8-10 katlı binaları Girne’nin gezilecek noktaları arasında ilk sırada yer alır. İnşaat sektörünün daha fazla rant hırsı, güvencesiz ve kaçak çalıştırılan işçilerin emeğini ve canını sömürerek, onlarca ağacı ve maki bitki örtüsünü yok edip inşa edilen bu yapılar, sıcak yaz aylarında rahatlamanız için sizlere muhteşem gölge sağlamaktadır.
Çarpık kentleşmenin inanılmaz bir örneği olan bu beton blokları geride bırakmak mümkün olmasa da soluğu şehir merkezindeki Kordon boyunda almanızı tavsiye ederiz. Merkezdeki otellerin atık sularını bıraktığı Akdeniz’in o muhteşem denizini bok kokusu eşliğinde seyrede bilir, gezinizi yağışlı mevsimlere denk getirmeniz halinde, doğal bir artezyen görüntüsündeki kanalizasyon patlamaları sizin için görsel bir şölen haline gelecektir.
Şehrin en doğusundan en batısına kadar sizi asla yalnız bırakmayacak bu kokuya çöplerin ve diğer atık sularında eklenmesi ile yaşadığınız sürece anılarınızda saklayacağınız, doğa ötesi manzaralar oluşturacaktır.
Yürüyüşü seviyorsanız doğru yerdesiniz. Çukurlar içerisindeki kaldırımları, belli belirsiz yaya geçitleri, ışıklandırılmamış ara sokakları size muhteşem bir gün yaşatacaktır. Eski Beşparmak, yeni Dörtparmak Dağının eteklerine doğru bir yürüyüş yapmayı düşünüyorsanız, inşaatlardan kalan molozlar ile doldurulmuş dere yataklarına ve terkedilmiş çöp yığınları ile karşılaşmanız içten bile olmayacaktır.
Özellikle kış aylarında yağmur sonrası, molozlar ve villalar ile doldurulmuş dere yataklarından biriken suların yolunu yaratmak için oluşturduğu seller şehrin göbeğinde rafting, kano gibi su sporları için size muhteşem bir imkan sunar.
Eğer yürümek yerine araç ile seyahat etmeyi düşünüyorsanız toplu taşımacılığın bu kadar az ve bu kadar pahalı olduğu başka bir kent bulabileceğinizi sanmıyoruz. 20 kişilik dolmuşlarda 30 kişi ile ayakta ve üstelik istediğiniz yerde inip binme özgürlüğü eşliğinde bir yolculuk sizi bekliyor olacak.
Araç kiralamak da seyahatleriniz için iyi bir çözüm sayılır. Yollardaki çukurlar ve çatlaklar bedeninize masaj etkisi yaparak, böbrek taşı düşürmenizde yardımcı olacağı gibi trafikteki dur anlık ve tıkanıklık yoga etkisi ile zihninizde bir aydınlanmaya yol açıp Nirvana’ya ulaşmanızda tüm çakralarınıza etki edecektir. Her yıl on binlerce turist bu muhteşem alternatif tıp yöntemi için güzelim Girne’mize akın edip sağlığına kavuşmaktadır.
Gün batımında yüzünüzü Doğu yönüne dönerek Teknecik elektrik santralinin bir senfoni gibi gökyüzüne bıraktığı kanserojen kara dumanın Ay ile sarmaş dolaş iki âşık gibi dans edişlerini, ölümü içinize çekip, öksürükler içinde seyre dalmak size romantik dakikalar yaşatacaktır.
Geze geze akşam ettiğimize göre artık yemeğe geçebiliriz. Akşam yemeği için önerimiz her ne kadar 45 cm den küçük avlanması yasak olsa da siz değerli misafirlerimiz için, 25-30 cm boyutlarında özenle porsiyonluk olarak yakalanan orfoz veya Lagos balığını öneriyoruz. Bir sonra ki gelişinizde soyları tükeneceği için belki de son kez yaşayacağınız enfes bir lezzet sunacak.
24 saat yaşayan bir kent olan Güzelim Girne’miz de sabah 02.00’lerde patlayan havayı fişekler, otel ve gazinolarda gün doğumuna kadar devam eden, kilometrelerce öteden duyula bilen müzik sesleri ile gözünüze uyku girmemesi için her şey düşünülmüştü.
Tanıtımımızın sonuna gelirken yeşiliyle mavisiyle tarihsel yapıları ile geri kalmışlığın simgesi olan Girne’mizi bu sıradanlıktan kurtararak, kıyılarını peşkeşe açan, her köşe başına bir kumarhane izni veren, dere yataklarını molozlar ve o güzelim villalar ile doldurulmasına müsaade edip su baskınları ile bizlere heyecan yaratan, asırlık zeytin, harnup ağaçlarını kesilmesine göz yumarak inşaat şirketlerine rant sağlayıp sermayenin koruyuculuğunu yapan Devletimize ve Belediyemize teşekkürü bir borç biliriz.
Bu halk,
Bu Kent,
sizi asla unutmayacak…