İçerisinden geçtiğimiz bu salgın sürecinde en çok konuşulan sektörlerden biri de turizm sektörü oldu, hala daha konuşulmakta. Ülkeye ve turizm emekçilerine etkilerini kronolojik incelemek istedik. Mart ayında hepimizin bildiği üzere Covid 19 virüsüne karşı kapanma tedbiri alındı. Uçaklar durduruldu, lokantasından oteline bir çok işyeri tatile çıkarıldı. İlk haber Kaya Palazzo’dan geldi; 65 işçi durduruldu. Bunu fırsat bilen diğer hotel yönetimleri; ‘sizi işten durdurmuyoruz ama maaş da ödemeyeceğiz’ açıklamasını yaptı çalışanlarına. Üstelik bu açıklama yazılı bir şekilde internete de yansıdı. İşten durdurulmaktansa, maaşsız kalmayı yeğleyen işçiler seslerini çıkaramadılar.Tabii ki her daim sermaye yanlısı olan devlet yasal olmayan bu açıklamalar,kararlar karşısında sessiz kalmayı tercih etti.Üstüne üstlük haklarını korumakla ilgili herhangi bir adım atmak yerine yaptıkları açıklamalarla bir darbeyi de onlar vurdular turizm işçilerine. Başbakan Ersin Tatar’ın 25 Mart 2020’de ilk yayınlanan ekonomik tedbir paketinde turizm çalışanlarına yer verilmemesi hakkında; televizyonda yaptığı açıklamadan anlaşılan; ‘hiçbir şeye faydaları yok,zararları var zaten’di. Programa bağlanarak yaptığı konuşmada sarfettiği sözler; ‘asgari ücret aldıkları için vergi ödemezler,yatırılan sigorta primlerinin karşılığında 3 çocuğunu benim okuluma gönderir, hastahanemi kullanırlar’şeklindeydi. Hükümetten gelen bu açıklamalar ve kararlar karşısında sormak istiyoruz; yasal çerçevede çalışma izinleri ile getirtilen emekçilerin ne yaptığı şimdi mi geldi aklınıza? Turizm sektöründe çalışan emekçilerin vatandaşlıkları, kimlikleri sizi bu kadar etkiliyorsa neden yasal yaptırım uygulayıp kontrol altına almıyorsunuz? Ne kadar kontrol, ne kadar yasa olursa o denli sermayenin işi yokuşa sürülüp, karşıtarafa alınır tabii.Oysa böyle bir durum katiyen istenilmez.Sermayeye hiçbir koşulda dokunulmaz,hatta teşvik verilir, ceremesini de işçi çeker. İşvereni tarafından işten çıkarılır, patronları tarafından ödenmez, devlet tarafından asgari ücret aldıkları için aşağılanır, haklarında ırkçı söylemlere varan açıklamalar yapılır, vatandaş olmasa dahi yasa gereğince hakkı olan; sağlık,eğitim gibi temel haklarıfazla görülür.Daha sonra genişletilen ekonomik pakette otel çalışanlarına 1,500 TL, casino çalışanlarına 800 TL maaş katkısı yapılacağını bildirdiler. Devlet tarafından yapılan katkı ne kadar olur olsun işverenin bu miktarın üzerini tamamlayıp işçisine tam maaş ödemesi gerekiyordu. Yarım maaş ödenmesi, ilgili iş yasası uyarınca sadece Mart ayı için geçerliydi.Daha sonraki aylar içinse işverenin devlet para veriyor zaten benim maaş ödemem gerekmiyor sonucunu çıkarmaması lazımdı, zaten bu yasal değildir. Konuyla ilgili daha ayrıntlı bilgiyi altta linki verilen yazıda da okuyabilirsiniz.
Turizm sektörünü yaklaşık iki buçuk aylık sürenin sonunda açmaya karar veren devlet, ülkeye seferleri açsa da artan vakalara tedbir amaçlı herhangi bir alt yapı oluşturamadı. Çarpık düzenine bir yenisini daha ekleyip pandemi hastahanesini dere yatağına kurmaya başlamaktan öteye gidemedi. Sonuç ortada; 26 Ağustos itibari ile pozitif vakanın 19’lara ulaştığı durumumuzun gün geçtikçe kötüleşecek, hükümet ise hala karantinasız girişler engellensin çağrımıza kulaklarını tıkamakta. Pandemi hastahanesi açılıp aktif bir şekilde faaliyet gösterecek duruma gelene kadar karantinasız girişlerin durması gerekiyor. Bunu söylerken şunu da söylemek istiyoruz; bu olurken turizm emekçilerinin hakları da yenmemeli. Devlet katkısının üzeri patron tarafından tamamlanıp işçisine tam maaş ödemeli, bu da ilgili bakanlık tarafından kontrol edilmelidir. En fazla bulaşma riski taşıyan sektörlerden birinde çalışan turizm emekçileri de içinde bulundukları durumun şüphesiz farkındadırlar. Peki turizm emekçisi kardeşim haftasonları çalıştığın için bire bir buçuk, bayramlar, yılbaşları, resmi tatillerde çalıştığın için bire iki ödenmen gerektiğinin, bunun da yasal hakkın olduğunun farkında mısın? Peki ya 5 yıldır aynı iş yerinde çalışıyor olsan da, 10 yıldır çalışıyor olsan da akıbetininişverenin iki dudağı arasında olduğunun?İkinci bir dalga gelir veya karantinasız girişler engellenir de işyerin tekrar kapanırsa eğer; işverenin seni işten durdurabileceğini, maaşını ödemeyeceğini devletin de duruma göz yumacağını, mağduriyetine mağduriyet ekleyeceğini biliyorsun artık. Üç ay ötelediğin ev borcun, araba kredini ne kadar erteleyebilirsin ki? Peki devlet eliyle desteklenen mevcut koşullarda ayda 5 gün, belki 10 belki 15 gün çalıştırıldığın,yasal olmamasına rağmen gittiğin güne göre ödendiğin maaşın ev kirana, borçlarına,aylık ihtiyaçlarına,çocuklarının masraflarına yetiyor mu? Yıllardır işveren tarafından eksik yapılan devlet tarafından da göz yumulan yatırımlarının hesabını kim soracak?Dememiz o ki gel birlikte mücadele edelim, devlete karşı, işverene karşı, bu kapitalist düzene karşı! Her zaman savunduğumuz özele sendika talebini birlikte yükseltelim, turizm çalışanlarının sendikasız çalışması yasaklansın! Korkma turizm sektörü birlik olduğu takdirde binlerce emekçi yanında, sahi zincirlerinden başka kaybedecek neyin var ki?
Nevra Halil
Bağımsızlık Yolu Üyesi