Baraka olarak, 7 Nisan 2013 LTB Belediye Meclisi seçimleri için Merter Refikoğlu arkadaşımızı aday gösterdik. Aynı zamanda da, Belediye Başkanlığı’nda halkımızı sol güçlere destek vermeye çağırdık, çağırıyoruz…
Şimdilerde bazı yerlerde bu duruşumuza dair yanlış bilgilere dayalı söylentiler dolaşıyor. Deniliyormuş ki; “hani bunlar Boykot’çuydu, hani bu ülkede seçimlere girilmesine karşıydılar, şimdi ne oldu da seçime giriyorlar?”
Baraka geçmişinde hiçbir zaman boykotu savunmamış, boykot çağrısı yapmamış, bir seçimlik veya genel bir boykot siyaseti takip etmemiş üstelik 2009 Genel Seçimlerinde de “boykot” çağrısı yapan siyasal partiyi eleştirmiştir. Bu yüzden Baraka’yı “kendisi ile çelişiyor” diye eleştiren bu iddia tamamen kulaktan dolmadır.
2001 yılında kurulan Baraka aktif olmaya başladığı 2003 yılından itibaren küçük ve etkisiz bir yapı olarak seçim süreçlerinde kimsenin ilgisini çekmemişti. Açıkçası biz de bu “merak edilmemenin” avantajını kullanarak, 19 Nisan 2009 Genel Seçimleri’ne kadar hiçbir seçimle ilgili hiçbir açıklama yapmadık. Resmi veya fiili hiçbir tavır takınmadık…
19 Nisan 2009’a kadar yapılan iki Genel Seçim, bir Referandum ve bir Yerel Seçim’de Baraka adına takınılmış hiçbir tutum yoktur. 2009 Genel Seçimleri’nde Baraka’nın halka çağrısı BKP-Yasemin ittifakına destek verilmesi yönündeydi. Aynı dönemde boykot kampanyası yürüten YKP ile de ideolojik temelde bir tartışma içine girdik. Bugün YKP’nin 2009’a göre daha olumlu bir noktada olduğunu görmek de bizi sevindirmektedir.
18 Nisan 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, içinde Baraka, YKP ve KTÖS’ün de bulunduğu örgütler; EROĞLUNA OY YOK sloganını yükseltti. Bunun için gazetelere ortak ilanlar verildi. Mesela YKP’nin bunun yanında “BOYKOT” çağrısı da oldu ama KTÖS ve BARAKA’nın böyle bir çağrısı olmadı. Sırf bu yüzden 2010 yılında Baraka’yı Talat’ı desteklemekle suçlayanlar da oldu. Ancak boykotçu olduğumuzu iddia eden çıkmadı…
Gene 2010 yılının 27 Haziran günü gerçekleşen yerel seçimlerde de Baraka, boykot siyasetine yanaşmadı. Bu seçimlerde sloganımız “Cemal Bulutoğluları’na Oy Yok” şeklindeydi. Bunun iki nedeni vardı birincisi UBP’nin her yerde yükselen hegomonyasına karşı durmak, ikincisi de Bulutoğluları’nın olumsuz icraatlarının karşısında tavır takınmaktı.
O günden sonra gerçekleşecek ilk seçim de önümüzdeki 7 Nisan 2013 Lefkoşa seçimidir. Görülebileceği gibi Baraka’nın “geçmişte boykotu savunup, şimdi ise bununla çeliştiği” yönündeki dedikodu tamamen asılsızdır. İsteyen herkes gerekli bilgilere gazete arşivlerinden ulaşabilir.
***
Kıbrıs’ın kuzeyinin işgal altında olduğu ve bu nedenle de işgal altında seçimlere girmenin yanlış olduğu yönündeki sav ise bambaşka bir tartışmanın konusudur. Ancak çok kısa bir şekilde buna yanıt vermem gerekirse; genel olarak parlamentoya veya belediyeye; kısacası seçimle girilecek makamlara olumlu anlamlar yükleyenler için ülkedeki anti-demokratik durumlar veya işgal koşulları seçimlere girmemenin nedeni olabilir.
Devrimciler ise burjuva parlamentosunu her zaman “domuz ağılı” olarak nitelemiştir. Bu meclis ister Genel isterse de Yerel Meclis olsun; ister Kıbrıs isterse de Almanya’da olsun böyledir.
Devrimciler mümkün olan her yerde egemenlere sorun çıkarır. Lisede, üniversitede, iş yerinde, köyde, evde, sokakta, mecliste ve hapiste…
Meclis’e seçilerek burada halka hizmet vereceğini söyleyenler açıkça yalan söylemektedirler. Hayat sokakta değiştirilir ve değişimin öznesi de her zaman halk olmuştur.
Meclis için yapılan seçimlerde veya meclisin içinde halka yapılabilecek en iyi hizmet; egemenlere sorun çıkarmaktır…
İşte Barakacı devrimciler de bunun için adaydır: Sorun çıkarmak için, baş ağrıtmak için…
İşgal altındaki bir coğrafyada veya kusursuz bir burjuva ülkesinde olmamız bu bakımdan bir şey değiştirmez.
LTB Belediye Meclisi’ne aday gösteren Baraka, halka çok net bir mesaj veriyor: Bu güne kadar seni görmezden gelenlere, kapalı kapılar ardında senin kaderin ile ilgili pazarlılar yapanlara gönül rahatlığı ile “hayır” mı demek istiyorsun…
İşte bunun için bir fırsatın var: Mühürünü kır ve sokağı tercih et…
Bu makale 6 Mart 2013 tarihinde Afrika gazetesininde yayınlanmıştır.
:”\�sN� � ,”serif”; mso-fareast-font-family:”Times New Roman”‘>
İşte bu yüzden kırın diyoruz mühürlerinizi!
Lefkoşa ve tüm Kıbrıs bizim demek için tercihinizi kullanın.
Özgürlüğe giden yolda birlik ve dayanışma gerekir demek için tercihinizi kullanın.
Kullanın tercihinizi ve gösterin bir halk olduğumuzu, var olduğumuzu ve var olacağımızı.
Kullanın tercihinizi ve onurunuza sahip çıkın.
Kırılan mühürler yarın kırılacak zincirlerin habercisi olacak.
Haydi!
“Önce kendi içinde başlat isyanını. Atar damarlarından kılcallarına kadar, basıncaya kadar onur sokağındaki polis karakolunu, en son kaldırım taşını da atıncaya kadar hücrelerinin, vali konağına çekinceye kadar yüreğinin kızıl bayrağını.”*
*Şiirler, Kıbrıslı şair Aydın Adamoğlu’na aittir.
Bu makale 5 Mart 2013 tarihinde Afrika gazetesininde yayınlanmıştır.
Münür Rahvancıoğlu
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.