PARASIZ BİLİMSEL DEMOKRATİK EĞİTİM – CELAL ÖZKIZAN

Kıbrıs’ın kuzeyinde bugüne kadar yapılmış en komik espri, kktc’nin bir”eğitim adası” olduğunun söylenmesidir…

İki açıdan komiktir; birincisi, kktc bir ada değildir, bir yarımadadır; ada olan Kıbrıs’ın bütünüdür…

 

Bu temel coğrafya bilgi eksikliğinden daha vahim ve daha komik olan hata ise, Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversitelerin gerçekten eğitime hizmet ettiğinin düşünülmesidir…

 

Aslında hepimizin bildiği, ama öyle değilmiş ya da öyleyse bile hakkında çok da konuşulmamalıymış gibi davrandığı gerçek şudur ki, Kıbrıs’ın kuzeyinde adına üniversite denilen yapılar birer ticarethanedirler…

 

Öğrenciler de haliyle müşteri…

 

Tek farkı, bu müesseselerde müşteri her zaman haklı değil…

 

Biliyorsunuz, YDÜ’de okul borçlarını ödemeyen öğrencileri sınavlara bile almıyorlar…

 

Mesela GAÜ’nün üniversite öncesi kurumlarında eğitmenseniz, sırf hamile kaldığınız için işten atılabiliyorsunuz ve ayrıca yaz dönemlerinde okul olmadığı için, ilgili bakanlığa “çalışmıyor” gösterilerek sigorta haklarınız gaspedilebiliyor…

 

DAÜ’de fiyatlara, pardon harçlara yüzde 6 zam yapıldı, hem de bu zamın duyurusu, okullar açılmadan kısa bir süre önce yapıldı ki oldu bittiyle geçiştirilmeye çalışılsın…

 

LAÜ ise harcın ödendiği dolar kurunu 1.85’ten 1.95’e yükseltti…

 

Örneğin YDÜ’den, hiç girmediğiniz sınav sonrası bir bölüme kabul alabiliyorsunuz, ne de olsa bir fazla öğrenci, bir fazla müşteri demek…

 

Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversitelerin bazılarına parayı verip tıp veya hukuk diploması alabiliyorsunuz (ayıp olmasın diye de bir eğitimden geçiyorsunuz bu arada)…

 

Kıbrıs’ın kuzeyinde tek bir kamu üniversitesi var, o da Öğretmen Akademisi ve sadece ilkokul ve okul öncesi öğretmeni yetiştiriyor; içinde çok güzel değerler barındıran ve sadece iki alanda yüksek öğrenim hizmeti veren bu kuruma bile tahammül edilemiyor ve Öğretmen Akademisi tasfiye edilmeye çalışılıyor…

 

***

Devam etmeden not düşelim; Kıbrıs’ın kuzeyindeki özel üniversitelerde çok değerli eğitimciler ve öğrenciler var, konumuz tek tek bu üniversitelerdeki öğrenciler ya da eğitimciler değil elbette, konumuz bu üniversitelerin kurumsal işleyişi…

 

Kamusal, yani bir hak olarak ücretsiz/parasız eğitimin bulunmadığı bu ticarethanelerde en azından bilim üretilseydi biraz içimiz ferahlardı, ancak o da yok…

 

Bu üniversitelerde yapılan bilimsel yayınlara ve onların niteliğine bakıldığı zaman, durumun içler acısı olduğu ortaya çıkıyor…

 

Bilimsel üretim ile ciddi anlamda uğraşan tek bir bilim insanı bile nerdeyse tek başına bu üniversitlerin tek tek her birinden daha fazla bilimsel katkı sağlıyor akademi ve bilin dünyasına (bu konu hakkında ilginç bir yazı için şu link’e bakabilirsiniz :  http://kamilerguler.com/2013/02/18/bilim-ve-teknoloji-adasi-kibris/ )…

 

Elbette bunun asıl sorumlusu Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversitelerdeki eğitimciler değil…

 

Asıl görevi bilimsel araştırma, çalışma ve yayın yapmak olan akademisyenler, bu üniversitelerde öyle sıkı ve yoğun çalışma koşulları altında iş yapıyorlar ki, asıl işlerine kolay kolay zaman bulamıyorlar…

 

Bu üniversiteler, maliyeti azaltmak adına az sayıda öğretim elemanına yoğun ders saatleri yüklüyor ve bu üniversitelerin bilimsel bilgi üretmek gibi bir kaygısı olmadığı için (ya da bunu ancak kârlarını arttırabildiği oranda yaptıkları için) öğretim elemanları bilimsel bilgi üretme işine ciddi anlamda mesai harcayamıyorlar…

 

Bunun yanısıra ilahiyat kolejleri ile, şovenist müfredatlar ile, dogmatik ve tek taraflı perspektiflerin eğitim hayatının içine sokulmaya çalışılmasıyla eğitimin bilimsel niteliği günden güne yara almaya devam ediyor…

 

***

Eğitimin iki farklı boyutunda durum böyleyken, böylesi bir eğitimin demokratik olmasını da bekleyemezdik tabii…

 

Son yaşanan DAÜ rektörlük seçimleri, geçtimiz dönemlerde polisin ülkücülerle kol kola kampüslerde cirit atması, öğrencilerin ve eğitimcilerin karar alma mekanizmalarındaki temsillerinin yetersiz oluşu bu meselenin başlıca göstergeleri…

 

***

Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversitelerdeki bu sorunların yanısıra, kamusal nitelik taşıması gereken ama bunu ancak “sözde” bir biçimde gerçekleştiren devlet liseleri, ortaokulları ve ilkokullarındaki sorunlar da bu parasız bilimsel demokratik eğitim kapsamında değerlendirilebilir ancak uzatmamak adına konuyu üniversitelerle sınırlı tutalım…

 

Ancak söylemeden de geçmemek gerekir ki,  kktc denilen devlet, bu ülkedeki üniversite eğitimini yoluna koymakla uğraşmak şöyle dursun, Türkiye’ye okumaya giden Kıbrıslı öğrencileri de başta burs sorunu olmak üzere çileden çıkarıyor, Avrupa’da okuyan Kıbrıslı öğrencileri de Türkiye’ye gammazlıyor (bu meseleyi unutanlar, şu link’e bakabilirler : http://www.barisgazetesi.com/index.php/kibris-haber-gazete/2012/06/25/ogrenci-inisiyatifinden-eylem-cagrisi/ )

 

Görüldüğü üzere Kıbrıs’ın kuzeyi sadece üniversite patronları için bir “eğitim adası”…

 

Ancak öğrencilerin, öğrenci örgütlerinin, gençlik örgütlerinin ve eğitim sendikalarının kararlı ve istikrarlı mücadelesi ile gerçek anlamda bir eğitimin, yani kamusal, parasız, bilimsel ve demokratik bir eğitimin hayat bulması mümkün olacaktır…

 

Bugüne kadar parasız, bilimsel ve demokratik eğitim mücadelesinde gerek öğrencilerin gerek eğitimcilerin çeşitli mücadeleleri oldu…

 

Bu mücadelelerin amacının ortak, ve direnç göstermeleri gereken odakların da aynı olduğunu düşündüğümüzde, bu mücadelelerin ve mücadele eden örgütlerin ve bireylerin ortaklaşması ve dayanışması çok önemli ve anlamlıdır…

 

İşte bu yüzden, geçtiğimiz Cumartesi günü Dereboyu’nda gerçekleşen “Parasız, Bilimsel Demokratik Eğitim Yürüyüşü”, bu anlamda çok sevindirici bir gelişmeydi…

 

Bu yürüyüşteki coşku, heyecan ve kararlılık umarız önümüzdeki ay yeniden başlayacak eğitim döneminden itibaren de kendini gösterir…

 

Cumartesi günkü yürüyüşte okunan bildirinin son cümlesi ile bitirelim yazımızı : “Eğitimin hak olduğu, alınıp satılamadığı, bilimsel bir nitelikte ve demokratik bir zeminde gerçekleştirildiği bir Kıbrıs ve Dünya için, yaşasın parasız bilimsel demokratik eğitim !”

 

Celal Özkızan

Baraka aktivisti

 

Be the first to comment

Leave a Reply