Polis Örgütü (Kuruluş,Görev ve Yetkileri) Yasası, çok da gür benim saçım diyor en yüksek oktavından.
Korurmuş, kollarmış, yancılık da yapmazmış; canımız malımız ve dahi huzurumuz güvence altındaymış.
Yasa yapmak zor değil, yazmak hele iş midir? saçlarının gürlüğü şapkacık düşüncedir.
Halk yasal haklarının gaspedilmek üzere olduğunu düşündüğünde; bu gaspın engellenmesi ve hakkın vuku bulması için zihninde oluşan ilk resim polistir. Polis örgütünün de bunu görev bildiği ilgili yasada yazılıdır. http://www.polis.gov.ct.tr/yasa/51-1984.pdf (Madde 8).
Gel gelelim bu günlük hayat pratiğinde karşılığını bulmamaktadır. Bir kaç gün önce, anayasanın kendilerine verdiği kıyılara ulaşma hakkını somutlaştırmak isteyen bir grup yurttaşa, “büyük sermaye” Cratos Otel, yönetici ve çalışanları olmak üzere vücutlarını kullanarak set oluşturup engel olmuştur. Bunun üzerine yurttaşlar da “gür saçlıyı” arayıp, ondan haklarını kullanmalarının sağlanması hususunda yardım talep etmişlerdir.
Yasaların öngördüğü şekilde halkın malını ve huzurunu korumak yükümlülüğündeki “gür saçlı”, bir takım üstlerine ve başka mercilere de danıştıktan sonra, bırakın hakkın yerine gelmesini sağlamayı bilakis sermayeden yana saf tutmuş, neo-liberal uygulumaların şampiyonu ve koruyucusu hükümetlerle adeta yarışmak niyetinde olduğunu göstermiştir. Polis emekçisinin verili koşullarda; yani sivil otoriteye bağlı olmadan, yasaya ters düşen emirlere karşı durma aralığı ütopik bir zeminde oturmaktadır. Hem sendikal örgütlenmeden yoksun oluşu hem de hiyerarşik bir yapılanma olan askeri otoritenin karar ve yetki alanı dahilinde bulunması, eleştirel algı açıklığını ve halktan yana pratikler geliştirme aralığını sıfıra yakın tutmaktadır. Bu bağlamda polis örgütü derhal sivil otoriteye bağlanmalı, sivil/siyasi otoriteler geçici 10. Maddeyi kılıf olarak kullanmaktan imtina etmelidir. Defahatle tahlil etmenin sonucunda sabittir ki; bahsi geçen madde polisin sivil otoriteye bağlanmasına yasal bir engel oluşturmamaktadır. Siyasi irade noksanlığı bu gerici pratiğin müsebbibidir. Bunun yanında; emekçinin yasaya aykırı nitelikte verilen emirleri ifa etmeyi reddetme aralığının genişlemesi, sendikal örgütlülükten geçmektedir. Sendika bu ve benzeri hallerde, emekçinin güvencesi olacak, onu hukuk dışı yaptırım ve davranışlara maruz kalmaktan koruyacaktır. Ayrıca bu satırların yazıldığı gün, bugün, bir polis emekçisi motorsiklet üzerindeyken talihsiz bir kaza geçirmiştir. Ne acıdır ki koruyucu ve /veya darbeyi önleyici hiçbir ekipmanla donanmış değildi ve takdir edersiniz ki, bundan ötürü almış olduğu hasar böyle bir durumda olması gerekenden çok daha fazla olmuştur. Polis emekçilerimizin iş güvencesi ve iş güvenliğinden yoksunluğu da sendikasızlığın diğer bir vahim sonucudur.
Somut koşullarda bu devlet temelini halktan almaktadır ve/veya almalıdır. Bu devletin hiçbir kurumu halka karşı adım atmamalıdır. Bu adımlar geldikçe, bizim de fikriyatımız kirli ilişkilerin sorgulanması yönünde algılar geliştirmeye devam edecektir. Yetmiyor işte görüyorsunuz yazması da yapması da yasanın. An geldi DÜŞTÜ ŞAPKA, KEL GÖRÜNDÜ.
Not: Bizim kavgamız, ihtilaflı olduğumuz gerek kamu gerek özel sektördeki emekçilerle değil, emeği ve halkı sömürmek şiarını edinmiş düzenle ve onun egemenleriyle/işbirlikçileriyledir.