Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu KAYAD’ın çağrısıyla organize edilen, içlerinde cumhurbaşkanı ve başbakanın da olduğu bir reklam videosu ile çağrısı yapılan 25 Kasım yürüyüşü ile ilgili açıklama yaptı.
Rahvancıoğlu açıklamasında, kadına yönelik şiddeti önlemek adına adım atmayan ama 25 Kasım çağrısı yapan cumhurbaşkanı ve başbakanı eleştirdi. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, kadına şiddetin engellenememesinde sorumluluğu olanlarla beraber yürüyerek kadına şiddetin nasıl engelleneceğini soran Rahvancıoğlu, “Telsim sponsorluğunda mesajlarınız, paralı videolarınız, kariyer ve gelir beklentisi içindeki parti kadrolarınızı ne kadar seferber ederseniz; bu işe o kadar batacaksınız. Reklam kampanyanız bittiğinde de biz burda olacağız. Sorumluluğunuzu hatırlatacağız.” dedi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Kadına yönelik şiddeti birlikte protesto etmek için bize çağrı yapan üst düzey devlet bürokrasisi sizce samimi olabilir mi? Bu ülkede şiddet önleme merkezleri kurmayan kimdir? Bu ülkede devlet tarafından yürütülen tek bir sığınma evi olmayışının sorumlusu kimdir? Bu ülkede din işleri dairesinin bütçesinin, sosyal hizmetler dairesi’nin bütçesini kat kat aşmasının sorumlusu kimdir? Bu ülkede seks köleliğine göz yuman hatta bundan para kazanan kimdir?
Şimdi bu ülkenin cumhurbaşkanı hayatında bir kez bile 25 kasım’da sokağa çıkmamışken, sırf eşinin AB fonlu derneği sokağı domine etmeye karar verdi diye, kendi işini bırakıp bizi festival yürüyüşüne çağırırsa; “din işleri dairesinin yasasını anayasa mahkemesine göndermek yerine meclise iade ederken aklın neredeydi” diye sorarsak ayıp mı olur?
Bu ülkenin başbakanı, kadına yönelik şiddeti çok mu dert ediyor? O halde gece kulüplerini, ülkeye kimlikle girişi, okullarda zorunlu din dersini, krizin yarattığı yoksulluğu neden masaya yatırmıyor? Özel sektörde güvencesiz çalışıp, hamile kalınca işten atılan kadınların yaşadığı şiddete ilişkin ne yapmış bugüne kadar? Yoksa derdi kadına şiddet değil de partisinin sokaktaki hegemonyasını tahkim etmek mi?
Eğer kadına yönelik şiddet başbakanın, cumhurbaşkanının, içişleri bakanının, çalışma bakanının, kaymakamların kusur, ihmal, hata veya kasıtlarından dolayı engellenemiyorsa; o halde bu insanlarla beraber yürüyüp evrene pozitif enerji yollanarak mı engellenecek? Havaya bakarak mı yürüyeceğiz sizinle? Elinden kan damlayanlarla yürüyüp mü önleyeceğiz kadına yönelik şiddeti?
Sokağı teslim alamayacaksınız… Telsim sponsorluğunda mesajlarınız, paralı videolarınız, kariyer ve gelir beklentisi içindeki parti kadrolarınızı ne kadar seferber ederseniz; bu işe o kadar batacaksınız. Reklam kampanyanız bittiğinde de biz burda olacağız. Sorumluluğunuzu hatırlatacağız…”