Verili toplumsal-ekonomik- siyasi koşulların, Kıbrıslı Türk halkına yıllardır “mümkün olandan azami fayda sağlama” alışkanlığı kazandırmış olduğu yadsınamaz bir gerçektir. kktc meclisine girmeyi başarmış halkın temsilcileri(!), işte bu alışkanlıktan kendilerine de azami fayda sağlamayı, toplumsal kazanım ve ilerlemenin önünde tutmuştur hep.
Kimisi kızına, oğluna veya yakın bir akrabasına iş bulma şeklinde faydalanmış, buna karşılık olarak da siyasi temsiliyetini satmış; kimisi kar getirecek ticari girişimi için temsilcilerden(!) yine satılık oy karşılığı izinler çıkarmış; kimisi de gene aynı bedel karşılığı en olmayacak işlerin kılıfına uydurtulmasını sağlamıştır.
Tekil gelecek kaygısı güden bu refleksler, sosyo-ekonomik garanti sağlama güdüsü temelinde vücut bularak, sosyal-siyasi bir devrime onca takozdan biri olagelmişlerdir. “Satılık temsil edilme” olgusu toplumsal-siyasi kazanımları sekteye uğratmış, örneğin siyasetçilerin-bürokratların yakın akrabaları-yandaşları, toplumsal hakları yıllarca gaspetmişlerdir. Bir başka deyişle, birkaç istisnai ferdi tasarruf dışında, halkın gelecek kaygısı siyasi örgütler tarafından siyasi rant elde etmek adına kullanılmıştır.
Bireylerin gelecek kaygısını bu anlamda işlevselleştiren çarpık anlayışa karşı olan, halkların ve emekçilerin çoğulcu kaygılarına karşılık verebilmek için siyasi aygıtları işlevselleştirme planı olan, örgütlenen “çocuklar” var. Biliyor musunuz?
Bu çarpık rant düzenin farkında olan ve onu yıkmayı, devirmeyi şiar edinmiş; onu lanetleyen, insani hak ve hukukun gerçek oluşunun peşinden giden birilerinin-örgütlülüklerin farkında mısınız?
Ülkenin, bölgenin, dünyanın her alandaki çarpıklıklarını kendine dert eden, teorik-pratik çözüm yolları-yöntemleri geliştirmeye dönük “çocuklar” var artık. Duydunuz mu?
Halkların, emekçilerin verili koşullarda ezilmişliğini, sömürülmüşlüğünü, sindirilmişliğini kendi sorunsalı sayan ve daha da sessiz kal(a)mayan-kal(a)mayacak “çocuklar” var artık.
Toplumsal kazanım edinmeyi yapılacaklar listesinin ilk sıralarına yazan, kolektif emeğin ve sonucunda elde edilecek coğulcu değerlerin yeni dünyanın temelindeki harç olacağını düşleyen “çocuklar” da var.
Tüm bunları yazan, tartışan “çocuklar” var. İşittiniz mi ?
Ve farkında mısınız? “Bu çocuklar” örgütleniyorlar.
Bu “çocuklar” yollarda.
Bu “çocuklar plajda.
Bu “çocuklar” eylemde.
Bu “çocuklar” her yerde.
Bu “çocuklar” kah Taşel’de, kah Mağusa’da-Girne’de-Lefkoşa’da-Omorfo’da, kah meclis önünde, kah elçilik önünde. Kah hayvan hakları için, kah sermaye karşısında halkın safında, kah özel sektör emekçisinin yanında; orada.
Sisteme eklemlenen, ideolojik erozyona uğrayan, halka verdiği sözleri koltuklara oturunca unutan, kurduğu ilerici ittifaklara olan ideolojik sadakatı koruyamayan, egemenlere biat kültürü geliştirip bu yolla kendi siyasi geleceğini sağlama almaya çalışan örgütlülüklerin-siyasetçilerin karşısında ve onlardan farklı olarak; daha güzel bir dünya tasarlamaya dönük, tasarıyı gerçekliğe çevirmek adına siyasal ve kültürel alanlarda irade geliştiren, ta dipten filizlenip örgütlenen “çocuklar” var .
Yusuf Özgü Sertel
Bağımsızlık Yolu