Sol eğilimli Penguen’in bu haftaki kapağı birçok açıdan manidar. Öncelikle seçimde beklediğini bulamamış ve halkına küsmüş tipik politikacı refleksi seziliyor kapakta. Diğer yandan cinsiyetçi bir gönderme de bağır bağır bağırmakta. Ancak en çok ihtiyaç duyulan özeleştiri ne yazık ki ortalarda görünmüyor; şimdilik.
Belki de en yerinde yorum şu olurdu seçim sonuçlarına dair: “Gerçek dünya, sanal dünyayı yendi.” Evet sanal ortam, sosyal paylaşım siteleri örgütlenmeyi kolaylaştırıyor ancak aynı zamanda insanla temas edildiği oranda bu örgütlenmenin başarılı olabileceğini gözden kaçırmamak gerek. Ben de dahil birçok insan eleştirel sosyal paylaşımların patladığı dönemlerde iktidar yıkıyor yanılgısına kapıldık. Evet, sanal ortam iktidarı sallayabilir ama yıkamaz. Yıkım ancak gerçek hayatta yüz yüze ilişkiler ve etkileşimler sonucu olabilir. Bu anlamda kendisine Sosyalist diyen oluşumların yine ve yeniden halkların hayatlarında ne kadar var olduklarını sorgulamaları gerek.
Özeleştiri verme boyutunu geçersek, seçim sonuçları olmayan değil olan üzerinden de okunabilmeli. Merkez sol bile sayılamayacak CHP’yi çıkarırsak, BDP 66, TKP 1, ÖDP 1 belediye almış. BDP yerel yönetimlerde gittikçe deneyimli olmaya başlayan bir parti. Tabii ki bu deneyimde partinin öncülleri olan HADEP/DEP/ DEHAP dönemlerini unutmamak gerek. İlerici Kürt halkının da desteğiyle BDP’nin önümüzdeki dönemlerde yerel yönetim düzeyinde daha da güçleneceği öngörülebilir. Kaldı ki BDP yukarda belirtildiği gibi doğrudan halka temas eden bir parti. Bu anlamda da kazandığı başarı tesadüf değil. TKP ve ÖDP’nin önündeyse Sosyalist belediyecilik için ciddi bir sınav dönemi var. Bu sınavda başarılı olunması kritik çünkü bir sonraki seçimde Sosyalist partilere verilen oylar büyük oranda bu başarıyla ilişkili olacak.
Türkiye’nin yerel seçimi bitti. Sırada Kıbrıs’ın kuzeyindeki yerel seçimler var. Her ne kadar ayrı coğrafyalardan, ayrı politik koşullardan bahsetsek de Türkiye’deki seçim biz devrimciler için analiz edilmesi gereken sonuçlar sunmalı. Öncelikle halkın içinde olduğumuz sürece kazanabilme ihtimalimiz olduğunu kabul etmeliyiz. Eskilerin “Tatlı su devrimciliği” şimdilerde “Facebook/Twitter devrimciliğine” evrilmiş durumda. Sanal ortama hapsolmuş devrimci tavırların çok dar bir kitleye hitap ettiğinin, aynı zamanda çok da samimi olmadığının farkına varılması gerek. Bunun ötesinde hala daha vakit varken mümkün olan en geniş halk muhalefetinin oluşturulması da kritik. Ne yazık ki hal buyken bazı sol örgütler yoldaşlarını karalamaya ve “Ben zaten dipteyim. O yüzden yalnız kalmayayım başkalarını da dibe çekeyim.” tavırlarıyla hareket etmeye devam etmekte.
Yerel seçimler birçok açıdan milletvekili seçimlerinden daha önemli. Öncelikle belediyeler doğrudan demokrasinin gerçekleşme olasılığının daha yüksek olduğu yerler. Dahası yerelden genele bir değişimin tetikleyicisi olabilecek potansiyele sahipler. Bu nedenle devrimcilerin parlamenter sistemle aralarına koydukları anlaşılır mesafe belediyeler için çok da söz konusu değil. Bu bağlamda hangi coğrafyada olursa olsun yerel yönetimlerde söz sahibi olmayı hedefler arasına koymak devrimci bir tavır sayılabilir. Ancak yukarda söylenenleri akılda tutmakta yarar var. Gerçek hayatta halkın içinde olmak, halk için var olmak söz sahibi olmanın ön şartı. Yoksa Penguen dergisinin kapağındakine benzer kapakları birkaç ay sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde görmek oldukça olası.
Fatih Bayraktar
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.