Okullar doğru dürüst açılamadan yaz tatili geliverdi. Daha çocuklarımızla yüz yüze eğitime doyamadan çocuklarımızla bir dönemi bir şekilde bitirdik. Bazı okullarımız hala portala bağlanamadan özellikle bir ilkokul öğretmeni olarak sınıf öğretmenlerinin bu süreçte ne kadar uğrai verdiğini, ne kadar yorulduğunu gözlemleme şansı buldum. Bu süreç öğretmenler kadar çocuklar için de zor bir süreçti. Çünkü hem bir şekilde geçim derdi çeken veliler bir yandan da işledikleri sürede çocuklarının güvenli bir şekilde evde kalmalarını sağlamak zorundaydılar. Aynı zamanda da en sağlıklı biçimde eğitimlerinden geri kalmamaları için uğraşmak zorundaydılar. İki kez pandemiden dolayı okulları kapatmak durumunda kalsak da birinci kapanmadan hiçbir sonuç almadan ikinci kapanmaya başladığımızı yaşayarak gördük. Öğretmenlerin ve velilerin büyük özverisi ile bu dönemi olabildiğince az zararla kapattığımızı düşünüyorum. Umarım öğretmenlerin aşılanması ile birlikte de önümüzdeki dönemi başından sonuna kadar yüz yüze eğitim ile bitirebiliriz.
Tüm bunlar biter bitmez yaz tatili dönemine girdik. Ve aslında her yaz tatili döneminde olduğu gibi “parasız, bilimsel, demokratik eğitim” şiarına ters durumlarla karşı karşıya kaldık. Bunlardan birincisi malasef bilimsel eğitime tamamen aykırı bir durum olan kuran kursları.
Muhafazakarlığın yoksulluğun artması ile doğru orantılı bir biçimde arttığını bilmekteyiz. Yoksulluk oranı arttıkça muhafazakarlık daha da artmakta. Bilimden daha da uzaklaşılmaktadır. Pandemi de ülkedeki yoksulluk oranını arttırması ile birlikte bilimsel eğitim veren yaz kurslarının açılamaması ciddi şekilde maddi anlamda beslenen muhafazakar eğitimin daha rahat kol gezmesine olanak sağladı. Malasef çocukların diploma ve karnelerini alırken bile birbirlerine karışmamaları için bir yığın genelge yayınlayan eğitim bakanlığı kuran kurslarının açılmasına çanak tutuyor durumda. Bakanlık ne bu konu ile ilgili bir söz söylemiş ne de o kursların denetlemesini yapabilme yetisine sahiptir.
Bilimsel eğitim için karanlığın üzerine aslında biz öğretmenlerin gitmesi lazımdır. Bunu da şikayetten öteye dökebilmeliyiz. Bu ülkenin çocuklarına yani çocuklarımıza yaz tatillerinde de bilim ile sanat ile tanışabilecekleri fırsatlar sunmalıyız. Örgütlü kötülükten daha fazla çalışmalı ve bir sonraki dönem muhafazakarlığı aydınlığa boğmalıyız.
Yaz tatilinin başladığı dönemde “parasız, bilimsel, demokratik eğitim” şiarının bir sonraki en çok tartışılan boyutu “parasız” kısmı. Ülkemizde malasef birçok devlet okulunda bağış adı altında kayıt ücreti toplanmaktadır. Bu ücretsiz kamusal eğitim ilkesine aykırı bir durumdur ve bana göre ne şartta olursa olsun uygulanması yanlıştır. Ancak şunu da belirtmek isterim ki bu kayıt paralarını toplayan birçok meslektaşlarımın ücretsiz kamulsal eğitime inandıklarını biliyorum. Birçoğu ile yazın sıcağında, kışın yağmurunda birlikte “parasız, bilimsel, demokratik eğitim” için yürüdük, çadırlarda yattık. Tüm meslektaşlarıma bu konuda inancım tamdır. Onları buna iten malasef özel okullara kaynak yaratan, devlet okullarına değil bir yarım dönemi belki de bir ayı geçiremeycek kadar az tualet kağıdı veren eğitim bakanlığıdır. Geçen günlerde eğitim bakanlığı kayıt parası toplanmasın diye okul idarelerini uyarmasını biliyor. Ancak bugüne kadar okulun eksiklerini tamamlamak için ne yapmıştır? Kaç kere okul idareleri ile bu konuların nasıl çözülebileceği üzerine diyaloğa girmiştir?
Eğitim bakanlığının ihmali, ilgisizliği öğretmeni çaresiz duruma düşürmüştür. Karşısındaki çocuklara en iyi şekilde eğitim vermeye çalışan öğretmeni olanaksızlıkların içinde çaresiz bırakmıştır. Son çare olarak okul idareleri de kayıt parası alarak bu sorunu çözmeye çalışmıştır. Ancak bu şekilde olmamalı. Bakanlığın ilgisizliği, ihmali, yanlışı başka bir yanlış ile çözülemez. Aksine konu daha da karmaşıklaşarak hedef bakanlık olması gerekirken öğretmen olur. Tüm bunları söylüyorum ama ne mi yapmalıyız? Benim fikrime göre bu sorunu yaşayan tüm okul idareleri, okul aile birlikleri hep birden sesini yükseltmeli. Sendikanın önderliğinde konuyu çok daha önceden kamuoyunun önüne çıkartmalı. Sorunun öznesini gizli özneden çıkartıp toplumun önüne atmalıyız. Okul idarelerinin oluşturacakları komitelerle konunun detaylı nasıl çözüleceğini ortaya çıkartıp okulların nüfuslarına göre bütçelerinin hazırlanması gibi önerilerle karşılarına dikilmeliyiz.
Değerli meslektaşım, kayıt ücreti alınmasının yanlış olduğunu sen de biliyorsun. Ancak çıkış yolu bu değil. Hep birlikte sorunun gerçek kaynağını yenelim. Günü değil kamusal eğitimin geleceğini kurtaralım.
Onur Bütüner
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti