Son günlerde ülkenin gündemine oturan ‘huzur’ operasyonlarını destekleyenlere sosyal medya üzerinden tepki gösteren Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, sızlanma düzeyinde yapılan eleştirinin egemenlerce sadece ve sadece polis devleti, gözetim toplumu pratiklerine mazeret olarak kullanıldığına dikkat çekti.
Ayrıca Rahvancıoğlu açıklamasında, “Siz panik yaparsınız, onlar çözüm olarak kolluk güçlerini ve gözetim toplumumu önünüze sürer; en sonunda da güvenlik için özgürlükten vazgeçmiş bulursunuz kendinizi. Ve bu işler her zaman yabancıdan, azınlıktan, kadından, renkliden, yahudiden başlar; muhalife, demokrata, solcuya, komüniste varır…” şeklinde ifadelerde bulundu.
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu’nun açıklaması şöyle;
Devrimciler olarak, yaşanan suç patlamasını salt sızlanma düzeyinde kalacak bir “amananam nolacayık bunçinde” sığlığında eleştirmemeye özen gösterdik… Neden?
Çünkü 1- Bu tip olaylar sızlanmayla çözülmez 2- Sızlanma düzeyinde eleştiri sadece ve sadece polis devleti, gözetim toplumu pratiklerine mazeret olarak kullanılır… Hatta çoğu zaman gerici iktidarlar, baskıyı arttırmak için; bu gibi vakaları ya organize eder, ya gözyumarak cesaretlendirir ya da medya yolu ile abartır/şişirir…
Tarihte örnek çok Hitlerin parlamento yangını, Tayyibin Suruç katliamı, Denktaş’ın Bayraktar Camii bombalaması veya 6-7 Eylül olayları, Türk haberler ajansı kışkırtması vb. Bunlar uzar gider. Tarih bilmeyenlere de “V for Vendetta” filmindeki diktatörün konumunu suları zehirleyerek yarattığı panik havası ile pekiştirdiğini hatırlatalım…
Kısacası siz panik yaparsınız, onlar çözüm olarak kolluk güçlerini ve gözetim toplumumu önünüze sürer; en sonunda da güvenlik için özgürlükten vazgeçmiş bulursunuz kendinizi. Ve bu işler her zaman yabancıdan, azınlıktan, kadından, renkliden, yahudiden başlar; muhalife, demokrata, solcuya, komüniste varır…
Ülkedeki güvenlik zaafiyetini siyasal bir mesele olarak görüp; girişlerin denetimi, kerhanelerin-kumarhanelerin kapatılması, kayıt dışılığın önlenmesi, polisin demokratikleştirilmesi zemininde tartışmazsanız ne olur? MOBESE’yi onaylar, sokaklarda gariban işçi ve yabancı öğrenci avlayan robocopları alkışlarken bulursunuz kendinizi…
Sözüm demokratik kamuoyuna. Yoksa ırkçı düşüncelerini “Kıbrıslıların varoluşu” kılıfına saklayarak, tüm derdi TC’li, Afrikalı vb yabancılara eziyet etmek olan sözde gazeteciler, sözde sendika başkanları, sözde milletvekilleri, sözde kanaat önderlerine değil. Onlar her dönem kendilerine sığınacak bir bakan gölgesi, saklanacak bir uluslararası hami bulurlar… Ama faşizm emeği ile yaşayan insanların kanıyla beslenir. Yani bizim…
Onun için sokaktaki silahlı polisi alkışlamadan önce iyice düşün canım kardeşim…