Geçtiğimiz Cuma Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen büyük bir hukuk zaferinin haberini aldık. San Francisco’da bir okulun bahçıvanı olarak çalışan Dewayne Johnson’un okul bahçesinin bakımını yaparken kullandığı Round Up isimli yabani ot öldürücü ilaç, lenf bezi kanseri olmasına sebep oluyor. Doktorunun yalnızca birkaç ay ömür biçtiği Dewayne, Round Up ilacının üreten ve ABD merkezli dünyanın en büyük tohum üretici firma olan Monsanto’ya dava açıyor ve dava sonunda firmadan 289 milyon dolar tazminat almaya hak kazanıyor.
Sağlığımızın elimizden gitmesinin elbette hiçbir maddi karşılıkla tazmin edilemeyeceğini bir kenara koyarsak Dewayne’nin hukuk zaferi oldukça anlamlı. Zira, Monsantofirmasına karşı geçmişte çevre ve sağlık örgütlerinin açmış olduğu birçok dava başarısız olmuştu. Kendi deyimiyle ‘son nefesine kadar mücadele edecek’ olan Dewayne’nin, piyasanın en büyük şirketlerinden olan Monsanto’nun tüm Avrupa’da ve birçok ülkede kullanılan Round Up ilacının kansere neden olduğu yönünde almış olduğu mahkeme kararı, konunun dünya çapında açığa çıkmasına neden oldu.
Şimdi biz ekonomik krizle boğuşuyorken dünyanın öbürucunda yaşananlar bizi neden bu kadar ilgilendiriyor diye düşünebilirsin. Peki, yediğimiz lapsanada, gömeçte, yeşilliklerde bu ilacın bulunabileceğini söylesem dikkatinizi çeker miyim?
Mahkeme haberi üzerine yapmış olduğum ufak çaplı araştırma sonucu edindiğim birkaç bilgiyi hemen paylaşayım. Konuyla ilgili ülkemizde yapılan bulabildiği haberlerin en eskisi 2013 yılına dayanıyor. Round Up ilacının içerdiği, kanser yaptığı çeşitli bilimsel deneylerle kanıtlanmış maddenin tarlalarda, yol kenarlarında yetişen lapsana, gömeç ve benzeri otlarda bulunduğu ve Belediye Pazarı da dahil pazarlarda satıldığı yönünde çıkan haberde Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’ndan bu otların yenmemesi yönünde halka çağrı yapılıyor.
2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü, Round Up’ın içerisinde bulunan glifosatın insanlarda muhtemel kanser yapıcı etkileri olduğunu açıklamış, Kaliforniya Çevre Sağlığı Tehlike Değerlendirme Ofisi de 2017 Temmuz ayı itibarı ile RoundUp’ı kanser izleme listesine aldıklarını duyurmuştu. Türkiye’de ve ülkemizde ilgili ilacın kullanıldığına dair geçen yıla kadar yayınlanan pek çok haber mevcut.
Yiyeceklerimizdeki kimyasal kalıntıların denetiminin yetersiz olduğu, Devlet Laboratuvarı’nın geçmişte çıkan yangın nedeniyle bugün çok kısıtlı imkanlara sahip olduğu düşünüldüğünde bu ilacın ülkemizde halen kullanılıyor olması, çiftçiler, bahçıvanlar, köy insanları başta olmak üzere bu ürünleri tüketen 7’den 70’e herkesin yaşamını tehdit eden bir durumla karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor.
Bu sebeple Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın derhal Round Up ilacının ülkemizde kullanılıp kullanılmadığını açıklamaları ve şayet kullanılıyorsa da bunun yasaklanıp denetimleri artırması gerekiyor.
Onlar söylemeden peşin peşin söylememizde fayda var, Bakanlıkların “AB standartlarına uygun ilaç kullanıldığı” yönünde vereceği bir cevabı şimdiden kabul etmiyoruz. Bir şeyin AB standartlarına uygun olmasının herhangi bir izahatiçermediği bir yana dursun, geçtiğimiz yıl Kasım ayında Avrupa Birliği Komisyonu aldığı bir karar ile AB üyesi ülkelerde, yabancı ot ilaçlarının içerisinde bulunan glifosatmaddesinin kullanım süresini 5 yıl uzattı. Yani kansere neden olduğu dolayısıyla ABD’de aleyhine açılan dava kazanılan bahsi geçen tarım ilacı, bugünlerde AB standartlarına uygun. Konuyla ilgili AB’nin şimdilerde tek derdi, büyük bir Alman şirketi olan Bayer’in Amerikan firması olan Monsanto’yusatın almasının sektördeki rekabet koşullarını olumsuz etkileyip etkilemeyeceği.
Yani anlayacağınız, GDO’lu tohumlar üreten, kanser yapan yaptığı bilimsel olarak ispatlanan tarım ilaçlarını tüm dünyaya satan büyük şirketler konusunda Avrupa Birliği’nin gailesigıda güvenliği ve halk sağlığı değil, piyasadaki rekabetin devamı.
İşte bu sebeple içimiz rahat rahat Akdeniz’in güzel otlarını, gömecini, lapsanasını, maydonozunu, rokasını tüketebilmemiz için Round Up ilacının kullanımı ile ilgili Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanının derhal açıklama yapmasını bekliyoruz. Kanser yapan ilgili tarım ilaçlarının kullanımınınyasaklanmasını, etkin denetimler yapılmasını ve düzenli kimyasal ölçümlerin kamuoyu ile paylaşılırken kamu sağlığına zarar veren firmaların ifşa edilmesini istiyoruz. Ekolojik yöntemlerle tarıma geçilmesi ise, bilhassa kanser hastalığının yaygın olduğu ülkemiz için oldukça önem teşkil eden temel talebimiz.
Devlet Laboratuvarı’nın bir an evvel tam teşekküllü bir şekilde hizmete girmesi, kanseri önleyici sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve kanseri tedavi edici sağlık hizmetlerininse tamamen ücretsiz bir şekilde kaliteli olarak devlet tarafından karşılanması taleplerini ısrarla yükselteceğiz. Taleplerimiz gerçekleşene kadar da yakanızdan düşmeyeceğiz. Bizden söylemesi!
Cansu N. Nazlı
Bağımsızlık Yolu Üyesi