ORTAK ADAY – Münür Rahvancıoğlu

 

 

Genel bir kanı vardır; “Ortaklık baddal iştir” derler…

Şöyle de eklerler: “Dostlarınla bozuşmak istersen, onlarla ortak iş kur.”

Siz, “öyle değil” diye itiraz edebilirsiniz ve “kalabalıkta ölüm bile tatlıdır” diye de ekleyebilirsiniz…

Ancak ‘genel kanı’ yine yanıtlayacaktır sizi: “Nerde çokluk orda bokluk.”

“Her koyunun kendi bacağından” asıldığı, “gemisini kurtaranın kaptan” olduğu bir kültürde; insanların “ortaklaşa” şeylere böyle mesafeli yaklaşmasından daha doğal ne olabilir…

Oysa ortaklaşa hareket için, ortak çıkarlar gerekli…

En azından genelin çıkarlarının, özelin çıkarları ile örtüşmesi…

Yoksa ya ortaklık hiç başlamaz yada sonuçları hoş olmaz…

Herkesin kendi çıkarlarının peşinde koştuğu bir birliktelik, ne kadar sağlıklı olabilir ki gerçekten?

***

LTB seçimleri gündeme geldiğinden beridir “solun ortak adayı” konusu da konuşulup duruyor…

Ne de olsa belediyeyi, çalışanları ve halkı bu hallere getiren çizginin DP-UBP çizgisi olduğu inkar edilemez bir gerçek…

Bir DP’ye bir UBP’ye girip girip çıkan eski başkan Cemal Bey’in en son hangi partide durduğunu hatırlamıyorum ben. Belki partileri de hatırlamıyordur. Hatta kendisi bile hatırlamıyor olabilir…

Sonuçta Cemal Bey’in de gösterdiği gibi; siyasal olarak DP ile UBP’nin “yok birbirlerinden bir farkı, ikisi de Osmanlı Bankası”…

Geriye kalan ise adı var kendi yok bir heyyula; “sol güçler”…

O “sol güçler” ki; çalışanların her sıkıntısında tepki verdiler, belediyenin olumsuz bir duruma doğru ilerlediğini sürekli vurguladılar ve Lefkoşa halkına sürekli çağrı yaptılar.

Son bir buçuk yıllık süreçte, “ortak” bildiriler, “ortak” eylemler, “ortak” platformlar, “ortak” grevler, “ortak” hareketler örgütlediler…

Gün geldi, eylemlerde farklı pankart açılmasına dahi “bölücülük” ismini taktılar. Atılacak slogandan, taşınacak bayrağa kadar; “birlikçi” oldular…

O “sol güçler”in, yani sözünü, bildirisini, eylemini kısacası her şeyini birleştirebilmiş olanların bir “ortak adaycık” çıkarabileceğini umdu halk doğal olarak…

***

Hikayeyi belki biliyorsunuzdur:

İki kafadar konuşuyormuş, bizimki anlatıyor berikine komünizmin ne iyi bir şey olduğunu…

“Her yerde her şeyde hep beraber” demiş anlatan: “İki evim olsa birisi senin olacak…”

Etkilenmiş bundan dinleyen ve sormuş: “Ya iki araban olsa?”

– Biri senin

– İki arsa, iki televizyon, iki buzdolabı, iki cep telefonu, iki bulaşık makinesi?

“Hepsi paylaşılacak” demiş anlatan, kendinden emin…

“Peki iki gömleğin olsa” diye sormuş dinleyen…

“Yooooook” diye kızarmış bizimki…

“Neden” diye şaşırınca beriki, hızlıca cevaplamış da hemen “çünkü iki gömleğim var…”

***

İşte bizim “ortak aday” konusu da böyle… Eylemde, sloganda, pankartta, bayrakta, sokakta, kısacası halkın sahip olduğu her şeyde “ortaklık, birlik” isteyenler; “aday”a gelince sıra, yan çizdiler…

Önce CTP, ardından TDP…

Halk belediye hizmeti nedir unutsun, çalışanlar yarı aç yaşasınlar ne olacak!

Onlar, yalnız kendilerine istiyorlar gömleği…

Baksanıza pazarlıklara; CTP diyor ki TDP’ye “Başkan benden, belediye meclisinde 8 TDP, 2 BKP, 4 CTP’li üye, gel anlaşalım.” TDP de diyor ki; “Başkan’ı ortak belirleyelim, BKP’yi unutun, meclisi de yedi yedi paylaşalım.”

Bu pazarlıklardan haberi de onayı da var BKP’nin, ama masaya çağrılacak kadar önemsenmiyor doğal olarak. Onun adı halkın ağzına bir parmak bal çünkü…

Bu arada CTP’nin dışındakiler, yani TDP ve BKP; ortak aday toplantısı yürütüyor Baraka ve KTÖS ile her zamanki “dürüstlükleriyle”…

“Anlaşmazsan marjinallerle yürürüm ha!” diye göz dağı veriyorlar akıllarınca CTP’ye…

İşte böyle bütün hikaye…

Yola çıktık “solun ortak adayı” diye…

Kala kaldık TDP ile CTP’ye…

***

Açıkçası ne halkın bir kabahati var ne de seçim partilerinin bu süreçte…

Siz de bilirsiniz, ben de bilirim ki; Baraka, YKP, KTÖS, BKP ve bilcümle “marjinaller” olarak birleşebilseydik eğer; ne Tayyip durabilirdi karşımızda ne de UBP…

Ama başaramadık…

Diğerleri kendi hesabını kendisi versin halka…

Unutmayacağı bir ders aldı bu işten Baraka…

Bu makale 20 Şubat 2013 tarihinde Afrika gazetesininde yayınlanmıştır.

Münür Rahvancıoğlu

Be the first to comment

Leave a Reply