir kez daha özel sektörde sendikalaşmanın önemini ve zorunlu olması gerektiğini vurguladık hep bir ağızdan. Çünkü emek çok, sendika yok!
İnadına İsyan İnadına İsyan İnadına Özgürlük: Bedenlerimize, düşüncelerimize, davranışlarımıza karışmaya çalışan, benliklerimizi yok etmeye çalışan tüm gerici zihniyetlere, ve tüm gerici muhafazakar baskılara karşı, üstümüzde söz hakkı varmış gibi davranan ama aslında olmayanlara inat, sokaklarda inadına isyan inadına özgürlük diye haykırdık. Kadınlar birlik olsa dünya yerinden oynar ne de olsa!
Devletin Görevi Sığınma Evi: 8 Mart 2017’deki yürüyüşte Bağımsızlık Yolu olarak her bölgeye sığınma evi talebinde bulunmamıza ve aradan bir yıl geçmesine rağmen yetkillier bu konuda tepkisiz kalmayı seçti. Bu yılda da devletin kadına yönelik şiddet konusunda etkin tedbirler alması için sığınma evi talebimiz yineledik. Cami değil sığınma evi!
Sadece bunlar da değil! Tacizi ve tecavüzü meşrulaştırmaya çalışan gerici muhafazakar ve bağnaz yapıya isyan ettik. Adanın kuzeyinde seks kölesi olarak çalıştırılan kadınların sesiydik, gece klüpleri kapatılsın dedik. Katledilen tüm kadınlar için, kadın cinayetleri politiktir dedik. Cinsiyet farklılığından ziyade, cinsel yönelimden dolayı baskıya ve ayrımcılığa maruz kalan LGBTİ’lerin sesiydik – homofobiye ve transfobiye karşı ses çıkardık.
Rosa Luxemburg’un da dediği gibi, kadınların özgürlüğü, toplumun özgürlüğünün temelidir.
Bu mücadele, sadece yılın belirli bir gününde yani 8 Mart’ta değil, hayatımızın her alanında yer alacak ve her zaman sürecektir. Toplumsal cinsiyet eşitliği için, şiddetin her türlüsüne karşı çıkmak için ve daha eşit bir toplum yaratmak için. Haykıralım!
Seval Avkan
Bağımsızlık Yolu Üyesi