Ankara Değil Lefkoşa.org olarak, mücadele tarihimizdeki onurlu kişi ve olayları hatırlatmak ve genç devrimcilerle buluşturmanın, yalnızca tarih bilgisi olarak değil, bugün devraldığımız mücadelenin geçmişle bağı, hangi yollardan geçilerek bugüne gelindiğini göstermesi ve yarın için dersler çıkarılabilmesi anlamında önemli olduğu düşüncesindeyiz. İşte bu amaçla, Argasdi Dergisi’nin 25. sayısında Aziz Güven tarafından kaleme alınan yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
Cypfruvex Direnişi
Cypfruvex direnişi, tarihimizdeki önemli işçi sınıfı mücadelelerinden biridir.
12 Şubat 1979 tarihinde gerçekleştirilen grevler ve bu grevlerde devrimcilerle birlikte örülen direniş ağı bize bir yandan işçi mücadelelerinin tarihimizde oynadığı rolü, diğer yandan da devrimci gelenekle olan ilişkisini göstermektedir.
Toplu sözleşme görüşmelerinde yaşanan anlaşmazlık üzerine Mağusa ve Omorfo’da bulunan Cypfruvex paketleme fabrikalarında gerçekleştirilen grevler, iki bini aşkın işçinin aktif katılımı ile dört gün boyunca devam etmiştir. Taleplerinin reddedilmesi üzerine paketleme fabrikalarında çalışan işçilerin yaptığı grevlere karşı işveren tarafından birçok baskı uygulanmıştır. İşçiler, grevin ilk gününde patron tarafından işten atılmakla tehdit edilir, ikinci güne girildiğinde ise patronun bu tehdidine Omorfo’da polisin işçilere karşı gerçekleştirdiği saldırı eklenecektir. Mağusa’daki greve karşı polis şiddeti çok daha acımasız olmuş, aralarında hamile kadınların da olduğu ve polis tarafından yerlerde sürüklenen çok sayıda işçi de tutuklanmıştır. Yaşanan tüm baskılara rağmen her iki bölgede de işçilerin direnişi kırılamamıştır.
Maruz kaldığı saldırıların daha da şiddetlenmesi üzerine grev yerlerinde çadır kurarak gecelemeye karar veren işçiler, grev ateşleri yakarak işyerlerini işgal ederler. ETİ paketleme fabrikalarında çalışan işçiler de Cypfruvex işçilerine destek vermek amacıyla dayanışma grevi gerçekleştirir. 15 Şubat 1979 tarihinde ise coplu ve kalkanlı polisler tarafından itfaiyenin de yardımı ile işçilerin üzerine tazyikli su sıkılır, işçilere elektrikle coplarla saldırılır, ancak tüm bunlara rağmen işçilerin direnişi yine kırılamaz. Yaşanan bu olayların kamuoyunda da geniş yer bulması ve tartışılması üzerine işveren, işçilerin tüm taleplerini kabul etmek zorunda kalır ve dört gün boyunca devam eden direniş 16 Şubat 1979 tarihinde işçilerin zaferi ile sonuçlanır.
Cypfruvex direnişi bir çok açıdan Kıbrıs’ın kuzeyinde bir ilk oluşturmaktadır. Dört gün süren direniş sonucunda işçiler zafere ulaşmış, ilk kez Kıbrıs’ın kuzeyinde bir işçi mücadelesi kamuoyunda geniş yankı uyandırmış, geniş işçi kitleleri arasında destek görmüş ve dayanışma bulmuştur. Talepleri önceden kabul edilen ETİ çalışanları da Cypfruvex işçileri ile dayanışma amacı ile greve çıkarak sınıf dayanışmasının önemli bir örneğini sergilemiştir. İşçilerin kararlı duruşu, devlet terörüne rağmen kırılamamış, işçilerdeki bilinç düzeyi de pratik mücadele içerisinde yükselmiştir.
Cypfruvex direnişinde yaşananlar aynı zamanda, egemenlerin ciddi ve örgütlü bir işçi muhalefetine ne surette olursa olsun tahammül etmediklerinin, diğer bir ifade ile sınıf mücadelesinden korktukları için devlet terörünü uygulamaktan asla kaçınmayacaklarının da bir göstergesi olmuştur. Halk – Der’in de aktif olarak katkı koyduğu en önemli işçi mücadelesi olan Omorfo ve Mağusa’daki grevler, Halk – Der’cilerin işçilerle kurduğu ilişkiler bakımından da son derece büyük bir öneme sahiptir. Halk – Der’ci devrimciler, alanın ve işçilerin örgütsel bağımsızlığına saygı göstererek direnişe ayrı bir örgütle katılmamış, onların içerisinde yer almıştır. Halk – Der adı altında değil ama Halk – Der’in de içinde olmasıyla yürütülen bu süreçte, Halk – Der üyeleri aktif bir şekilde ön saflarda mücadele etmiş, direniş içerisinde önemli ve sürükleyici rol oynamıştır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde zafer ile sonuçlanan ilk işçi direnişi olması bakımından önemli olan Cypfruvex direnişi, bir yandan sınıf mücadelesinin önemini işaret ederken diğer yandan da devrimciler ile işçilerin kurduğu olumlu ilişkiler ve devrimcilerin direniş içerisindeki rolleri bakımından bugün dahi mücadelemize ışık tutmaktadır.
Kaynak: Kıbrıslı Türk Devrimci Hareketi (HALK – DER )
Aziz Güven-Argasdi 25. Sayı