ADL (ÖZEL)
Çalışma Dairesi’nin işlevlerinin özele devredilmesi ile ilgili tartışmaya dair gerçekleştirdiğimiz röportaj bugün sona eriyor. Röportajın bütünü okunduğunda görülebileceği gibi, Daire’nin görevlerini yapamamasının esas sebebi; bu görevleri yerine getirdiği takdirde bundan para kaybedecek olan patronların ve onlara hizmet eden gelmiş geçmiş hükümetlerin bilinçli müdahalesi.. Eğer denetimler özele devredilecek olursa, yaşanacakların bundan daha da kötü olacağı, çünkü sendikasız, sigortasız, iş garantisiz olarak çalışan denetmenlerin yasaları uygulamasının mümkün olmayacağını tahmin etmek ise zor değil…
Çalışma Dairesi görevlerini gerçekten yerine getirebilseydi, ne gibi şeyler yapması gerekirdi?
Herkesin bildiği, iş kazalarının önlenmesi için tedbirler alınması, maaşların düzgün ödenmesinin sağlanması, kayıt dışı işçilikle mücadele edilmesi, yıllık izin haklarının kullandırılması, işsizlere iş bulunması, çocuk işçiliğinin önlenmesi, mesai saatlerinin makul noktalarda olması, ek mesailerin ödenmesi gibi konular Çalışma Dairesi’nin görevleridir. Ama mesela bir çok konu daha vardır ki birçok insan bunları bilmiyor… Örneğin özürlü vatandaşlara iş bulmak gibi…
Özürlü vatandaşları sosyal hayata katabilirdi
Özürlü vatandaşlara iş bulmak da mı Çalışma Dairesi’nin görevidir?
Evet. Yasalarımıza göre en az 25 kişi çalıştıran her patron, yanında Çalışma Dairesi’nin görevlendireceği bir özürlü vatandaşı çalıştırmak zorundadır. Eğer Çalışma Dairesi işlevlerini düzgün yerine getirebilse binlerce özürlü vatandaşımızın sosyal hayata katılacağı, istihdam edileceği ve bir gelire sahip olacağı bambaşka bir çalışma yaşamımız olur. Elbette bu durum sadece çalışma yaşamı ile kalmaz. Çünkü özürlü insanlarımızın eve kapalı kalmaktan kurtulup sokağa çıkması; toplu taşımacılıktan kaldırım düzenlemelerine kadar sosyal hayatın her boyutunda yenilenmelere, çağdaş uygulamalara yönelik ihtiyacı görünür kılardı…
Peki Çalışma Dairesi’nin yeniden ayağa kaldırılması imkansız mı? Çok mu maliyet isteyen bir iştir bu?
Hayır, aksine çok kolay ve görece maliyetsiz bir konudur. Mevcutda zaten var olan ama üçte ikisi boş duran kadrolara personel alınması, kadroları tutan ama başka işler yaptırılan personelin işinin başına döndürülmesi, boş duran amirliklere uygun personel yerleştirilmesi gerekiyor. Bunun dışında, çok uygun ücretlere yapılabilecek bir bilgisayarlaştırma ile tüm çalışma yaşamının dijital dökümantasyonu sağlanabilir. Böyle bir bilgisayar programı tüm işyerlerinin mevcut durumunu ve sicilini kayıt altına almaya yarar ve denetimleri kolaylaştırır. Bu iki temel önlem ve personele verilecek yeni bir motivasyon ile birçok şey değişebilir. Kamuda öyle lüzumsuz işlere öyle büyük paralar harcanmakta ki, bu sayılanlar neredeyse önemsiz maliyetler yaratır… Üstelik Çalışma Dairesi gerek yazdığı cezalar, gerekse de sattığı işçi kartı-hizmet akdi gibi dökümanlarla bu durumun yaratacağı giderden çok daha fazla gelire sahip. Bu gelirin mevcut atıl durumda zaten var olduğunu da unutmayın. Gerçekten denetim yapan bir daire, kat kat fazla gelir sağlayacaktır…
“Patronlar için maliyet, zarar, gelir kaybı demektir”
Peki, neden bu yapılmıyor?
Çalışma Dairesi, patronlar için en tehlikeli dairelerden birisidir. Bu dairenin işlevini yerine getirmesi demek, patronlar için maliyet, zarar, gelir kaybı demektir. Bu sebeple patronlar da, onların adına hükümet eden bakanlar, müdürler de bunu yapmaz, yaptırmaz… Zaten mevcut durumun mimarları da bugüne kadar hükümet eden tüm partilerdir. Mevcut durumu bilerek ve isteyerek yaratmışlardır.
Bakan Saner’in “denetim yapmamanın mazereti olmaz, gerekirse özel sektörden yardım alırız” demesini nasıl yorumluyorsunuz?
Burada Çalışma Bakanı’nın esas derdi denetimlerin arttırılması değildir. Eğer böyle bir niyeti olsaydı, bunu yukarda sayılan önlemlerle kolayca yapabilirdi. 3-4 aylık bir çalışma ile Çalışma Dairesi ayağa kaldırılabilir. Bakan’ın esas yapmaya çalıştığı, özel sektöre yeni bir rant kapısı yaratmaktır. Özel sektörde denetim işi yapacağını söyleyerek oluşturulacak yeni şirketler aracılığı ile yeni bir alan yaratmak ve kamunun ortadan kaldırılmasını hızlandırmak hedefleniyor. Bu şekilde oluşturulacak denetim şirketleri, özel sektör çalışanlarının yaşamında hiçbir gerçek değişiklik sağlamayacaktır. Çünkü denetim “kar getiren bir iş” olacağından şirketler, patronlar kendi aralarında gerekli ayarlamaları yapacak; sözde denetim yapacak olan kişiler de iş garantisiz, sendikasız özel sektör çalışanları olacaklarından seslerini çıkaramayacaklardır.
Son
Röportaj 1
“Hükümetler Çalışma Dairesi’nin düzgün çalışmasını istemedi”
Röportaj 2
Patronlar Çalışma Dairesi’ni İş Yaşamından Uzak Tutmak İstiyor
Röportaj 3
“Yasalara karşı, patronlar ve hükümetler özenle çalışıyor”