Afrika Gazetesine yönelik şiddet eylemi sergileyenlere yönelik açıklanan yargı kararı sonrası Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu açıklama yaptı.
Rahvancıoğlu verilen cezaların az olmakla beraber, verilen cezanın sorumlusunun mahkeme değil “görevlerini suistimal ederek faşistleri koruyan” savcılık ve polis olduğuna vurgu yaptı. Açıklamada, halkın 26 Ocak’ta sokağa çıkmış olmasının alınan karardaki önemine değinen Rahvancıoğlu, halkın doğru yere baskı yapması gerektiğini ve polis ile savcılığın yapılarının değişmesi gerektiğini ifade etti. Faşizmin panzehirinin örgütlü ve kitlesel halk direnişi olduğunun altını çizen Rahvancıoğlu, “Başka yerden medet uman çok bekler.” dedi.
“Eleştirilmesi gereken kurumlar polis ve savcılıktır”
Açıklamanın metni şöyle:
“22 Ocak eylemlerinden polis tarafından yakalanabilmiş olan faşistlerin 2 ile 6 ay arası hapis cezası almasını, süreyi az bularak eleştirenler var. Evet haklıdırlar, olayların bütünü değerlendirildiğinde, yapılan fiillerin tamamı göz önünde bulundurulduğunda 2 ay ve 6 ay rakamları elbette azdır… Ancak konuya biraz daha derin bakarsak, mahkemeyi eleştirmeden önce bu cezaların daha fazla olması için eleştirilecek esas kurumları gözden kaçırmayız. O kurumlar da polis ve savcılıktır…
Mahkeme, kürsünün arkasında oturup canının çektiği gibi karar alan keyfi bir makam değil. Önüne getirilen sanıklar ve konularla ilgili önüne getirilen yasal ithamlar çerçevesinde karar alır. Bu olayda 9 şüpheli polis tarafından hala yakalanmamıştır. Akıbetleri ile ilgili de halka hiçbir izahatta bulunulmamıştır. Polis mevcut 6 kişiyi de bir hafta boyunca tutuklamamış; halkın sokağa dökülmesi ve cumhurbaşkanının feveran etmesi sonucunda isteksizce işlem yapmıştır. Savcılık konuyu mahkeme önüne getirdiği gün tutuksuz yargılama talep etmiş, üstelik ağır cezalık bir suçu kaza mahkemesi bünyesinde devam etmek üzere dosyalamıştır. Hakimin önüne Meclis damına yapılan saldırıya dair hiçbir suçlama koymamıştır. Bu koşullar altında mahkemenin hızı da, kararı da ciddi olumluluklar barındırıyor. Polisin sunduğu deliller, savcılığın davaya taşıdığı suçlar ile gerçekte yaşananlar aynı olmayınca; faşistlerin aldığı ceza ile alması gereken ceza da aynı olmuyor. Ve bunun kabahati de bu konuların altını kararında çizip hukuki bir dille de olsa aynı bizim gibi şikayet eden mahkemenin değil, görevini suistimal ederek faşistleri kayıran polis ve savcılığındır… Bu noktayı görmek önemli çünkü eğer halk olarak bir baskı uygulayacaksak, sonuç almak için doğru yere baskı yapmak gerekiyor…”
“Bu cezalar 26 Ocak’ta sokaklara döküldük ve yağmur altında yürüdük diye verildi”
Açıklamanın devamında tablodan çıkarılması gereken sonucun net olduğunu belirten Rahvancıoğlu, “Savcılık faşist lincçi çetelere sempati duyan anlayıştan arındırılmalı ve polis genel müdürü derhal görevden alınmalıdır. Bir de aklımıza kazımalıyız ki; bu az cezalar da biz 26 Ocakta sokaklara döküldük ve yağmur altında yürüdük diye verildi. Evimizde otursaydık ortada bir dava bile olmayacaktı…
Faşizmin panzehiri örgütlü ve kitlesel halk direnişidir. Başka yerden medet uman, çok bekler…” dedi.