Kıbrıs’ın kuzeyinde eğitim denildiği zaman akla eğitim sisteminde yaşanan eksiklik ve sıkıntılar ile beraber okullara ödenen harçlar geliyor.
Devlet üniversitesinin olmadığı bir ülkede özellikle üniversitelerde verilen lisans eğitiminin kalitesi (ödenen harç göz önünde bulundurulduğu zaman) hep ikinci planda kalıyor.
Hal böyle olunca, insanlara tamamen ticaret mantığı içerisinde ders satılarak eğitim verilmeye çalışılıyor.
Ben de Yakın Doğu Üniversite’sinde okuyan bir öğrenci olarak, geçtiğimiz hafta okul harcını her dönem öncesi yaptığım gibi öğrenci işlerine giderek yatırmak istedim. Ancak bu yıl, ara sınavlar ve finaller normalden iki hafta önceye alındı. Dönemin erken kapanıyor olması ekonomik anlamda aileleri eğitim anlamında da eğitimcileri etkilese de final periyoduna girildi.
Bunun nedenlerini sorduğumda ise aldığım yanıt, yılsonu hesaplamalarının bu takvime göre yapıldığı şeklinde oldu.
Bu yanıt, eğitimim tam anlamıyla metalaştığının bir kanıtı gibidir aslında. Tamamen ticaret mantığı çerçevesinde sözde eğitim verdiğini öne süren yetkili kişiler, yeni bir uygulamaya giderek durumun vahametini bir kez daha ortaya koydu.
Yeni uygulama ile sınavlara girilebilmesi için gerekli olan ‘sınava giriş belgesini’ belli yerlere koyulan cihazlardan alınabileceği bizlere belirtildi. Genel olarak işimizi kolaylaştıran bir uygulama gibi dursa da, daha ilk anda sorunların baş gösterdiğini söyleyebiliriz.
Öncelikle bu belgenin ne olduğuna bakalım…
Bu belge okula hiçbir borcun kalmadığını ve ders ücretlerinin tamamını ödeyerek sınavlara girmeye hak kazandığını gösteren bir belgedir.
Bu belge temin edilmediği takdirde sınava girilse de güvenlikler tarafından dışarı alınarak sınava devam edilemez.
Yani Suat, önce para sonra ‘eğitim’ diyor.
Hatta fakültelere yerleştirilen cihazların amacının bu olduğunu söyleyebiliriz. Yaşantımızın giderek zorlaştığı, alım gücümüzün giderek azaldığı şu günlerde koca bir dönemin karnesi basit bir cihaza bırakılıyor.
Biraz daha geniş bir çerçeveden bakarak, bu uygulamanın aslında çok da fazla bişey değiştirmediğini düşünebiliriz. Ancak bu sığ bir bakış açısı olur.
Örneğin daha evvel taahhüt edilerek veya kalan küçük miktarlarla görevlinin inisiyatifinde olan bu basit kağıt parçası artık cihaz yardımıyla alınacağı için hareket alanı tamamen kısıtlanıyor.
Bu aslında eğitime olan bakışın, bakkaldan ekmek almak kadar basit ancak bir o kadar da ticaret mantığı çerçevesinde olduğunu gösteriyor.
Bu anlayışın tüm üniversitelerde olduğunu hatta ilköğretimde kayıt ücreti olarak önümüze konulduğunu düşünürsek sorunlarımızın bu harçları ödeyerek biteceğini düşünemeyiz.
Bu yüzden onların yerleştirdiği sınıflarda yine onların vereceği şekilde ve yine onların ücretlendireceği eğitimi almak yerine kendi alternatifimizi oluşturmalıyız. Eğitim, sağlık gibi bilimsel ve topluma ait değerlere sahip çıkarak parasız bilimsel demokratik eğitimi önümüze koymalıyız.
Mustafa Batak
Baraka Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.