Biri parti tüzüğünde “sosyalizm” yazan, reel sosyalist dönemin uydularından, Sovyetik bloğun çökmesinden sonra ABD-AB çizgisinde salınan, ekonomik akıl! gereği neoliberalizm kurallarına harfi harfine uymaya çalışan, sol gösterip hep sağ vuran bir parti.
Diğeri kktc dediğimiz garabeti yaratan, şükrancılığın, ganimetçiliğin, rüşvetin, insan kayırmacılığının, sığ siyasetin, tüm ötekilere karşı düşmanlığın vücut bulduğu bir parti.
Bu iki parti yıllarca birbirlerini düşmanlaştırıp, o düşmanlaştırma üzerinden kendilerini var ettiler. Tüm siyasi söylemleri diğerinin zıttı olarak şekillendi. Ancak gün geldi Sinan Dirlik’in deyimiyle “Şeytanla yatağa girildi”.
Şimdi tüm yüzler gülmekte. CTP bürokratları hep bir ağızdan “Daha iyisi vardı da biz mi yapmadık?” diye soruyorlar. Kime? Kendilerini seçen ve meclise gönderen halka. CTP genel sekreteri ilkesizliğin en uç noktasına gelen partisini savururken “UBP ile koalisyon ilkeler üzerine kurulacak” diyor. Velhasıl bürokratların demagoji ustası olduklarını bir kez daha kanıtlıyorlar.
Aslında bu iki partinin koalisyonunu tanımlayacak iyi bir biyoloji kavramı var: Simbiyoz. İki organizmanın tek bir organizma gibi hareket etmesi anlamına geliyor. Neden simbiyoz? Çünkü son on yıla bakıldığında UBP ve CTP’nin birbirinin devamı sayılacak hükümetler kurduğunu görüyoruz. Örneğin biri Göç Yasası’nı getirmiş, diğeri de meclisten geçirmiştir. Biri KTHY’i iflasa sürüklemiş, diğeri kapatmıştır. Biri özelleştirmelerin yolunu açmış, diğeri özelleştirmiştir. Bu nedenle iki parti arasındaki düşman ilişkilerin aslında danışıklı dövüş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kaldı ki özellikle ekonomi konularında UBP’li eski bir bakanın, CTP’li genç milletvekiline övgüler dizerek “Bravo” dediğini de duymuşluğumuz vardır.
Tüm bu nedenlerden dolayı ayrı olarak aynı şeyi yapan iki organizma doğaları gereği birleşerek simbiyoz oluşturmuşlardır. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Bu memleketin devrimcileri yıllardır CTP’nin sosyalizm maskesi ardına gizlenmiş gerçek yüzünü ifşa etmek için uğraşmaktadır. Artık buna pek gerek kalmamıştır. CTP kurduğu koalisyonla kendini afişe etmiştir. Bizi de uğraşmaktan kurtarmıştır. Kendisine teşekkür ederiz!!!
Gelelim UBP’ye. CTP-DP koalisyonu döneminde hiçbir ciddi muhalefet yapmadan ve üstelik cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklediği adayın açık yenilgisine rağmen düşman kardeşi sayesinde yine iktidar ortağı olmuştur. Toplumsal bellek UBP dönemlerinin ekonomik yıkımla, açık ve örtük faşizmle, asimilasyon politikalarıyla dolu olduğunu unutmamıştır. Bu nedenle önümüzdeki süreç sokak dahil tüm yaşam alanlarında keskin bir muahalefetin örülmesi gereken bir süreçtir. Muhalefetin diğer bir olası odağı da cumhurbaşkanlığı makamıdır. Mustafa Akıncı, seçimden önce vaadettiklerini yerine getirmek için ciddi bir fırsat yakalamıştır. Bu nedenle kendi muhalefetimizi örerken, bir gözümüz de Akıncı’nın önüne gelen yasalara göstereceği tepkilerde olacaktır. Çünkü o yasalar açıktır ki halkın çıkarına değil egemenlerin ve sermayenin çıkarına yasalar olacaktır. Tetikte bekleyeceğiz.
Fatih Bayraktar