Yasalarda, televizyonlarda ve gazetelerde bize sürekli olarak söylenen; işçi ve patronun eşit olduğudur. Buna göre patron istediği kişiyi işe almakta serbesttir, işçiler de istediği patronun yanında çalışmakta serbesttirler. Aynı şekilde, işçi de patron da önceden diğer tarafa yazılı olarak bildirdiği sürece, iş ilişkisini bitirmekte serbesttir. Hukuk herkesi eşit kabul eder ve herkese eşit muamelede bulunur.
Ancak yaşam içinde herkesin imkanları eşit değildir ve bu eşitsizlik çoğu zaman doğuştan başlar. Zengin bir işyeri sahibinin çocuğu olarak dünyaya gelen bir bebek ile işsiz bir ailenin çocuğu olarak doğan bir bebek; yaşama eşit koşullarda başlamazlar. Ve bu eşitsizlik tüm yaşamları boyunca devam eder. Bize bunun istisnaları sık sık anlatılır. Yoksulluktan zengin olan kişilerin ve parasını kötü idare ettiği için yoksullaşan kişilerin hikayelerini dinleriz. Ancak bu hikayelerin birçoğu uydurmadır. Hepsi doğru olsa bile, dünyadaki milyarlarca insanın arasında sadece birer istisnadırlar. Gerçekte hepimizin yaşadığı ise, işçinin işçi, patronun ise patron olduğudur. Bir işçi haftada 50-55 saat çalıştığı halde borçtan kurtulamaz; bir patron ise onun çalıştığının yarısı kadar çalıştığı halde kat kat fazla kazanır.
Biz bunu kendi yaşamlarımızdan biliriz. İşçi ve patron eşit değildir. İmkanları, tercih yaptıkları koşullar ve tercihleri sonucunda ödeyecekleri bedeller, yüzleşecekleri zorluklar da eşit değildir. Oysa hukuk ve yasalar bunu görmezden gelir. Yasalara göre, hırsızlık herkes için yasaktır: Hesabını bilmediği kadar parası olan için de, aylardır işsiz olan için de… Yasa önünde eşitlik böyle bir şeydir… Buna rağmen, çoğu zaman zenginler, yoksullardan daha fazla çalar ve cezasız kalırlar. Ama onlar marketten ekmek çalmaz; bizim emeğimizden, emekliliğimizden, devletin kasasından, haklarımızdan çalarak zengin olurlar…
İşte bu durumda bize denilir ki: “İşçi istediği işi seçmekte özgürdür. Eğer isterse patronunun yanından ayrılıp, başka bir işe girebilir.” Ancak yeni bir iş bulmak zordur, bulacağımız işin daha iyi bir maaşı sunacağı da belirsizdir. Yıllarca çalışarak biriktirdiğimiz ihbar tazminatı hakkı, izin hakkı gibi haklarımız yeni işe geçerken azalacak, ortadan kalkacaktır ve en önemlisi yeni işin koşullarını çalışmaya başlamadan gerçekten bilmemiz mümkün değildir. O yüzden hiçbir işçi çok zor durumda kalmadıkça işini bırakmak istemez. Oysa patron bizi işten durdurup aynı gün başka işçiler bulabilir, sokaklar işsiz üniversite mezunlarıyla doludur. Üstelik patron yerimize birini bulamazsa karından kaybeder, ama biz iş bulamazsak aç kalırız… İşte bu yüzden patron ve işçi arasındaki eşitlik sözdedir, hukuktadır ama gerçekte böyle bir eşitlik yoktur…
Yasalara göre, işçiler de patronlar gibi önceden yazılı olarak işi bırakacakları tarihi patronlarına bildirmek zorundadırlar. Eğer bunu yapmazlarsa haber vermeleri gereken süre kadar parayı patronlarına tazminat olarak ödemek zorundadırlar.
İşten ayrılmadan ne kadar zaman önce patrona yazılı bildirim yapmam gerekir?
Yasal olarak işten ayrılmadan önce patrona bildirim yapmak zorunda olduğumuz süre, patronun bizi durdurmadan önce bildirmesi gereken süre ile eşittir. Patronun bildirim sürelerini önceki bölümlerde ayrıntılı olarak incelemiştik. İş Yasası’nın 12 (1) (A) maddesinde düzenlenen bu süreler özet olarak şöyledir:
Bir işyerinde 3 aydır çalışan bir işçinin istifa etmeden 1 hafta önce patrona YAZILI olarak haber vermesi zorunludur. 6 ayımız dolana kadar bu süre 1 haftadır.
6 aydan bir yıla kadar çalışmışsak 3 hafta önceden; 1 yıldan 2 yıla kadar çalışmışsak 4 hafta önceden;
2 yıldan 5 yıla kadar çalışmışsak 5 hafta önceden; 5 yılımız dolmuşsa 6 hafta önceden patrona istifamızı YAZILI olarak bildirmeliyiz.
İşi önceden haber vermeden bırakamaz mıyız?
İşi önceden haber vermeden, anında bırakabileceğimiz koşullar İş Yasası’nın 14. Maddesi’nde düzenlenmiştir. Bu madde şu şekildedir:
“(1) Hizmet akdinin konusu olan işin yapılması, sözleşme sırasında bilinmeyen ve işin niteliğinden doğan bir nedenle işçinin sağlığı veya yaşamı için tehlike oluşturması halinde;”
Yani yapmakta olduğumuz işin bizim özel durumumuz nedeniyle sağlığımıza zarar verdiği ortaya çıkarsa. Örneğin, ciğerlerimizin zayıf olduğunu öğrenmişsek ve tozlu bir ortamda (mesela dülgerlik) çalışıyorsak, işi haber vermeden bırakabiliriz.
“(2) İşverenin hizmet akdinin yapıldığı sırada bir akitte bulunması zorunlu bu Yasanın 10’uncu maddesinde öngörülen konulardan biri hakkında yanlış nitelikler veya koşullar göstererek veya gerçeğe uygun olmayan bilgiler vererek işçiyi yanıltması halinde;”
İş Yasası’nın 10. Maddesi patron ile yaptığımız sözleşmenin kurallarını belirler. Bu maddeyi önceki bölümlerde ayrıntılı incelemiştik. Eğer sözleşmemiz varsa ve bu sözleşmede yazılı konulardan birisine patron uymuyorsa, işi haber vermeden bırakabiliriz.
“(3) İşverenin işçinin ücretini bu Yasa kuralları veya hizmet akdi koşulları uyarınca hesaplamaması veya ödememesi halinde;”
Ücretlerimiz çoğu zaman geç veya az ödenir ancak daha iyi bir iş bulmadığımız sürece işi bırakma riskini göze alamayız. Ancak daha iyi bir iş bulmuşsak, bu maddeye dayanarak işi haber vermeden bırakabiliriz.
“(4) İşçinin çalıştığı işyerinde kesintisiz olarak bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek teknik arızalar, yangın ve su baskını gibi önceden bilinmesine olanak bulunmayan zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması ve işverenin işçinin bu süreye ilişkin ücretlerini ödememesi halinde;”
Bu maddede bahsedilen “zorlayıcı nedenler” konusu ilerleyen bölümlerde ayrıntılı incelenecektir. Ancak, yangın, su baskını gibi nedenlerle işin durması, patronun sorumluluğunda olan bir konudur. Çalışsızn veya çalışmasın işçiye ücretini ödemek zorunludur. Bu yüzden de böyle bir durumda ücretimiz ödenmezse işi bırakma hakkımız vardır.
“(5) İşçinin istemine karşın , işverenin bu Yasanın 9’uncu maddesinde belirtilen belgeyi vermemesi halinde;”
İş Yasası’nın 9. Maddesi, patronun bizimle sözleşme yapmak zorunda olduğunu düzenleyen maddedir. Bu maddeyi de önceki bölümlerde ayrıntılı incelemiştik. Patron bizimle sözleşme yapmaz veya sözleşmemizin bir kopyasını bize vermezse, işi anında bırakma hakkımız vardır.
“(6) Hizmet akitlerinde aksi öngörülmemek koşuluyla, ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılmış olmasına karşın, işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücretin karşılanmaması ve iş koşullarının esaslı bir biçimde değişmesi, başkalaşması veya uygulanmaması halinde;”
Bu madde de, yaptığımız işin karşılığı olan ücretin ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumunda işi haber vermeden bırakabileceğimizi söylemektedir.
“(7) İşverenin, işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı şeref, haysiyet ve ahlak kurallarına uymayan sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması halinde.”
Patron tarafından hakarete maruz kalmamız durumunda işi ihbarsız bırakma hakkımız vardır. Ancak birçoğumuz, faturalarımızı ödeyebilmek ve mutfak alışverişimizi yapabilmek için patronların hakaretlerini sineye çekeriz.
Yukarıda sayılan yedi paragraftan herhangi birisine dayanarak işi ihbarsız olarak bırakma hakkımız vardır. Aksi takdirde yasal olarak işi bırakmadan önce istifamızı yazılı olarak patrona önceden bildirmek zorundayız.
Başka bir iş buldum. Eğer patrona önceden ihbar verirsem beni süre sonuna kadar çalıştırır ama maaşımı ödemez. Ayrıca yeni patronun da ihbar süresi sonuna kadar bekleyeceğinden emin değilim. Yukardaki maddelerden hiçbiri de benim durumuma uymuyor. Ne yapmalıyım?
Yasal olarak, yazılı bildirim yapmadan işi bırakmak suçtur. Ve böyle bir suçu işleyen işçi, ihbar süresi kadar parayı patrona tazminat olarak ödemelidir. Ödeme yapılmadığı takdirde, patronun işçiyi dava etme ve bu parayı mahkeme yolu ile alma hakkı vardır.
Ancak gerçek hayatta patronlar 3-4 haftalık maaş kadar parayı almak için mahkemeye başvurmayı istemezler. Bu onları “paragöz” olarak gösterecek, bir işçinin peşine düşmüş kişiler olarak ortaya çıkaracak olduğundan bunu yapmazlar. Üstelik yasal süreç genelde en az 2-3 yıl devam eder ve işçinin de savunması sırasında söyleyecek bir şeyleri (ek mesailer, Cumartesi çalışmaları, maaştan kesintiler, izin ücreti vs.) mutlaka vardır. Kısacası işçiye dava açmak, patronun itibarını zedeleyecektir. Mahkeme olumsuz dahi sonuçlansa, işçiyi suçlu bulan mahkeme “bir defalık” affedecek ve para ödememesini söyleyecek veya 2-3 yıl sonraki ücret üzerinden değil önceki ücret üzerinden ödeme yapmasına karar verecektir. Her halükarda daha iyi bir yeni iş bulan işçinin haber vermeden eski işini bırakması en akıllıca olandır.
Haber vermeden işi bırakacağım zaman nelere dikkat etmem gerekir?
Haber vermeden istifa edeceğimizde, işi bıraktıktan sonra patrondan hiçbir alacağımız kalmamasına veya olabilecek en az miktarda alacağımızın kalmasına dikkat etmeliyiz. Mümkünse izinlerimizi kullanmalı, izin paramızı almalı ve işi ay başı, maaşımızı ödendikten sonra bırakmalıyız. Ayın ortasında işi bırakan birçok işçiye, patronlar maaşlarını ödememektedirler.
Ancak bunu yapmamız mümkün değilse veya bir miktar alacağımız kalmışsa, bu alacaklarımız için (önceden haber vermeden işi bırakmış olsak bile) Çalışma Dairesi’ne başvurma hakkımız vardır. Çünkü işçinin maaş ve izin alacağını hangi gerekçe ile olursa olsun ödememek suçtur. Patron ihbar tazminatına karşılık bizim maaşımıza el koyma hakkına sahip değildir.