Bakanların makam aracı olarak aldığı yeni araçlar geçen haftadan beri gündem olmayı sürdürüyor.
Devletin sağlamakla yükümlü olduğu hizmetlerde onlarca sorun ve eksiklik varken, halkın alım gücü günden güne azalırken, hükümetler kemer sıkma politikalarını her yıl acımasıca uygulayıp üstüne alay eder gibi fedakarlık çağrısı yaparken, “çok mühim” icraatlar peşinde koşan bakanların 2 milyon TL’ye yeni Mercedesler almaları doğal olarak halktan büyük tepki çekti.
Özellikle sosyal medya tepkilerin yükseldiği yer olurken, tepkilerin artması üstüne Serdar Denktaş bir açıklama yayınladı ve makam araçlarına 2 milyon TL harcanmasını savundu.
Denktaş özet olarak; “Bu arabalar kişilere değil, devlete aittir ve boşa harcama yapıldığını düşünmediğini” söyledi.
Bu konu ister istemez sağ ve sol siyasetlerin devlete yönelik bakışına bir örnek oluşturdu.
Devlet sağ siyaset için nedir, sol için nedir?
Sağ için devlet çoğunlukla duygularla bağlanılması gerekilen bir olgudur.
Halkın ne kadar faydasına işler yaptığından bağımsız bayrağıyla toprağıyla kutsal bir varlıktır.
Halk kendine hiçbir faydası olmasa da devleti için canını dahi verebilmelidir.
Bu yüzden devlet adına yapılan her icraat da sorgusuz sualsiz desteklenmelidir.
Denktaş Mercedeslerle ilgili ne dedi?
“Bu araçlar devletindir.”
Yani kutsal ve yüce devletin malıdır.
Şimdi soyuttan somuta geçelim.
Yüce devlete alınan bu Mercedeslerin devlete mutlak bir inançla bağlanması salık verilen halka faydası nedir?
Koca bir hiç!
Yapılan bir çok icraat için de bu durum böyledir.
“Kutsal devlet” söylemi üstünden kesesini doldurmak, yandaşları zengin etmek sağın işidir.
Peki; solun devlet yönetiminden anladığı nedir?
Sol, devleti mevcut sınıfsal ilişkilerden bağımsız düşünmez ve devleti mümkün mertebe halkın, emekçilerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde dönüştürmeye çalışır.
Yani halkın yönetime katılımını arttırmaya ve devletin halka sunmakla yükümlü olduğu hakları kamusallaştırmaya çalışır.
Sol, eğitimin, sağlığın, barınmanın, ulaşımın vb. hakların mümkün mertebe en ulaşılabilir şekilde devlet tarafından halka sunulması, devlet yönetiminin 5 yıllık bir zamanda seçilen varlıklı bir kesimden öte geniş yığınlar tarafından oluşması için mücadele eder.
Devleti halk gözünde değerli ve yüce kılacak, sahiplenilecek bir olgu haline getirecek devletin kamusallaştırılmasıdır.
Ve bu kamusallık soyut bir aldatmacanın ötesinde son derece somut bir işlevdir.
O zaman devlet gerçekten halkın devleti olacaktır.
Özelleştirme tartışmalarında da sol özelleştirmelere karşı çıkarken savunduğu yozlaşmış, hantal bir yapı değil böyle bir devlettir.
Ali Şahin
Bağımsızlık Yolu