Evrensel Hasta Hakları Derneği geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yazdığı bir ileti gerekçe gösterilerek tutuklanan diyaliz ve böbrek hastası ve genel olarak tutuklu ve hükümlülerin hasta hakları ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyle:
Evrensel Hasta Hakları Derneği olarak bizler 2002 yılından beri, yasallaşması için çaba sarf ettiğimiz 14 temel hasta hakkının bir çoğunun tutuklu ve hükümlüler açısından ihlal edildiğini, tutuklu ve hükümlülerin gerekli sağlık hizmetlerinden düzenli bir şekilde yararlanamadığını kaygı içerisinde takip etmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde sosyal medya iletisi gerekçe gösterilerek tutuklanan diyaliz ve böbrek hastasının kelepçeli bir şekilde derdest edilmesi, ardından hastaneye götürülüp “ ilgili doktor yok” denilerek hücreye konulması, tutuklu ve hükümlülerin hasta haklarının ihlal edildiğinin en son örneğidir.
Ağır hastalığı olan bir kişinin kelepçelenerek tutuklanması ve tedavisinin aksamasına neden olabilecek şekilde hastane yerine sağlıksız koşullarda 24 saatten uzun bir süre hücrede tutulmuş olması asla kabul edilemez. Ülkemizde gerek polis merkezlerindeki tutukluluk koşulları, gerekse de cezaevi koşullarının insan hakları ile bağdaşmayan standartta olduğu defalarca raporlanmıştır. Mülteci Hakları Derneği’nin mültecilerin karşılaştığı koşullar ile ilgili 2018 yılında yayınladığı rapor genel olarak alıkonulma koşulları ile ilgili birçok tespiti içermektedir.
Mevcut alıkonulma koşulları birçok hak ihlaline yol açıyor
Buna göre bir tutuklu hasta olmasa bile, maruz bırakıldığı sağlıksız tutukluluk ve gözaltı koşulları BMİşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme’sine göre işkence kapsamına girebilmektedir.
Şöyle ki ülkemizde polis merkezlerinde tutukluların bekletildiği hücreler asgari hijyen koşullarını bile sağlamamaktadır. Yeme-içme ve özbakım ihtiyaçlarını karşılayamayan, gün ışığı ve havalandırmadan mahrum bırakılan tutuklular sağlık açısından risk oluşturan bu şartlarda hasta haklarından mahrum bırakılmaktadır. Hele de ağır hastalığı olan bir kişinin bu şartlarda tutuklu kalması insan haklarına doğrudan aykırılık içermektedir.
EHHD olarak yürüttüğümüz Hastanın Sesi II projesi kapsamında yapılan ve merkezi cezaevinin hasta hakları açısından incelendiği araştırma sonucunda cezaevinde hasta haklarının neredeyse bütününün ihlal edildiğini ve oradaki yoğun popülasyonun ‘Koruyucu Önlemlerin Alınması Hakkı’ ve ‘Güvenlik Hakkı’nın ciddi bir biçimde ihlaline yol açtığı tespit edilmiştir. Bunun yanında, mevcut koşulların mahkumların en temel hakkı olan ‘Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı’nın da sistematik olarak ihlaline yol açtığı ortadadır.
Hasta hakları ırk, yaş, cinsiyet, sosyal sınıf, ve yasal durum gözetilmeden her bireyin hakkıdır. Hak ihlaline uğrayan her kim olursa olsun mağdur durumundadır ve hakları gözetilmelidir.
Merkezi cezaevi şartları Anayasaya aykırılık içeriyor
170 mahkum kapasiteli cezaevinde 600’ün üzerinde mahkum insani olmayan ve her türlü hastalığa davetiye çıkaran bir ortamda yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Devlet temel hak ve özgürlükleri ihlal etmemek ve bu hak ve özgürlükleri korumak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Anayasanın 45. maddesinde herkesin sağlıklı yaşam hakkına sahip olduğu belirtilerek insanların hayatlarını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmelerini sağlamak devlete bir yükümlülük olarak yüklenmiştir.
Tedavi ve sağlık hakkı hapishanelerdeki mahpusları da kapsayacak şekilde, 2015 tarihli Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları), 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır. Ayrıca Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği hapishanedeki mahpusların, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
EHHD olarak gerek tutukluların gerekse de cezaevindeki mahkumların sağlığından birinci derecede devletin sorumlu olduğunu hatırlatır ve bu sorumluluğun hiçbir bahane gözetilmeksizin yerine getirilmesi elzem olduğunun altını çizeriz.