Koordinasyon Ofisi Anlaşması’na ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 5 Ağustos’ta verdiği kararın ardından Reddediyoruz Platformu, basın karşısına geçerek süreci ve sürecin hukuki boyutunu değerlendirdi
Reddediyoruz Platformu adına ilk sözü alan Zeki Çeler, Koordinasyon Ofisi Anlaşması’na karşı yürüttükleri mücadelenin genel bir değerlendirmesini yaptı.
Çeler’in ardından sözü alan platform hukukçularından Nazen Şansal, mahkeme sonucunda çıkan kararın Kıbrıslı Türk halkı için ne anlam ifade ettiğini ve Koordinasyon Ofisi Anlaşması’nın ilerleyen süreç içerisinde akıbetinin ne olacağını değerlendirdi.
Şansal, Anayasa’ya aykırı madde içerdiği görüşü belirtilen Koordinasyon Ofisi Anlaşması’nın uluslararası bir anlaşma olduğu için Meclis tarafından içeriğine müdahale edilemeyeceğini, dolayısıyla düzeltilmeyecek anlaşmanın, Anayasa’ya aykırı oluşundan ötürü onaylanamayacağını belirtti.
Öte yandan Reddediyoruz Platformu temsilcilerinden Fezel Nizam, platformun geride kalan süreç ve ileriye dair değerlendirmesini içeren açıklamayı basına okudu.
Reddediyoruz Platformu’nun yaptığı açıklama ise şöyle:
“Anayasa Mahkemesi’nin, Yurtdışı Koordinasyon Ofisi Anlaşması’nın Anayasa’ya aykırı içeriği olduğu görüşünü ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın anlaşmayı meclise iade etmesini olumlu karşılıyor, ilerleyen tarihte bizleri (ülke gençliğimizi ve toplumumuzun tümünü) bekleyen süreci değerlendirmeden önce şunları ifade etmekte fayda görüyoruz; İçerisinde 80’e yakın örgüt, eylemlerinde binlerce genç ve yüreği Kıbrıs sevdasıyla atan binlerce insanımız ile; Reddediyoruz Platformu bir halk hareketine, Yurtdışı Koordinasyon Ofisi’ne karşı mücadele ise toplumsal bir direnişe dönüşmüştür.
Kıbrıslı Türkler olarak “kendi kendimizi yönetemeyeceğimizi” düşünmemiz için harcanan çabalar boşa çıkmış, Reddediyoruz’un eylemleri ile halkımız yeniden özgüvenini kazanarak, kendi (bilgi, donanım, beceri, emek ve tecrübeleri ile) gücüne güvenerek yarınlara umutla bakmaya başlamıştır. İnsanlarımız toplumsal yapılarına, yaşam tarzlarına, yaşayış özgürlüklerine yapılmak istenen müdahaleye karşı sokaklara dökülmüş, gençlerimiz “gençlik bizim, kültür bizim, Kıbrıs bizim” diyerek hem bugünlerine hem de geleceklerine sahip çıkmıştır, üstelik bunu Meclis’te bulunan hükümet temsilcilerinin “Sabah 5’te de olsa bu yasa geçecek” şeklindeki tavırlarına rağmen başarmıştır.
Ofise karşı verilen mücadele, bugününe ve geleceğine sahip çıkan gençlerle birlikte sokakta yaşça büyüklerimiz ne pahasına olursa olsun, yanımızda kayıtsız şartsız durmuştur, omuz omuza durmuştur. Sokaklarda yürürken esnafın en samimi ve içten duygularla bizlere verdiği sular, evlerinin camlarından, arabalarından, sosyal medyadan gelen destekler bu mücadelenin toplumsal karşılığı ve kabulünün en açık ve net göstergesidir. Hepimizi gururlandıran bu süreç, çok güzel bir ülkede, çok güzel insanlarla yaşıyor olduğumuzu bizlere tekrar göstermiştir. Tüm bunların yanında, Anayasa Mahkemesi’nden çıkan karar, ortaya koyduğumuz kendi kendimizi yönetme iradesine hukuksal anlamda da zemin oluşturmuştur. Mahkemenin sunduğu görüş olmasaydı, ofisin yetkisine ilişkin tereddütlü durumu kendi lehine yorumlayıp kullanma teşebbüsü olabilecekti. Mahkemenin kararı bunun önünü kesmiş olması anlamında önemlidir.
Öte yandan bu karar, Uluslararası anlaşmaların Anayasaya’nın 146. Maddesi’nce Anayasa Mahkemesi’ne götürülebileceği ve Anayasaya uygunluk aranabileceği konusunda emsal yaratarak tarihe geçmiştir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi’nin kararı, yapacakları anlaşmalarda Anayasaya bağlı kalmalarına yönelik siyasilere bir uyarı niteliğindedir. Gerek yapılan kamuoyu yoklamaları, gerek sokağın nabzı, Kıbrıslı Türklerin Koordinasyon Ofisi’ni çoktan reddetmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Reddediyoruz Platformu olarak, Koordinasyon Ofisi Anlaşması’na karşı mücadelemiz, Türkiye Cumhuriyeti ile ülkemiz arasındaki işbirliklerini tümden reddettiğimiz anlamına da gelmemektedir. Aksi gibi, platformumuz, başka ülkelerle yapılacak işbirliği ve dayanışma anlamında kurulacak ilişkilerin eşit düzeyde, karşılıklı saygıya dayalı, hassasiyetleri içeren ve kendi kurumlarımızın iradesini sulandırmayacak şekilde olmasına olumlu bakmaktadır. Fakat Koordinasyon Ofisi, donatıldığı sınırsız yetkilerle, işbirliğinin veya desteğin ötesinde, ülkemizde kendi yönetimimiz ve denetimimiz dışında yeni bir bakanlık kurulması anlamına gelmektedir.
Halkımızca seçilmemiş kişilerin ülke gençliğimiz üzerinde söz sahibi olacağı, başka bir ülke hükümetinin Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleşecek gençlik faaliyetlerini belirleyeceği, ülkemizdeki spor tesislerinden, yurtlara ve gençlik kamplarımıza kadar işletmeyi devralması anlamına gelen Yurtdışı Koordinasyon Ofisi’nin bugün hiçbir meşruluğu kalmamıştır. Yıllar sonra, genci ve yaşlısıyla halkımız, kendi ülkesinde, kendi gençliği ve geleceğiyle ilgili söz hakkına sahip çıkmak adına bu denli kitlesel şekilde meydanları doldurmuştur. Kıbrıslı Türkler, umutsuzlukla geçen uzun bir sürenin ardından, karanlığı yırtan bir ışık görmüştür, kendi yarınları için ışık olmuştur.
Tüm bunlar, Reddediyoruz Platformu içerisindeki örgütlerin ve gençlerin, bu mücadeleye sahip çıkan halkımızın başarısıdır. Bizleri bekleyen süreçte, böylesi bir halk hareketinin parçası olmaktan aldığımız güç (destek) ve enerji ile, her alanda, bu ofisi ve toplum mühendisliği güden amaçlarını reddetmeye elbette devam edeceğiz. Kıbrıslı Türk gençliği çalışkandır, üretkendir, araştırıyor, sorguluyor, empati yapıyor, çözüm önerileri sunuyor. Toplumsal fayda ve daha iyi bir gelecek için düşündüklerini yazıyor, söylüyor ve ve sesini sokakta duyuruyor. Emirle gelen Koordinasyon Ofisi Anlaşması’nı, mücadelemiz ile tozlu raflara kaldırdık. Yaşam tarzlarımıza (en temel yaşam haklarımız ve bunları herkesin dilediğince yaşama özgürlüğüne) ve (ortak paydalarımızdan oluşan, herkesin ortaklaşa sahip olduğu) toplumsal yapımıza, değerlerimize yönelik bu tehdit tamamen ortadan kalkana kadar da mücadelemize devam edeceğimizin sözünü veriyor, dün ve bugün olduğu gibi, yarın yine reddediyoruz.”