Bağımsız Belediye Meclis Üyesi adayı Merter Refikoğlu, Türkiye’de yayınlanan muhalefet.org isimli sitede yer aldı. Okumak için tıklayınız
Baraka: Ankara Değil Lefkoşa Diyen Bir Sokak Muhalefeti İçin
“Lefkoşa Türk Belediyesi’nin uzunca bir süredir içine girdiği mali kriz sonucunda bilindiği gibi belediye için bir erken seçime gidiliyor. Belediyenin mali açıdan iflas eder duruma gelmesi çalışanların aylarca maaş alamamasına sebep olmuş, belediye çalışanlarının grev ve eylemleri gündemden düşmemişti. Bunun sonucunda hükümet partisi Ulusal Birlik Partisi’nden belediye başkanı olan Cemal Bulutoğluları ve 22 belediye meclis üyesinden 15’i istifa etmişti. UBP’ye mensup 7 belediye meclis üyesi ise hala belediye meclisi koltuklarında oturmaya devam ediyor.
Baraka Kültür Merkezi olarak bizler, yaşanan bu istifaların ardından gerçekleştirilmesi kararlaştırılan seçimlere yönelik sol yapılara bir çağrıda bulunduk. Solun tüm renklerine yaptığımız çağrı ve gerçekleştirdiğimiz toplantılarda, sağa karşı güçlü bir cevap verilmesi için solun ortak bir aday çıkartması gerektiğinin altını çizdik. Maalesef bu amacımızda başarılı olamadık ve her sol yapı ayrı bir başkan ve meclis üyesi adaylarıyla seçime girme kararı aldı. Baraka olarak bizde belediye meclisi için bağımsız bir aday çıkarma kararı aldık ve adayımızı Merter Refikoğlu olarak belirledik. Bu karar aynı zamanda solda bir araya gelemeyen yapılara yönelik de bir mesaj. Baraka’nın adayı Merter Refikoğlu sadece sağ çevrelere rahatsızlık veren bir meclis üyesi adayı değil aynı zamanda solda sağa karşı birleşme yetisini gösteremeyen sol çevrelere karşı birlikteliği savunanların ifadesi.
Bir Baraka Aktivisti olan Merter Refikoğlu bir kitapevinde editör olarak çalışmaktadır. Asıl mesleği şehir plancısı olan Refikoğlu, yayıncılıkla da uğraşmakta ve tiyatrodan şiire kadar birçok farklı sanatsal üretimin içerisinde aktif olarak çalışmaktadır.
Baraka, ortaya koyduğu tüm eylemliliklerde “halk için halkla birlikte” anlayışı çerçevesinde hareket eden bir örgüt. Bu anlayışı belediye seçimlerinde de sürdürüyoruz. Belediye meclisi için bağımsız bir aday çıkarırken iki noktayı ön plana çıkardık.
Birincisi; biz belediye meclisine girebilirsek halkın gözü kulağı olabilmek çalışacağız. Bir belediye meclis üyesi tek başına belediyenin yönünü tayin etmek için yeterli olamayacaktır doğal olarak. Ancak bu kişi belediyede alınan halk karşıtı karar ve uygulamaların teşhiri, halkın lehine politikaların uygulaması için elinden geleni yapacaktır. Özeleştirmelerden belediye imkanlarının yandaşlara peşkeş çekilmesine, çalışanların haklarının gasp edilmesinden halkın karar alma mekanizmalarından uzak tutulmasına kadar her türlü halk aleyhtarı politikalara karşı halkın haklı sesini yükseltecek ve bu mücadeleyi sokaktaki mücadeleyle birleştirmek için çalışacaktır. Sermayenin değil halkın ve ötekileştirilen kesimlerin talepleri belediyenin gündemine taşıyacaktır. Bu yüzden biz peşinen şunu söylüyoruz. Biz belediye meclisinde arıza çıkarmak egemenlerin huzurunu kaçırmak için seçimlere giriyoruz.
Öne çıkardığımız ikinci ve kampanyamızın ana çerçevesini oluşturan nokta ise sadece Lefkoşa Belediyesi için geçerli olan bir olgu değil genel olarak Kıbrıs’ın kuzeyinin bütününde var olan tahakkümle ilgili. Kıbrıslı Türkler yıllardır Türkiye Devleti’nin tahakkümü altında bulunuyor. Belediyelerden hükümete kadar her türlü kurum ve alanda TC ve işbirlikçileri aracılığıyla yaratılan bu tahakküm bugün belediyenin içine sokulduğu çıkmazda da büyük pay sahibi. Dolayısıyla bizim için girdiğimiz bu seçim süreci, AKP’ye ve gelmiş geçmiş tüm Ankara hükümetlerine karşı sesimizi yükseltmenin de bir aracı.
Bu yüzden seçim sloganlarımızda şunları söylüyoruz: Mührünüzü kırın ve Refikoğlu’nu destekleyin. “Çünkü o Ankara için en kötüsü” ve o “Ankara değil Lefkoşa” diyen kesimlerin sesi. Ankara’ya karşı verdiğimiz mücadelenin bir parçası olan bu seçim süreci, gücünü egemenlerden değil sokaktan alan devrimci bir mücadelenin parçası. Nihai olarak bir çözüm değil ancak sokağa yansıyan tepkinin büyütülmesine yönelik somut bir adım. İşte bu yüzden “bugün kırdığımız mührümüz yarın kırılacak zincirlerimizin parçasıdır” diyoruz. Biz halkı sadece oy kullanmaya değil, sokağın tepkisini sandığa sandığın tepkisini sokağa taşımak için mücadeleye çağırıyoruz.
Seçimlerin sonucu ne olursa olsun esas önemli olan seçim günü olan 7 Nisan’ın ertesi günü sokağın mücadelesinin ne durumda olacağıdır. Bundan dolayı Baraka’nın meclis üyesi adayının alacağı desteğin kazanmaktan da öte sokak muhalefetini büyütmeye yönelik bir adım olduğunu vurgıluyoruz.”
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.