Kültür, sanat ve tiyatro dernekleri, sanatçılar ve aydınlar Arabahmet Kültürevi önünde eylem gerçekleştirdi. Örgütler ve sanatçılar LTB’nin Arabahmet Kültürevi ile ilgili kararını gözden geçirmesini isteyerek, özelleştirme politikalarını eleştirdi.
Eyleme Türkiye’den tiyatro sanatçılarının yanı sıra İsveç’ten de dayanışma mesajı gönderildi.
Baraka Kültür Merkezi’nin çağrısıyla bugün Arabahmet’in GAÜ’ye devri ve özelleştirilmesi protesto edildi.
Arabahmet Kültürevi’nin önünde gerçekleşen eyleme Kıbrıs’tan olduğu gibi Türkiye’den de pek çok sanat kurumu ve sanatçı destek belirtti.
Eylemde Arabahmet’in halka ait olduğu ve tüm yetersizliklere rağmen pek çok tiyatro topluluğunu üretimlerini ve faaliyetlerini sahneledikleri tarihi bir mekan olduğu vurgusu yapılarak LTB’nin Arabahmeti elinde tutarak geliştirmesi gerekirken özel kuruluşlara devrederek özelleştirilmesinin önünü açtığı ifade edildi.
Okunan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Lefkoşa Türk Belediyesi ise halka ait bu önemli değere sahip çıkmak ve geliştirmek yerine, geçmiş dönemlerden bu yana çeşitli şekillerde Arabahmet Kültürevi’ni elden çıkarmanın, özelleştirmenin yöntemlerini aramaktadır. Kültürevi’nin işletmesi öncelikle, bu amaçla kurulan bir şirkete devredilmiş, daha sonra da başka kurumlara kiralanmasının yolu açılmıştır. Her özelleştirme sürecinde olduğu gibi verimsiz ve atıl durumda bırakma, bakımsız ve işe yaramaz hale gelmesine göz yumma, sonra da bu “kamburu” özele devrederek daha iyi bir hizmet sunulacağını iddia etme süreci Arabahmet Kültürevi’nde de adım adım yaşanmıştır.”
Eylemde ayrıca Baraka Tiyatro Ekibi elemanları, özelleştirmeye ve sanata sermaye müdahalesine karşı yazdıkları bir şarkıyı da seslendirdiler.
Bütüner: “Belediye yönetimini derhal bu yanlıştan dönmeye çağırıyoruz”
Eylemde okunan ve pek çok dernek ve sanatçının imza attığı ortak bildiride Arabahmet’in GAÜ’ye kiralanmasını eleştirildi ve bunun özelleştirme anlamına geldiği kaydedildi. Ortak bildiriyi okuyan Baraka aktivisti Onur Bütüner şunları kaydetti: “Eğitimi bir sektör ve alınır-satılır bir meta şeklinde algılayan, öğrencilere yürüyen dolar olarak bakan, çalışanlarına sigorta yatırımı gibi en temel yasal haklarını dahi vermeyen, insan haklarına aykırı işten durdurmalar yapan bir şirket, kültürel ve sanatsal değerlerimizi değil yaşatmak, kendi anlayışına benzeterek yozlaştıracaktır. Belediye, Arabahmet Kültürevi sahnesini amatör sanatçılara, çeşitli derneklere açmak için elinden geleni yapsa dahi, sermaye düzenine, neoliberalizme dokunan bir söylemi olan veya sahibinin sesinden farklı bir sesi olan grupların bu sahneden sözünü söyleyemeyeceğini tahmin etmek hiç de zor değildir.”
Bütüner bu kararından vazgeçmesi gerektiğini de söyleyerek Belediye, Arabahmet Kültürevi sahnesini amatör sanatçılara, çeşitli derneklere açmak için elinden geleni yapsa dahi, sermaye düzenine, neoliberalizme dokunan bir söylemi olan veya sahibinin sesinden farklı bir sesi olan grupların bu sahneden sözünü söyleyemeyeceğini tahmin etmek hiç de zor değildir” dedi.
Yurt içinden ortak basın açıklamasına imza koyanlar
Baraka Kültür Merkezi, Lefkoşa Sanat Tiyatrosu, Surlariçi Asilzadeleri Doğaçlama Tiyatro Topluluğu, Lefkeli Yavaş Tiyatro, Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, HASDER.
Mehmet Kansu, Yıltan Taşçı ve Adamos Katsantonis ve müzisyen Mustafa Gürkan
İşte ortak açıklama:
ARABAHMET KÜLTÜREVİ’NİN ÖZELLEŞTİRİLMESİNE KARŞI
BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın emekçileri, kültür ve sanata duyarlı halkımız,
Kültür ve sanat alanındaki üretim, bir toplumun temel direklerinden biridir. Hele ki bizimki gibi, bilinçli politikalarla üretimden koparılan, sosyo ekonomik varlığı yok edilmeye, kendine has değerleri asimile edilmeye çalışılan halklar için kültüre ve sanata sahip çıkmak hayata tutunabilmenin, mücadele edebilmenin yegane araçlarındandır.
Devlete veya yerel yönetimlere bağlı profesyonel sanatçıların omuzlarında da büyük bir toplumsal sorumluluk olmakla birlikte amatör sanatçılar ve devlet veya yerel yönetimlere bağlı olmayan sanatçılar, sisteme entegre olmamaları, deneysel ve alternatif olanı deneyimleyebilmeleri, halkın katılımına açık olmaları bakımından kültür-sanat alanına farklı bir ses ve soluk getirebilmektedirler.
Yıllardır yeni bir Belediye Tiyatrosu sahnesi inşa edilemeyen, yanan Devlet Tiyatrosu tamir edilmeyen Lefkoşa’nın, amatör tiyatrolara ve devlet veya yerel yönetimlere bağlı profesyonel tiyatrolar dışındaki tiyatrolara açık tek sahnesi Arabahmet Kültürevi’dir. Tüm imkansızlıklara, yetersizliklere rağmen aktif olarak kullanılan bu tarihi mekan, pek çok tiyatro topluluğunun ve derneğin faaliyetlerine ev sahipliği yapmaktadır. Belediye’ye kira da ödeyerek Arabahmet’i bir kültür sanat merkezi haline getiren bütün dernekler ve tiyatro toplulukları, Arabahmet binasının korunmasını ve geliştirilmesini arzulamaktadır.
Lefkoşa Türk Belediyesi ise halka ait bu önemli değere sahip çıkmak ve geliştirmek yerine, geçmiş dönemlerden bu yana çeşitli şekillerde Arabahmet Kültürevi’ni elden çıkarmanın, özelleştirmenin yöntemlerini aramaktadır. Kültürevi’nin işletmesi öncelikle, bu amaçla kurulan bir şirkete devredilmiş, daha sonra da başka kurumlara kiralanmasının yolu açılmıştır. Her özelleştirme sürecinde olduğu gibi verimsiz ve atıl durumda bırakma, bakımsız ve işe yaramaz hale gelmesine göz yumma, sonra da bu “kamburu” özele devrederek daha iyi bir hizmet sunulacağını iddia etme süreci Arabahmet Kültürevi’nde de adım adım yaşanmıştır. Bu sürecin her aşamasında, değerlerimizin özelleştirilmesine karşı çıkanlar, halka ait kalmasını savunanlar, gerek Belediye yetkilileriyle görüşme, gerek eylemle kamuoyu yaratma, gerekse elini taşın altına koyarak kültürevine katkı yapma şeklinde fikirlerini ve emeklerini ortaya koymuşlardır.
Ancak geçtiğimiz hafta alınan bir kararla Arabahmet Kültürevi’nin, Girne Amerikan Üniversitesi’ne kiralanacağı açıklanmıştır. Belediye yönetiminin, kendince iyi niyetle, bölgenin ve binanın canlandırılması, kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapması gibi amaçlarla aldığı bu karar, özelleştirmenin en kötü örneklerinden biri olmaya adaydır. Çünkü eğitimi bir sektör ve alınır-satılır bir meta şeklinde algılayan, öğrencilere yürüyen dolar olarak bakan, çalışanlarına sigorta yatırımı gibi en temel yasal haklarını dahi vermeyen, insan haklarına aykırı işten durdurmalar yapan bir şirket, kültürel ve sanatsal değerlerimizi değil yaşatmak, kendi anlayışına benzeterek yozlaştıracaktır. Belediye, Arabahmet Kültürevi sahnesini amatör sanatçılara, çeşitli derneklere açmak için elinden geleni yapsa dahi, sermaye düzenine, neoliberalizme dokunan bir söylemi olan veya sahibinin sesinden farklı bir sesi olan grupların bu sahneden sözünü söyleyemeyeceğini tahmin etmek hiç de zor değildir.
Bütün bu gerekçelerle, Arabahmet Kültürevi’nin özelleştirilmesini ve Girne Amerikan Üniversitesi’ne verilmesi kararını kınıyor ve Lefkoşalılara hizmet amacında olduğuna inanmak istediğimiz Belediye yönetimini derhal bu yanlıştan dönmeye çağırıyoruz.
Baraka Kültür Merkezi, Lefkoşa Sanat Tiyatrosu, Surlariçi Asilzadeleri Doğaçlama Tiyatro Topluluğu, Lefkeli Yavaş Tiyatro, Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, HASDER
Bu eylemimizi yurt içinden ve dışından pek çok sanatçı dostumuz da desteklemektedir. Bunlardan bazıları şair ve yazar Mehmet Kansu, Yıltan Taşçı ve Adamos Katsantonis ve müzisyen Mustafa Gürkan.
Yurt dışından gelen dayanışma mesajlarımızı da basın emekçileri ve sanatseverlerle paylaşmak isteriz…
31 Ocak Cuma, Arabahmet Kültrüevi
Lefke’den Lefkoşa’ya destek…
Lefke’de yeni kurulan Lefkeli Yavaş Tiyatro isimli tiyatro ekibi de eylemde hazır bulunarak, dayanışma mesajlarını okudular.
Sanatçı İsmail Işılsoy tarafından okunana dayanışma mesajında şunlar ifade edildi: “Çiçeği burnunda ‘Lefkeli Yavaş Tiyatro’ ekibi olarak, Samuel Beckett’in ‘Godot’yı Beklerken’ isimli oyununu sahnelemeye çalışırken; oyunumuzu sahneleyeceğimiz mekanları belirlerken, heyecanla ve ille da Lefkoşa’da Arabahmet diyorduk ki… özel kuruma peşkeş –bardon- kiralandığı haberini aldık!
Mesajımızı duyun hey… Kararınızı derhal geri alın! Godot’yu beklemek bir oyun, bizimsa beklemeye hiç niyetimiz yok… İlle da Arabahmet’te oynayacağız. Çünkü, umut da inat da bizdedir; Godot biziz!”
Yurtdışıdan destekler:
Yurt dışından ise özellikle Türkiye’den pek çok sanatçı ve kurum dayanışma mesajları yayınladı.
Tiyatro ve sinema sanatçısı Mert Fırat ve Volkan Yosunlu’nun dayanışma mesajı:
“Ha istanbul, ha Lefkoşa. Ha Türkiye ha Kıbrıs. İnsan olmanın özüne saldıran neoliberal politika, sanata saldırdıkça karşısında emeği ve insanı görecek. Arabahmet kültürevini yaşatmaya çalışan tüm dostlara selam olsun. Birlikre oynayacağımız çok oyun var.
Direnişle; Volkan Yosunlu, Mert Fırat.”
İstanbul’dan Klark Kent Sahnesi’nin dayanışma mesajı:
“Klark Kent de Baraka’yla aynı fikirde! Baraka’nın karşı karşıya olduğu tehlikeyi çok iyi anlıyoruz. Klark Kent Tiyatrosu’nun İstanbul, Beyoğlu’nda çalışmalarını yürüttüğü tarihi bina da otel yapılmak üzere boşaltılıyor. Oysa öyle zannediyoruz ki Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da sadece zenginlerin yararlanabileceği otellerden ve özel üniversite tesislerinden çok, herkesin yararlanabileceği sanat ve bilim merkezlerine ihtiyaç var. Hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ta yerel yönetimler şunu unutmamalı: Başlıca görevleri, tüm halkın ihtiyaçlarını karşılamaktır, kültür kurumlarını kapı dışarı edip zenginlere ticaret mekanı sunmak değil!”
Sanatçılar Girişimi:
Türkiye’den yüzlerce üyesi olan Sanatçılar Girişimi’nin Ataol Behramoğlu ve Orhan Aydın tarafından kaleme alınan bildirisi ise şöyle:
Bildiriye yüzlerce sanatçı imza koydu:
“Arabahmet Kültürevi tüm insanlığı ortak mirasıdır ve öyle kalmalıdır.
Anadolu topraklarında sanat ve sanatçı düşmanlığı tarihsel günler yaşarken; Devlet Tiyatroları, Opera, Bale, Senfoni, Korolar ve Dans Topluluklar kapatılmanın eşiğindeyken, Kültür Bakanlığı Tiyatrolara Destek Fonu’nu yöneten kara akıl birçok usta yaratıcı tiyatroyu ‘düşman’ ilan ederken, AKM başta olmak üzere salonlar yıkılmak istenip ranta açılırken, heykeller yıkılırken, resim, müzik, edebiyat ürünleri sansürlenirken, gazeteciler ve aydınlar cezaevlerine atılırken Lefkoşa’dan gelen haber bizleri şaşırttığı kadar üzmüştür.
İnsanlğın ortak değeri olduğuna inandığımız ve içimizden onlarca yaratıcıya da ev sahipliği yapan, Kıbrıs genelinde ve Lefkoşa özelinde yüzlerce sanatsal etkinliği kucaklayan Arabahmet Kültürevi’nin birilerine peşkeş çekilerek özelleştirilmek istenmesini şiddetle reddediyoruz.
Kültürel dokular yerel yönetimlerin koruyup geleceğe taşıması gereken mekanlardır, rant alanları değillerdir ve ken halkına, kent bilimcilerine, tarihçilerine ve sanatçılarına sorulmadan üzerlerinde herhangi bir tasarrufta bulunmak faşizan bir yaptırımdır.
Arabahmet Kültürevi’nin biran önce onarılarak gerçek sahipleri olan kent halkına sanatçılarına ve sivil toplum örgütlerine teslim edilmelidir.
Buradan tüm Kıbrıs ve Lefkoşa’da Arabahmet Kültürevi’nin özelleştirilmesine karşı çıkan insanlığı selamlıyoruz.
Dostlar yalnız değilsiniz
Yaşasın birlik ve dayanışma.
Özgürlük olmadan sanat, sanat olmadan özgürlük olmaz.
Sanatçılar Girişimi sözcüleri (a)
Ataol Behramoğlu – Orhan Aydın
Katılımcı sanatçılar:
Tarık Akan, Edip Akbayram, Onur Akın, Sunay Akın, Üstün Akmen, Rutkay Aziz, Bedri Baykam, Nihat Behram, Cahit Berkay, Tuncer Cücenoğlu, Meral Çetinkaya, Levent Kırca, Müjdat Gezen, Levent İnanır, Burhan Şeşen, Ferhan Şensoy, ve daha yüzlercesi…”
İsveç’ten dayanışma mesajı
Sürgündeki Kültür İşçileri: Belediye Kararını Gözden Geçirsin
İsveç’ten Sürgündeki Kültür İşçileri isimli dernek adına Serpil İnanç’ın kaleme aldığı bildiri ise şöyle:
Arabahmet Kültürevi’nin gerçek sahipleri, dostlar…
Son yıllarda Türkiye’de pek çok örneğine tanık olduğumuz kültürel bir katliam yaşanıyor. Çılgınca bir kar hırsıyla insanın en önemli besin kaynağı kültür ve sanat, özel sermayeye kurban ediliyor. İnsan onuruna yakışan değerleri savunan kültür işçilerinin, derneklerin işlikleri; tiyatro, sinema ve sergi salonları yıkılıyor; özel teşebbüse peşkeş çekilerek gerçek işlevleri ellerinden alınıyor. Lefkoşa’da da geçen hafta, Arabahmet Kültürevi ve tarihi binası konusunda sonuç olarak aynı kapıya çıkacak bir kararın alındığını şaşkınlıkla öğrendik! Evet, bu karar yanlıştır, Arabahmet Kültürevi’ni elbirliği ile bir kültür merkezi haline getiren ve yaşatan tüm kültür işçileri ve derneklerinin dayanışmasıdır; kararı da onların vermesi gerekir. Belediye’ye düşen ise, onların çabalarını desteklemek olmalıdır.
Biz, yaşanılır bir dünya ve barış için savaşan, sürgünde kültür işçileri; yanınızda olduğumuzu, haklı direnişinizi sonuna dek destekleyeceğimizi bildirir; Lefkoşa Belediye öynetiminin, bu önemli kültür merkezini katletmemek için, kararını yeniden gözden geçirmesini dileriz.
Sürgündeki Kültür İşçileri (ya da “Barış için Savaş” adına,
Serpil İnanç
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.